Başbakan Erdoğan, her fırsatta yüzde 50’den dem vuruyor. Türkiye’nin yüzde 50’sini avucunun içinde biliyor.
Peki gerçekten öyle mi? Erdoğan’ın oranı yüzde kaç? Aklınıza hemen son anketler gelecektir. Yani; yüzde 40’lı, yüzde 50’li oranlar.
O zaman ikinci soruya geçelim: Bu oran kime ait? Yani, Başbakan Erdoğan’dan mı söz ediyoruz? AKP Genel Başkanı’ndan mı? Yoksa giderek ‘gerçek hedefini ve ideallerini açık etmeye’ başlayan birinden mi?
Son gelişmelere... Erdoğan’ın siyasi angajmanlarına ve üslubuna... Daha düne kadar destek verenlerin bile zorlanmaya başlamalarına... Ve özellikle ‘kızlı-erkekli evler’ meselesine bakınca... Karşınızda bir ‘şeriatçı’ görmüyor musunuz?
Bilim adamı deyince ‘âlim’... ‘Âlim’ deyince de ‘din adamı’ anlayan bir siyasetçi Erdoğan. Gündelik hayata dair her şeye de onların fetva vermesini istiyor. Diyanet İşleri Başkanı’nı, Japon teknolojisiyle Japonların yaptığı Marmaray’ın açılışında bile yanı başından ayırmıyor. Japon teknolojisiyle Japonların yaptığı Marmaray için, onunla birlikte dua okuyor.
Kadınlara bakışı da tipik bir ‘şeriatçı’. Onları nerede, nasıl, ne yaparken görmek istediğini açık açık söylüyor. O yaşam tarzına uymayanlar için de, yine açık açık konuşuyor.
Belediye başkanı olmadan önce zaten hiç saklamamıştı görüşlerini, inancını... Sonrasında, başbakanlık koltuğuna oturabilmek için geri çekildi. DEMOKRASİYE İNANIYOR-MUŞ GİBİ yaptı. Kendini sakladı.
Ama artık “aslına döndü”.
ŞERİATÇILARIN ORANI
AKİT Gazetesi bir sembol. O gazeteden bir ismin, Erdoğan’ın her gezisine davet edilmesi de sembolik. Liberal demokratlarla yolları ayrılırken, Erdoğan’ın şeriatçılarla yolu daha sık kesişiyor. Benzer sözcüklerle aynı şeyleri söylüyorlar zaten.
Gelelim üçüncü soruya: Bunun toplumsal - siyasal karşılığı ne?
Bundan yaklaşık on yıl kadar önce “Türkiye şeriatla yönetilsin” diyenlerin oranı yüzde 6-7 civarındaydı.
Oysa, 2013 tarihli dünya çapındaki bir ankete göre, bu oran yüzde 12’ye çıkmış.
Anket, İslam’a göre yönetilen ya da nüfusunun önemli bölümü Müslüman olan 39 ülkeden 38 bin kişiyle görüşülerek yapılmış.
Birkaç rakam vereyim: Afganistan'da bu oran yüzde 99'u buluyor.
Sonra sırasıyla gidelim: Irak: yüzde 91... Mısır: yüzde 74... Endonezya: yüzde 72... Ürdün ve Nijerya: yüzde 71... Tunus: yüzde 56...
Nijerya'nın yüzde 71'i, Endonezya'nın yüzde 72'si, Mısır'ın yüzde 74'ü şeriatın gelmesini istiyor.
YOLCULUK NEREYE!
Bu oranlara bakıp ‘halimize sevinmek’ mi gerekiyor, bilmiyorum. Ama şu kadarını görebiliyorum: Bu hızla, Türkiye’de de bugün aklımıza bile gelmeyecek oranlara çıkabilir. 2013 itibariyle “YÜZDE 12’NİN BAŞBAKANI” olan Erdoğan, birkaç yıl sonra, sahiden ‘Yüzde 50’nin Başbakanı’ olduğunu iddia edebilir.
Çünkü, nasılsa topluma “Şeriat gelsin mi” diye sorulmayacak. Onun yerine; ‘başörtüsü’ insan hakkı... ‘Kızlı-erkekli evler’ fuhuş yuvası... Her yere cami... İçkiye daha ağır kısıtlamalar... ‘Meşru-gayrı meşru’ hayat tarzları... Daha koyu sansür... Derken... Adını koymaya falan gerek kalmadan, şeriat adım adım inşa edilecek.
Medyadaki körlerin ve gördükleri halde susan ahlâksızların alkışları arasında, işte oraya doğru gidiyoruz...
Tabii, insanlar daha çok ve daha çabuk uyanmaya başlamazsa!
SON DAKİKA NOTU: Arınç’ın isyanı; malum, bazı sıkıntıları ortaya döktü. Bu yüzden de AKP Grup Toplantısı’na katılıp katılmayacağı merakla beklendi. Sonuç: Arınç toplantıya katılmadı. Erdoğan ise “ANLAŞMAZLIK OLUR, ARAMIZDA ÇÖZERİZ. DÜŞMANI SEVİNDİRMEYİZ” dedi. Ve toplumun en az yarısını DÜŞMAN olarak gördüğünü teyit etti.
AKP’NİN BARZANİ ‘HAMLESİ’
Erdoğan, şeriat yolculuğunda yanına Öcalan’ı da aldı. Ya da almak istiyor. Malum anlaşma ‘win-win’ üzerine.
Öcalan, demokratik özerkliğin inşasına tanık olacak ve bir süre sonra dışarı çıkıp o oluşuma önderlik yapacak.
Erdoğan da, Kürtlerin demokratik itiraz / isyan / direniş hattından çekilmesiyle elini güçlendirecek. Hedefine daha kolay ulaşacak. Elbette, bunun için de her türlü tavizi veriyor, verecek.
İşte son örnek: Erdoğan ile Barzani Diyarbakır’da buluşacaklar ya! Bakın, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, bu buluşmayı nasıl yorumluyor, hangi sözcüklerle, ne mesajlar veriyor:
“Çözüm süreci devam ederken, Sayın Barzani ile Diyarbakır'da Başbakan'ın görüşmesi yeni bir gelişmedir. Daha önceden tasarlanan bir gelişme değildir. Çok olumlu bir gelişmedir. Sayın Barzani, 'Kürdistan Federe Yönetimi’nin Başkanı' olarak ilk defa Diyarbakır'a gelecek. Sembolik önemi olan bir yerde, sayın Barzani'nin Başbakan tarafından karşılanması ve ağırlanması, aynı zamanda kendisine ve Kürtlere yapılmış bir jesttir.”
ARTIK SIR DEĞİL
İktidar partisinin bir milletvekili söylüyor bunu. Diyarbakır için SEMBOLİK ÖNEMİ VAR diyor. Ve buluşmayı KÜRTLERE BİR JEST olarak yorumluyor.
Aylardır yazıyorum. Başbakan’ın Güneydoğu’da “demokratik özerklik inşasına göz yumduğunu” söylüyorum.
Aradaki minik şimşeklerin, Erdoğan’ın seçimler öncesinde milliyetçi oylara göz kırpmasından ibaret olduğunu iddia ediyorum.
Artık gelişmeler ‘iddia’ ya da ‘yorum’ olmaktan çıktı. Artık sır da değil. Erdoğan kendi yolculuğunda menzile varabilmek için Güneydoğu’yu gözden çıkardı.
Öfkelenin ya da zorunlu bir sonuç diye bakın. Fark etmez. Mesele budur, bundan ibarettir.
AFORİZ-MAN
Hayat KIZLI-ERKEKLİ bir olaydır. Hâlâ anlamadın mı Sayın Başbakan?!/ Sinan ARSLAN
GÜNÜN ADAMI
“YEDİRMEYİZ” demiş Başbakan. MİT Müsteşarı gibi, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş da ‘yenilmeyecekler’ menüsüne alınmış. Yok; beyefendinin kaşı, bıyığı, tipi falan değil gerekçe... Pek kıymetliymiş, ondan. Kıymeti ise, iddialara göre; Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, (AKBİL gibi) bazı önemli dosyaları inceleyen maliye müfettişi olmasından kaynaklanıyormuş. Kimbilir? Vardır bir hikmeti elbette!
|