Güler Buğday 1947 Malatya doğumlu. İlk, orta ve lise tahsilini Malatya, Elazığ, Manisa ve Eskişehir’de tamamladı.
Yüksek öğrenimini Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde yaptı. Buradan 1968 yılında mezun olup, 1980 darbesine kadar birçok ilde lise öğretmenliği yaptı.
1980’de 1402 sayılı yasa ile görevine son verildi. 12 Eylül öncesi meslek ve kadın örgütlerinde görevler üstlendi.
Güler Buğday zorlu bir yaşam mücadelesi içinde direnmeyi ve ayakta kalmayı başaranlardan oldu.
Çok zor koşullarda iş kurup ticarete atıldı. Yaptığı işle bağıntılı olarak ürettiği malların tanıtımını bizzat kendisi yaparak; Türkiye’nin tüm il ve ilçelerini defalarca dolaştı. Ülkesinin her bölgesindeki insanların yaşam koşullarını yakından gözledi.
Onların dert ve mücadelelerine ortak oldu. Halka dokunmadan, yaşamlarına tanık olmadan, aynı havayı solumadan; acısını, kıvancını paylaşıp yüreğinde hissetmeden çözüm üretilemeyeceğinin bilinciyle ülkesini bir baştan bir başa defalarca dolaştı.
Sol düşünceyi ve demokrasiyi yaşam biçimi olarak seçti. 12 Eylül sonrası, sosyal demokrat çizgide mücadelesine devam etti.
Erdal İnönü’nün Genel Başkan olduğu Sosyal Demokrat Halkçı Parti’de 44 kişiden oluşan ‘Parti Meclisine’ seçildi ve Parti Meclisi üyesi olarak görev yaptı.
Ülkenin ihtiyacının ancak bir sol/sosyal demokrat iktidarla çözüleceğine olan inancıyla CHP ve SHP’nin birleşmesine katkı koydu. Bu anlayışa öncül olmak amacıyla Sosyal Demokrasi Vakfı’nda kurucu üye oldu.
Yaşamımdaki “vazgeçilemez dostum” dediği eşi ile 2007 yılına kadar mutlu bir evliliğin ortağı oldu. Eşi ile paylaştıkları güzelliklerin tüm olumlu ve onurlu sonuçlarını; gazeteci olan ve Olay Gazetesinde köşe yazarı olarak görev yapan kızı Özlem Buğday’da görmenin mutluluğunu yaşayan bir anne oldu.
Mücadelesini, kızına sağlayamadığı insanca ve özgürce yaşanası bir ülkeyi, ‘canlarım’ dediği dünya tatlısı ‘Eylül ve Deniz’ isimli ikiz torunları için sağlayabilir miyim diye vazgeçmeden, pes etmeden sürdürmeye devam etmektedir…
Yıllardır ülkesinde yaşanan baskılara, ötekileştirmelere ve tüm haksızlıklara isyanlarını, düşüncelerini, haykırışlarını her platformda anlatan Güler Buğday, sonunda ‘suya yazı yazmaktan’ vazgeçti.
Kalıcı olması ve paylaşılması için siyasi romanlar ve köşe yazıları yazmaya başladı.
‘Annemin de Başını Ezerler mi? ve Dağların Rengi Kırmızı’ adlı siyasi romanlarının ilk iki baskısı An Yayınevinden çıktı.
Üçüncü romanı olan ‘Solun Ehrimanları’ adlı politik kurgu romanını Mephisto Yayınevinden çıkarırken; Annemin de Başını Ezerler mi? ve Dağların Rengi Kırmızı’nın 3. baskıları da Mephisto Yayınevinden yapıldı.
Güler Buğday, ülkesini ve halkını seven her namuslu yurttaşın tarihe tanıklık etmek için yaşadıklarını, bizzat tanık olduklarını ve gerçekleri korkusuzca yazması gerektiğini düşünüyor.
Bu nedenledir ki yazdıkları yıllardır onlarca yurtiçi veya yurtdışı internet gazetesinde yayınlandı.
Güler Buğday bundan böyle yazı, yorum ve haberlerini “Bursa Bağımsız” adını verdiği web sitesinden de okurlarıyla paylaşacak.
|