Yabancılaşma budur!!! Sena Kaleli'ye göre“Bütün dinler idealist felsefeden kurulmuştur."

27 Nisan 2011 Çarşamba, 09:03

Özlem BuğdayYağmur/OLAY

Felsefe bir bilimdir. Dolayısıyla, idealist diyalektik varsa ve kökünde Hegel dini söylüyorsa, eğer insanlar kusursuz bir şey arıyorlarsa, ahlakta din varsa, ahlak bir bilimse, felsefe bir bilimse, önerme dinle bilim arasındaki ilintiyi, felsefe arasındaki ilintiyi gösteriyor. Bu tamamen bilimsel bir yaklaşımdır.

Ama tabii ki, Marksist diyalektik de bunu tamamen reddeder.

Bunu kabul etmiş bir alay idealist filozof vardır.

Ben de bir filozof olarak, felsefi görüş olarak dinle bilim arasındaki ilintiyi Hegel kurmuş ben de bunun tasavvuf felsefesiyle tasavvuf olarak düşündüğünüzde felsefeyi ve dini çok daha farklı algılanır olabileceğini daha ileri boyuta taşınabileceğini düşünüyorum.”

Demiş.

(Kelime kelime çözümüdür konuşmanın) Kim demiş?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli…

Nerede demiş?

Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nde…

Bu bakış açısının, bu yaklaşımın ve bu yorumun üzerine çıkabilecek, kelime, cümle veya benzeri var mıdır?

Yoktur Elhamdülillah!







Samimiyetle ve inanarak söylüyorum ki;

Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak tanıdığımız ve bu süreçte kendi çapımızda algıladığımız Sena Kaleli böyle biri değildi.

Belli etmeden, kimsenin gözüne sokmadan, kendi kendine zengindi.

En çok ortaya çıkardığı haliyle otobüsçüydü.

İcabında argoydu.

Siyasetteki acemiliğini ortaya koymaktan imtina etmeyecek kadar komplekssiz,

Olur olmaz konularda ahkam kesmeyecek kadar da mantık ve izan sahibiydi.

Şahsen ben kendi adıma etkilenmiştim onun bu halinden.

Ve benimsediğim için desteklemiştim. (Artık olduğu kadar…)





Ne zamana kadar?..

CHP’nin başına musallat edilen şu temelsiz başkalaşım furyası cümlesine bir haller edene kadar.

Hedef kitleyi, emperyal bir mantıkla genişletmeye çalışmakla başladı bütün hata.

Marazlı bir iktidar azmiyle tetiklendi…

AKP’nin öz be öz oy kaynaklarına göz dikmekle de şahikasına ulaştı.

Üstelik zırnık kadar da hayır getirmedi.

Getirmediğinin en net, en bariz örneğidir Sena Kaleli’nin gazeteciler cemiyetinde yaptığı bu eğreti konuşma…

Böylesi bir yapıya, kültüre, yaşam biçimine ve inanç sistematiğine teğet dahi geçmemişken, gözünü cemaat ve tarikatların oylarına diken bir partinin temelsiz ve çaresiz hezeyanlarıdır vaziyetin adı!

Sen cemaat ve tarikatları, böyle ansızın, böyle birden bire canından çok sevdin diye,

Sanıyor musun ki, onlar da sana aynı hislerle hem karşılık, hem de oy verecek?

Uğruna kendi tabanına nanik yaptığın cemaat oyları, (İçine fular tıkıştırdığın)çantada keklik mi?

Ne büyük bir yanılmasa….

Ve ne büyük bir aymazlık!!!



Madem ki Kaleli’nin, işin içinden çıkmaya çalıştıkça ıstırap halini alan sözleri (Bir şekilde…) Marks’a kadar tekabül etmiş…

O vakit bendeniz de yazıyı üstadı anarak bitireyim:

CHP’nin Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’na bu tuhaf konuşmayı yaptıran sürecin tek bir izahı vardır.

Ki o da, Marks’ın tüm zamanlarda tek geçeceğim “Yabancılaşma Teorisi” dir.

Hakikatli yaklaşımdır.

Sıkı mevzuattır.

Gelinen noktanın ta kendisidir!!!