Yeni CHP'nin demokrasi anlayışı

30 Mayıs 2011 Pazartesi, 07:55

İsmail Küçükkaya/Akşam

Başlattığımız değişim süreci artarak devam edecek, seçimden sonra da...'
Bu sözler Kılıçdaroğlu'nun...
Partisinin bakış, düşünce ve söylemlerindeki yenilenmenin sürekliliğine vurgu yapıyor.
Dün sabah 09.00'da kahvaltısı vardı. Gazetecilere partisinin 'Demokrasi Raporu'nu anlattı.
Organizasyonu Prof. Sencer Ayata yaptı, sunumu da üstlendi. Sonra sözü Kılıçdaroğlu'na bıraktı. Raporu, hazırlanmasına büyük katkı yapan Oxford doktoralı genç kurmay Mehmet Karlı detaylandırdı.
CHP lideri raporu, 'en kapsamlı sivilleşme projesi' olarak tanımladı ve 'özgürlükçü demokrasi' diye sloganlaştırdı.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de şu anda 'adı konulmamış bir olağanüstü hal' uygulandığı iddiasında. AKP'yi 'statükocu oldu' diye eleştirdi. Salı günü Diyarbakır'a gitmeden hemen önce partisinin demokratikleşme konusundaki düşüncelerini anlatma fırsatı buldu.
'AKP BİZİ KISKANIYOR'
Kılıçdaroğlu, Doğu ve Güneydoğu mitinglerinden çok memnun. Başbakan'ın tepkisini 'Mitinglerimize BDP'liler geliyor, onlar vatan haini mi? AKP'liler de geliyor. Temel sorun kıskançlıktan kaynaklanıyor' sözleriyle karşıladı.
'Kürt sorunu' ifadesini kullanmamakla eleştiriliyordu. Dünkü sunumunda, 'Değinmeden geçemeyeceğim' vurgusuyla bahsetti. Çözüm önerilerini anlattı. 'Kürt sorununda üçüncü yol' olarak özetlediği CHP'nin Doğu programını barajın indirilmesi, etnik kimliklerin tanınması, anadilde öğrenimin desteklenmesi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi önerileriyle somutlaştırdı.
'TSK, MSB'YE BAĞLANMALI'
Demokratikleşme ve sivil-asker ilişkileri tartışılırken 'Evet, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalı' dedi. Sanırım yeni dönemde parlamentodaki ana temalardan biri bu olacak. Başbakan da dün 'Herkes kendi doğal yerini biliyor. Askerler artık çok konuşmuyor' diyerek son durumdan memnuniyetini ifade etmişti.
CHP'nin davetine gazeteci katılımı yoğun ve geniş bir yelpazedendi. İlk soruyu Ahmet Hakan, 'Programda inanç özgürlüğü ile ilgili bölüm yok mu, ben göremedim' diyerek yöneltti. Sonra Sedat Ergin 27 Mayıs'la ilgili Başbakan'ın, Nur Serter'in sözlerini eleştirmesini hatırlattı. Söz eskilere, 1950'lere uzanınca Kılıçdaroğlu, Onur Öymen'e 'Sayın Genel Başkanımız' hitabıyla pas attı. Bu arada öğrendik ki Öymen, CHP tarihini yazıyormuş, yakında kitabı çıkacakmış. Öymen'in 27 Mayıs'a giden süreçle ilgili yorumuna Mehmet Barlas, ironiyle 'Belki biraz daha çalışırsanız 27 Mayıs'ın CHP'ye karşı yapıldığı sonucuna ulaşacaksınız' diyerek takıldı. Öymen de 'Mehmet Bey'in yaşı müsait değil, hatırlayamayabilir' diye aynı nezaketle ve zekice ironiyle yanıt verdi. Emre Kongar Hoca da oradaydı, bu fırsatı kaçırır mı, 'İşte görüyorsunuz her akşam 'Yorum 'Farkı'nda neler çekiyorum' deyince yüzlerde tebessüm oluştu. Duayen isimlerin atışmaları işte böyle olur.
'MHP STRATEJİSİ YANLIŞ'
CHP değişiyor. İktidara gelir, gelmez o ayrı konu. Ama bu dönüşüm Türk siyaseti için önemli, faydalı. Kahvaltıdan sonra gazeteye geçtim, Fehmi Koru, TRT'deki programda şöyle diyordu:
'Başbakan Erdoğan bence hatalı bir seçim stratejisi uyguluyor. CHP'nin eskisi gibi kaldığını, liderinin de eski lideri gibi olduğunu varsayıyor. MHP'ye yoğunlaşmış durumda. Sandığa nasıl yansır bilemem ama CHP'de bir değişim olduğu ortada.'
Kılılçdaroğlu, söylediği gibi seçimden sonra da aynı söylemi sürdürürse, orta vadede çok daha güçlü bir etki alanı yaratacak gibi görünüyor. Şu anda 'ikna dönemi'nde...