İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

YAZAR YAZI

Romantik şiddet söylemi...

Romantik şiddet söylemi...

04 Haziran 2011 Cumartesi, 08:22

Ayşe Böhürler/Yenişafak

Sözlerimin anlamı beni ürkütüyor/Böylesine hazırlıklı değilim daha./Bilmek. Bu da ürkütüyor. /Gene de biliyorum: Kapanmaz yağmurun açtığı yaralar çocuklarda...

İsmet Özel'in bu şiiri Kürt meselesini yazarken hepimizin içinde olduğu durumu çok iyi anlatıyor.

Seçimlere bir hafta kala inanılmaz ittifaklar gerçekleşiyor, hayretlerimiz sıradanlaştı. MHP-BDP-CHP yer yer değişerek ittifak yapıyor. 2007'de Başbakan'ın Diyarbakır konuşmasından sonra "Ak Parti'nin Kürt açılımı Türkiye'yi bölecek" diyenler, bugün tam tersi görüşleri ifade ediyor. Bağımsız adayların dağın gölgesinde seçime girmeleri, PKK'nın molotof kokteylli eylemleri, örgütün bölgede yaşayanları tehdidi, bağımsız adayların sözde barış süsleri olup olmadığı konusu tartışılmaya devam ediyor. BDP'liler iddialar için kara propaganda derken, bölgede yaşayan halk tam tersini söylüyor. Ama fısıtlı ile. Çünkü yüksek sesle söylerlerse evleri basılır, dayak yerler, işyerleri kundaklanır...

PKK'nın tehdidine ilişkin bir örneği bölgede yaşayan birinden daha yeni dinledim. Mağdur, anlatanın eniştesi. Enişte, biraz gariban biraz saf birisi. Eski püskü pikabı tek sermayesi. Bu pikap ile fırından çıkan ekmekleri Ak Parti il binası dahil dağıtıyor. Önce tehdit ediliyor. Mesajı tam anlayamıyor, bu benim işim niye taşımayım diyerek devam ediyor. Ertesi gün tek kazanç kaynağı olan pikabını evin önünde yakılmış halde buluyor. Bölgede bunun gibi binlerce hikâye var.

Bir halkın bağımsız devlet olma isteği elbette engellenebilir bir istek değil. Ne ekonomik gelişmeler ne de kültürel açılımlar böyle bir isteği yok edemez. Bu halkın mağduriyetinin giderilmesi bir tarafa, taleplerin ne yatırım ile ne de Kürtçe şarkı ve türkü ile karşılanamayacağı ortada. Bunlar olsa olsa barış zemininin oluşmasına hizmet edebilir. Ancak bunu anlamak her şeyi kabullenmek anlamına da gelmemeli.

Şiddetin bir yaşam ve siyaset biçimine dönüştürülmüş hali hiç mi sorgulanmayacak. Devlet şiddetini kınarken, PKK şiddeti haklı mı görülecek? Kürt siyasi hareketi kimin ve hangi dilin önderliğinde gelişecek? Taban siyaseti adına gerillaya destek mi verilecek? Ayrıca PKK neden eleştirilemiyor? Şiddet ve dağdaki yaşam nasıl finanse edilir? Çocuğumuz asker olmasın diyen Kürt anaları, çocuğumuzu dağa göndermeyelim de diyebilirler mi?

Bu sorular yokmuş gibi konu romantik bir platformda Sırrı Süreyya'nın ya da diğer adayların delikanlılığı üzerinden tartışılabilir mi? Vedat Türkali buradan yola çıkarak "gerillaya oy veriyorum" derken, "gerillaya oy vermiyorum" diyen Halil Berktay'ın gerekçelerini Solun 'haklı şiddet'i reddedemeyişi" isimli makalesinden alıntılamak istiyorum.

"Bu sorun, savaş sorunu, silâhlı mücadele sorunu; bir başka deyişle şiddet sorunu, yani siyasette –muhalif siyasette, diyelim- şiddete yer olup olmadığı sorunu. Aşikâr ki bu bloğun kalbinde yer alan BDP, PKK'nın bir şekilde içinde barındığı, üzerinde çok etkili olduğu bir legal cephe örgütü... Silâhlı mücadele, PKK'nın ruhu ve programının temeli, hayır, bu bile değil, başlı başına temel programı oldu. Bugün de PKK silâhlı mücadeleyi bırakmış, reddetmiş değil. BDP içi ve çevresinde, bu fikre aşağıdan karşı çıkmak olanaksız. Olgular ortada; Öcalan "silâhlı mücadele miadını doldurdu" diyen Osman Baydemir'i azarlayıp susturuyor. DTK eş başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, PKK'ya eylemsizliğin sürmesi çağrısında bulunma "hakkı"nı kendilerinde görmediklerini açıkça söylüyor. BDP son konvoy saldırısı dâhil hiçbir şiddet eylemini kına(ya)mıyor.

Özetle, PKK'nın bir eli daima silâhta. Her an şiddet kullanmasa bile, en azından şiddet kullanma tehdidini sürekli canlı tutuyor. "Her an savaşa, silâhlı mücadeleye dönebilirim" tavrını en önemli koz olarak kullanıyor. Bunun için kullandığı dilin kendisi bile şiddet dolu. Ortalığı ateşe vermek, cehenneme çevirmek, kana boğmak veya kanda boğulmak söylemi aldı yürüdü. Güya barış sürecindeyiz, ama normalleşen bir barış dili değil, bu şiddet dili. Hattâ bu dil PKK'lı olmayıp BDP'yle ittifaka giren diğer Kürt şahsiyetlerini de kucaklıyor, içine alıyor. Şerafettin Elçi örneği çok çarpıcı. BDP'den aday olunca, PKK'ya bir barış dili götürmüyor. Tersine, kendisi o savaş ve şiddet dilini konuşmaya başlıyor. (İlginçtir; son birkaç haftadır bu dil ve yönelime en mesafeli Öcalan duruyor.)...Mesele mücadelenin "özü" müdür; "biçim"i, yani silâhlı mı silâhsız mı yürütüldüğü, insan öldürmeyi içerip içermediği, o kadar da dert edilmemesi gereken, göz yumabileceğimiz bir teferruattan ibaret midir? Öyle ya; "emek, demokrasi, özgürlük bloğu" çerçevesinde BDP adaylarının (da) desteklenmesi çağrısında bulunanlar, bu emek, demokrasi, özgürlük boyutlarının, özellikle de (işin biraz sosyalist salçası gibi duran emek sözcüğünü bir yana bırakırsak) demokrasi ve özgürlük taraflarının her şeye rağmen ağır bastığı –yani işin şiddet boyutunun aynı derecede önem taşımadığı- kanısında olmalılar ki, barışçılığı şart koşmaksızın, bir eli hep silâhta olan bir örgüt veya cephe ile ittifaka girmekte sorun görmeyebiliyorlar... hem de çoğu solcunun şiddete ilişkin açık örtük, bilinçli-bilinçsiz romantizm ve yanılsamalarının, Şahsen, (muhalif) siyasete şiddet sokulmasını bir biçim değil öz ve ilke sorunu olarak görüyor ve reddediyorum. ...İster "ezilen sınıf" ister "ezilen millet"lere dayandırılsın, Marx'tan Fanon'a "haklı şiddet" hayali ve hayranlığı, daha ne kadar sürecek? Siyasette şiddetin bazen kaçınılmaz ve dolayısıyla arzu edilir olduğu fikrinden –ve bunu destekleyen teorik çatılar, alt-önermeler bütününden- sol gelenek ne zaman, nasıl vazgeçecek?... Esas olarak bu yüzden, BDP bloğuna oy vermeyeceğim. Gerillaya oy vermeyeceğim... Bir yanda Kürdistan ve gerilla; diğer yanda barış ve kardeşlik? Bunların bağdaşabilirliği var mı? Kaldı mı? Hangisi, hangisinin süsü, salçası, ambalajı niteliğinde?

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız