Oy kullanmayanlara ve yılda bire inen seçimlere dair bir ‘isyan’ yazısı!

21 Mayıs 2011 Cumartesi, 09:23

Mustafa Mutlu/Vatan

Seçimlere çok az bir süre kaldı... Gelecekten kaygılı herkes, hiçbir seçimde sandık başına gitmeyen 5-7 milyon seçmene çağrıda bulunuyor ve vatandaşlık görevlerini yerine getirmelerini istiyor.

Hemen belirtmeliyim ki ben de aynı görüşteyim...

Çünkü bu vatandaşlarımızın bir bölümü oy verecek parti bulamadıkları için, diğer bir bölümü de tembellikten sandık başına gitmiyor...

Oy verecek parti bulamadıklarını söyleyenler sandığa gitmeyerek, “siyasi bir tercihte bulunmadıklarını” düşünüyorlar...

Ama kazın ayağı öyle değil...

Çünkü sandığa gidip bir partiye oy vermek nasıl “tercihte bulunmak”sa, gitmeyip “en çok oy alanın ülkeyi yönetmesine rıza göstermek” de tercihini bu yönde kullanmak demek...


***


Mevcut tabloya bakalım:

AKP son iki genel seçimi açık ara kazandı; bu seçimde de oldukça iddialı...

O kadar iddialı ki; Başbakan, “tek başımıza hükümet kuracak çoğunluğu elde edemezsek Genel Başkanlığı bırakırım” diyor.

Peki; mevcut iktidardan memnun olmayan ama yine de sandık başına gitmeyecek olanlar, aslında AKP’ye hizmet ettiklerini görmüyorlar mı?

Kim bilir; belki görmüyorlar...

Ama görmeleri gerekir...


***


Gelelim madalyonun öteki yüzüne... Lütfen içtenlikle yanıt verin:

Demokrasiye tüm kalbiyle inanmış ve vatandaşlık görevini eksiksiz yerine getiren siz...

Sahi, siz bıkmadınız mı neredeyse her yıl bir seçim olmasından?

Siz bıkmadınız mı “kifayetsiz muhteris” politikacıların bas bas bağırmasından...

Yüzlerinden riya akan adamların sözüm ona sizi düşünüyor ayaklarında, çat kapı iş yerinize dalmasından...

Sahte gülüşmelerden, yalapşap öpüşmelerden, okunmayan broşürlerden, binalara giydirilen posterlerdeki “ufka bakan bilge adam” ayaklarından...

Bıkmadınız mı çatlak sesli çığırtkanın, “Sana da merhaba çocuklu hammmfendüüü... Allah analı babalı büyütsüüüünnn... Mübarek camimizin kapısından içeri giren saygıdeeeğeeeerrr cemaat... Selamüüün aleyküüümmm” hezeyanlarından?

Bıkmadınız mı yalanlardan? Usanmadınız mı vaatlerden? Gına gelmedi mi 60 yıldır bitmek bilmeyen “iş, aş sorununu biz çözeceğiiiz” masalından...

Her seçim öncesinde ve seçimlerde sizin verginizle finanse edilen milyarlarca liranın havaya savrulmasından...

Gerilen sinirlerden...

Edilen hakaretlerden...

Uçuşan küfürlerden “böööö” gelmedi mi, doğru söyleyin...


***


Siyasi yorumcular televizyonlara çıkıp, “Bu seçimlerde sokaktaki tansiyon çok düşük” diye bilgiçlik taslıyorlar ya... Bayılıyorum!

Daha mı düşmesin be adam; el insaf!

Yat genel seçim, kalk referandum...

Yat yerel seçim, kalk cumhurbaşkanlığı oylaması... Hem de iki tur!

Vallahi de böööö... Billahi de bööööö!


***


Evet; “Oyunuzu mutlaka kullanın” diyen herkes çok doğru söylüyor...

Ben de aynı şeyi söylüyorum; başka türlüsü mümkün değil zaten, de...

Onca vaatle kafa ütüleyen siyasetçiler, önce şu seçim-referandum enflasyonuna bir çözüm bulsalar ya...

Hepsi bir arada yapılsa, en azından bazıları birleştirilse de şu gerilimi her yıl yaşamaktan kurtulsak olmaz mı?

Kısacası... Küçük hesapları bırakın beyler... Bırakın sandık başına gitmeyi özleyelim, havaya girelim, heyecanlanalım!

Hem ayrı ayrı oluyor da ne oluyor sanki?


*****


TAMAMEN DUYGUSAL!

Sizce ülkeyi yönetenler, neden seçimleri birleştirmeyi düşünmüyor?

Bana göre bu sorunun yanıtı, “tamamen duygusal nedenler”de aranmalı!

Biliyorsunuz; Hazine’nin siyasi partilere aktardığı para, “masrafların altında ezilmesinler” diye seçimlerin yapılacağı yıllarda neredeyse katlanarak artıyor!

“Daha”sını anlatmaya gerek var mı?

Her şey bu kadar açık...

Partilere daha fazla para girmeli, beyler saray gibi binalar yapıp, dünyada sadece birkaç kişide bulunan otomobillere binmeli...

Arada da Allah ne verdiyse nasiplenmeli...

Gerisi...

Gerisi, top sektirmece, taş kaydırmaca, su sıçratmaca, koca bir kandırmaca...

Ve vatandaşa saç baş yoldurmaca!


*****


Günün Sorusu

Bir vatandaş, Elazığ’ın Kovancılar ilçesinde Kemal Kılıçdaroğlu’na yumurta atmış, o da “Elbette atabilir, demokrasidir” demiş...

Yumurta atarak elbisesini kirlettiği için öğrenci Nihan Çarıkçı hakkında dava açan Devlet Bakanı Egemen Bağış, acaba Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasından sonra kendisinin CHP Genel Başkanı’ndan “daha demokrat” olduğunu iddia edebilir mi?