Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Yakup Kepenek’in,
“WSJ Doğru Söylüyor!” Başlıklı dünkü yazısı anlayana kapak olacak türden bir metin.
Kepenek yazısına Wall Street Journal gazetesinin, (Onlar bile taaaa oralardan fark etmiş! ) CHP’deki büyük değişimi konu alan bir haber-yorum yayımladığını aktararak başlamış.
Ardından da, CHP’deki değişimi karakterize eden iki güzide örnek sıralamış.
Birincisi, hatıralardan uzun yıllar silinmeyecek sözleriyle geçtiğimiz günlerde bu sütunlara da konuk olan CHP PM Üyesi Bülent Kuşoğlu’nun Zaman Gazetesi’ne yaptığı çok özel (!) açıklama…
Kısaca hatırlatalım:
CHP PM Üyesi Kuşoğlu, kapatılmasından büyük üzüntü duyduğu tekke ve zaviyelerin birer kültür yuvaları olduğunu belirterek, bu kurumlara hasret kalınmasıyla birlikte toplumun yozlaştığını iddia etmişti!
Kepenek, Kuşoğlu’nun bu anlamlı (!) sözlerine yer verdikten sonra şöyle sürdürmüş yazısını:
“Tekke ve zaviyeler 1925’te kapatıldı. Kapatılmalarının ana nedeni de bunların toplumu yozlaştırdığı kanısıydı. Demek ki yanlış yapılmış!
Kuşoğlu’na hatırlatmakta yarar var. Tekke ve zaviyelerin kapatıldığı yıllarda ve sonrasında Türkiye, halkevleri, halkodaları, Köy Enstitüleri ve bilimsel ilkelere uygun üniversiteler kurarak, yaşamda yol gösterici olarak bilimi ve tekniği aldı ve uygarlık yolunda büyük adımlar attı.
Kuşoğlu’nun geldiği sağcı siyasal çizginin iktidarları, halkevlerini ve Köy Enstitülerini birer birer kapattı. Üniversitelerin durumu da ortada.
Anlaşılan, CHP adayı Kuşoğlu, İslamiyetin aktarılmasında ülkenin bu gün ulaştığı noktayı yeterli bulmuyor. Tekke ve zaviyelerin, nasıl yapılacaksa, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmelerini ve yeniden kurulmalarını istiyor.
***
Yakup Kepenek, CHP’deki değişime ikinci örnek olarak da, Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli’nin, yine geçtiğimiz günlerde bu sütunları da şenlendiren ilginç açıklamalarını vermiş.
“Kaleli’nin ‘Bilim ve din’ ilişkileri konusundaki ilginç görüşleri ayrıca incelemeye değer. Ancak burada çok önemli bir yanılgı var: Cemaat yapılanması ne ölçüde sivil toplum sayılır?”
Dedikten sonra, menzildeki en kalın kafalının bile anlayacağı niyaz edilen şu sıkı dersi vermiş:
“Herhangi bir toplumsal bir araya gelişin sivil toplum sayılması için üç temel koşul aranır. Sivil toplum kuruluşu, öncelikle eşitler arası bir örgüt içi yapılanmadır. Sivil toplumda astlık-üstlük, kaskatı bir hiyerarşik yapı düşünülemez.
İkinci olarak, sivil toplum kuruluşu, açık ve saydam çalışır ve kuruluşa giriş çıkışlar tam anlamıyla özgürce olur.
Üçüncüsü, sivil toplum kuruluşu devlet ile herhangi bir ilişki içinde olmaz. Cemaatlerin özellikleri bu koşullara hiç uymaz.
Seçime gidilirken CHP adaylarının, AKP’nin bile henüz gündeme getiremediği, tekke, zaviye ve cemaat açılımı yapmalarının hiç kuşkusuz siyasal bir mantığı ve dayanağı vardır!
Ancak, CHP içinden yapılan kimi eleştirilerden, sağcıların saldırılarına aldırmadan CHP’nin ilkelerini, değerlerini, cumhuriyetçi-solcu kimliğini savunanların, CHP’ye gönül ve emek verenlerin ve bunun bedelini ödeyenlerin bu tür İslamcı, cemaatçi açılımları, yerli medyanın (O biz oluyoruz işte…) çok büyük bir bölümünün bu yöndeki ısrarlı çabalarına karşın, bir türlü anlamadığı ve anlamak istemediği anlaşılıyor (!).
Onların anlamadığınıysa küresel büyük sermayenin sözcüleri anlıyor!”
***
Görüldüğü üzere, el alem taaaa okyanus ötesinden anlamış.
Bizim buradaki validesi güzeller hala safa yatıyor. (Akılları sıra…)
Ne diyelim? Hayrını görsünler!!!
|