|
Sevgili okuyucularım, bu yazıda söyleyeceklerim yanlış değerlendirilmesin, cemaat savunuculuğu yaptığım zannedilmesin diye, önce birkaç hususu açıklamam gerekiyor.
Ben cemaatle çeşitli aşamalarda mahkemelik olmuş bir gazeteciyim.
Cemaatten hiçbir tanıdığım yoktur.
Bunların yayın organı olan Zaman gazetesini, bana hakaret ettiği ve yalan yazdığı için iki kez mahkemeye verdim, ikisinde de tazminat kazandım. İki ayrı mahkeme tarafından verilen bu kararlar Yargıtay tarafından onanıp kesinleşti.
Zaman beni bir kez – tiraj rakamlarında sahtecilik yaptıkları konusunda yalan yazdığım iddiasıyla- mahkemeye verdi ve akıl almaz bir biçimde tazminata hükmedildi. Ancak Yargıtay bu haksız kararı bozdu. Şimdi yeniden yargılanacağım.
Fethullah, kendisine bir yazımda hakaret ettiğim iddiasıyla beni savcılığa şikayet etti. Savcılık hapis cezası istemiyle dava açtı. Yargılama sürüyor, sonuç henüz belli değil.
Benim anımsadığım davalar bunlar.
* * * * *
Şimdi gelelim iktidar-cemaat ilişkisine… İktidarın yandaş-yalaka-satılık medyasında her gün cemaate küfürler ediliyor, suçlamalar birbirini izliyor.
Yandaş gazete manşetlerinde sürekli cemaat var. İktidara ait televizyon kanallarının ana haberleri de onlarla dolu.
Tayyip cemaate her gün sövüyor, posta koyuyor, tehdit edip onlardan hesap sormaktan dem vuruyor…
Virüs, habis ur, haşhaşi, casus, ajan, vatan haini, inlerine gireceğiz!..
Bazı sözleri bunlar.
Daha iki gün önceki konuşmasında yine bu konuya değindi ve cumhurbaşkanı seçildiği
takdirde hesap sormayı
sürdüreceğini söyledi.
* * * * * *
İyi de kardeşim, adına cemaat denilen bu topluluk Türkiye’ye gökten zembille mi indi?
Bunlar nasıl büyüdü?
Kim büyüttü?
Kimin koruması altında, kimin kanatlarına sığınarak büyüdüler?
Bu soruların yanıtını veremiyor!..
Çünkü bunları Tayyip büyüttü.
Birincisi, özellikle yargı ve polisi cemaate ihale etti.
İkincisi, yaptıklarını görmezden gelmek bir yana, hep destek verdi.
* * * * *
Cemaatin şirketleri, hastaneleri, okulları, dershaneleri, üniversitesi, sivil toplum kuruluşları, bankaları var. Ekonominin ve sosyal yaşamın her alanında onlar mevcut.
Ellerindeki sonsuz para gücü ve iktidar desteği ile büyüdüler.
Şimdi sövüyor ama onları büyüten Tayyip‘in ta kendisidir.
Fethullah‘ın ABD’deki evine yakın zamana kadar gidip elini öpenler, desteğini ve hayırduasını isteyenler kimdi? Hangi Bakan Bey’ler, hangi MİT Müsteşarları, milletvekilleri ve yüksek bürokratlar gitmişti?
Onları oraya el öpmeye gönderen Tayyip‘in ta kendisi değil miydi?
Cemaati tetikçi, taşeron örgüt olarak kullandı, her alanda gereğini yaptırdı. Hem hukuksuzluk yaratmak, hem de iktidarın pisliklerini örtbas etme görevi onlara verildi.
* * * * *
Aralarında dershane kavgası patlayınca balayı bitti… Çünkü işin içine bu kez çok büyük para hesapları girmişti.
Bu dincilerin dini imanı
paradır. Bunların paradan başka tapındığı bir kavram yoktur, olduğunu iddia ediyorlarsa
bilin ki yalandır.
Bir zamanlar karşısında el pençe divan durdukları, yardım ve dua istedikleri cemaatin taşeronluk görevi artık sona erdi, arkadaşlar tu kaka ilan edildi!
Balyoz, Ergenekon, casusluk, fuhuş gibi saçma sapan ve hukuksuz davalarla toplumu böldüler, araya nifak soktular ve bunu iki koldan, hep birlikte yaptılar.
Şimdi tezgah açığa çıkınca iktidar medyası her gün cemaate sövüyor, aynen Tayyip gibi hesap sormaktan falan dem vuruyor!
Sorulması gereken hesap mutlaka var da, suçlu iki taraftır.
Kendi büyüttükleri canavarın günün birinde iyice palazlanıp üzerlerine geleceğini hiç düşünmediler, şimdi tehditler savurmakla uğraşıyorlar…
Ve eksik hedef seçenler
Sevgili okuyucularım, Türkiye ilginç bir ülke. Bu yüzden toplumun çeşitli kesimlerinde çok farklı, hiç beklenmedik tepkiler ortaya çıkıyor.
Örneğin Cumhuriyet değerlerine içten bağlı olduğunu bildiğim bazı partiler, kurumlar, yazarlar, gazeteler, internet siteleri ve bireyler, şimdi iktidarla hesaplaşmayı bir yana bıraktılar, karşılarına sadece cemaati aldılar.
Bu büyük yanlışa nasıl düştüklerini anlamak mümkün değil.
Bunlar aklı başında, AKP iktidarına karşı olan kesimler.
Şimdi ise iktidarın marifetlerini unuttular, varsa yoksa cemaat!..
Bazen düşünüyoruz,
arkadaşlarla tartışıyoruz ama nedenini bulmak bir türlü
mümkün olmuyor.
İktidarı bir yana koydular, sadece cemaatle uğraşıyorlar.
Acaba böyle yapmakla onlar da Tayyip’in tuzağına mı düştüler?
* * * * *
Devleti, özellikle yargıyı ve
polisi cemaatin ellerine kim
teslim etti?
Yanıtı aranması ve üzerine gidilmesi gereken soru budur.
Bu kesimlerin cemaat hakkında yazıp söylediklerine ve yaptıkları eleştirilere kesinlikle saygı duyuyorum. Yüzde yüz haklıdırlar.
Toplumun her kesiminin başına örülen çorapların, sergilenen hukuksuzluğun ve adaletsizliğin haddi hesabı yoktur.
Ama bu eleştiriler tek taraflı olmamalı. Aksi takdirde gerçek sorumluyu ıskalamış oluruz.
* * * * *
Cemaat bu rezaletlerin küçük ortağıdır.
Tetikçilik ve taşeronluk yapmıştır ve hesabı mutlaka sorulmalıdır.
Gel gelelim olayların perde arkasındaki büyük patron Tayyip iktidarıdır.
İktidara karşı olan ama sadece cemaatin üzerine giden bazı kesimler için söylüyorum:
Esas büyük suçlu olan iktidar bütün haşmetiyle
orada karşılarında duruyor
ama görmezden geliniyor. Sadece taşeronun üzerine gidiliyor.
İtirazım bunadır.
Sorulacak hesabın asıl muhatabı Tayyip’tir.
Şu cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bile Tayyip’i bıraktılar, sadece ve sadece cemaatle uğraşıyorlar.
Dolaylı yoldan, bilerek veya bilmeyerek AKP’ye hizmet vermiş oluyorlar.
Seçime kim girecek, Tayyip mi, cemaat mi!..
Bir gün olsun Tayyip’le ilgili bir şey yazıp söyleyin be kardeşim!
Bu arkadaşların bu yanılgıya nasıl düştüğünü anlamak mümkün değil. Biri anlatsa, öğrenmeyi gerçekten çok isterim.
|
