AKP ‘suç ortağı' arıyor

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28

Mustafa Ünal /ZAMAN

AKP'li mi yoksa AKP'siz mi bir hükümet kurulacak? Ankara kulisleri fokur fokur. Koalisyon modelleri, erken seçim senaryoları hatta komplo teorileri havada uçuşuyor. Henüz resmî süreç başlamadı. 10 günü bulur. Yemin töreninden sonra takvim işleyecek. Partiler arasında hiç temas yok değil. Lider düzeyinde olmasa da alttan alta yürüyen trafik var.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ne düşündüğünü biliyoruz. Haliyle AKP'nin de. En yaşlı milletvekili sıfatıyla görüşmeye çağırdığı Deniz Baykal'a anlattı. Bu tablodan ‘Erken seçim çıkar' dedi. Baykal itiraz etti, gerekçelerini sıraladı. Ne Erdoğan ne de Baykal koalisyon görüşmesi için bir araya geldi. Hadi Erdoğan neyse ama CHP, Baykal'ı yetkilendirmedi.

Tek parti iktidarı yok artık, bitti... Peki nasıl koalisyon? Partilerin görüşü az çok belli. Seçenekler de fazla değil. Birkaç ihtimal söz konusu. Yine Baykal görüşmesinden öğreniyoruz ki Cumhurbaşkanı sadece iki isme Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu'na hükümeti kurma görevi verecek. Olmazsa ‘haydi seçime...'

AKP, hükümeti bırakmak istemiyor. Arınç, açık açık ‘Biz iktidara mahkûm ve mecburuz' dedi. Haklı. İktidar nimetlerinden mahrum bir AKP ayakta kalamaz, dağılır. Davutoğlu da dün ‘AK Parti'siz Türk siyasetinin imkânsızlığından' söz etti. Peki kiminle kuracak hükümeti? Hangi partiyi yanına alacak?

Seçim meydanlarında hem Erdoğan hem Davutoğlu, muhalefet partilerinin tümüne karşı çok sert dil kullandı. Bir ara Davutoğlu ‘legal görünümlü partiler' bile dedi. Sadece parti yönetimlerini değil kitleleri de yaraladı. Muhalefet de çok sertti tabii.

AKP'nin gözüne kestirdiği parti MHP. CHP ile ‘büyük koalisyon' da bazı mahfillerde seslendirilmekte. Ama öncelik MHP'de... Davutoğlu hükümeti kurma görevini aldığında kapısını umutla çalacağı partinin MHP olacağı kesin. CHP ve HDP'den o kadar umutlu değil.

MHP'nin cevabı mı?

Bahçeli deneyimli bir siyaset adamı, 99 koalisyon tecrübesini yaşadı. Karar verirken çok düşünecek. Silinmesine asla izin vermeyeceği kalın kırmızı çizgileri var. Daha seçim akşamı kamuoyuna ilan etti. ‘Cumhurbaşkanı Saray'ın sınırlarına çekilsin' dedi. Saray, çözüm süreci ve yolsuzluk dosyaları en kalın üç çizgisi.

Ankara'da şöyle bir hava var: AKP iktidarı son dönemde büyük hukuksuzluklara imza attı. Yolsuzluk dosyalarını örtbas etti. Anayasa'ya aykırı yasalar çıkardı. Adaleti çökertti. Devlet mekanizmasını işlemez hale getirdi. AKP'ye koalisyon ortağı ‘suç ortağı' olmak anlamına geliyor. AKP kendisine hükümet ortağı aramıyor, hukuksuzluklarının, zulümlerinin, yolsuzlukların üstünü örtecek ‘suç ortağı' arıyor. Bu düşünce bütün muhalefet blokuna egemen. AKP ile koalisyonun, bir gün ödenmesi mukadder siyasî bedelleri söz konusu. AKP'nin yanına aldığı partiyi çürütme riski hiç de az değil. Yarın yolsuzluk dosyaları Meclis'e geldiğinde ortağın hali duman. Ne yapacak? Sessiz mi kalacak? Kamuoyunun bu kadar duyarlı olduğu konuda sırf koalisyonun hatırı için görmezden mi gelecek?

Bahçeli de farkında. Ki hemen kapıyı açmadı. ‘Varım' demedi. ‘Benden uzak durun' demeye getirdi. Önceki akşam asıl önemli mesajı Twitter'dan verdi. ‘13 yıllık karanlık bilanço ortada' dedi. Ve ‘Hesaplaşmadan helalleşme olur mu?' diye sordu. Açıkça önce hesaplaşma istedi. Bunun içinde 17 Aralık yolsuzluk dosyaları da var.

Bu mesaj 99'da söylediği siyaset tarihine geçen ‘RP ve DYP dinlensin' cümlesinden daha ileri ve daha keskin. ‘Karanlık bilanço ve hesaplaşma' ile neleri kastettiğini tahmin etmek zor değil. MHP, AKP için çantada keklik değil. Davutoğlu eli boş dönebilir. Üç kırmızı çizgisi tersinden AKP'nin de kırmızı çizgisi.

AKP'li hükümet için seçenek sınırlı. Geriye CHP ve HDP kalıyor. Her iki partinin de durduğu yer AKP'nin çok uzağında. Erken seçim AKP'nin ciddi olarak gündeminde. Senaryo da hazır. Saadet ile ittifak ve yüzde 45'i yakalamak. Koalisyon için başka ihtimal de var. O da bir dahaki yazıya...