İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne dönmek zorundayız

Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne dönmek zorundayız

13 Ağustos 2012 Pazartesi, 10:14

Can Ataklı/VATAN

- catakli@gazetevatan.com
--------------------------------------------------------------------------------
Sevgili okurlar; Türkiye’de işler artık iyi gitmiyor. İktidar pek çok konuda denetimi elden kaçırıyor. Ülkemizin çevresinde gelişen kanlı olaylar artık Türkiye’yi daha derinden etkiliyor. Sözde değişim sloganlarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin felsefesinden kaymış bir Türkiye’nin bu sorunlarla başa çıkması giderek daha da olanaksız hale geliyor.

Çok kısa bir özet

Türkiye’nin 10 yılda geldiği noktayı saptamak için çok kısa bir özet yapmak istiyorum. Bu özetten sonra geldiğimiz noktayı, dünyanın egemen güçlerinin bize biçtiği rolü ve iktidarın bu rolden hareket ederek Türkiye’yi nereye götürebileceğini irdelemek istiyorum. Bunun nasıl tehlikeli ve sonu olmayan bir yol olduğunu da göstermeyi umuyorum.

Eksen kayması

AKP 2002 yılında halkın beceriksiz, yeteneksiz, çapsız; yolsuzluk ve usulsüzlüklere bulaşmış, kendi içinde kavgalı siyasetçilerden bıkması sonucu bir umut olarak iktidara geldi. “Din temelli” siyasi bir akımın “gömlek değiştirdiğini” iddia eden temsilcilerinin önderliğindeki bu parti usta bir manevra ile Türkiye’nin eksenini kaydırmaya başladı.

Değişim söylemi

Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile açık/kapalı kavga hâlindeki bu ekip önceliği, mevcut sistemin nimetlerinden yararlanan, duyarlılığı fazla olmayan, ekonomiyi tek belirleyici olarak kabul eden kesimlerin desteğini almaya verdi. Avrupa Birliği hedef seçilirken, değişim ve demokrasi iktidarın temel sloganı olarak belirlendi.

Devletin ele geçirilmesi

Ancak, zihniyeti nedeniyle hâkim devlet anlayışının kendisini dışlayacağından ve hatta ilk fırsatta düşüreceğinden endişe eden iktidar, çok planlı biçimde devletin tüm kurum ve kuruluşlarını ele geçirmek için kolları sıvadı. İlk beş yıl devlet ustaca ele geçirilirken, iktidarla aynı düşünmeyen çevrelerin hoşnut kalacağı pek çok yenilik ve reforma imza atıldı.

Kaygılı destek

Bu yenilik ve reformlar, özünde kimsenin karşı çıkamayacağı, özellikle Türkiye’nin son 30 yılı göz önüne alındığında zaten hemen herkesin düzelme beklediği alanlardaydı. Askerin siyaset üzerindeki baskısının kalkması, yasalardaki özgürlükleri kısıtlayan unsurların ayıklanması, devletin şeffaflaşması konusunda hiç kimsenin itirazı ya da kuşkusu yoktu.

Büyük taarruz

Toplumun bir bölümü kulağa çok hoş gelen bu değişim söylemleriyle giderek etkisiz ve tepkisiz hâle getirilirken, iktidarın asıl hedefi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin içini boşaltma harekâtı sessiz ve derinden sürdürüldü. Eğitim sistemi değiştirildi, imam hatiplerin önü açıldığı gibi dini eğitime yönelik temel değişimlere hız verildi.

Kurumların bitirilmesi

İktidar öncelikle devlet bürokrasisini, liyakata hiç uymadan “benden olsun da” mantığı ile altüst etti. Ardından YÖK ve üniversiteler geldi. Medya bizzat satın alınarak yandaşlaştırıldı. 30 yılda yaşanan olumsuzlukların yarattığı ivme ile sıra ordunun pasifleştirilmesine geldi. En sonunda da yargının tamamı bir anayasa operasyonu ile hükümete teslim edildi.

Etnik ve dini ayırım

İktidarın bu yürüyüşünde en tehlikeli manevra ise etnik ve dini kimlikler üzerindeki oyunlarda kendisini gösterdi. Kürt halkının huzuru gerçek bir irade ile kolayca sağlanabilecekken, içi boş açılımla terör sorunu Kürt sorununa dönüştürüldü, mezhep ve inanç farklılıkları “güya demokrasi” adına körüklendi ve düşmanlıkların ortaya çıkmasına neden olundu.

Eski Türkiye değil

İktidar ve yandaşlarının övünçle söylediği bir “Yeni Türkiye” kavramı var. Bu yeni Türkiye daha iyi, daha demokrat, daha özgür bir Türkiye değil. Yeni Türkiye, tam tersine, baskının giderek arttığı, demokrasi ve hukukun rafa kaldırıldığı, tek parti diktasının tesis edilmeye çalışıldığı, laik cumhuriyetten Arap ülkesine dönen Türkiye’dir artık.

Dünyanın durumu

Bu kısa özetten sonra şimdi gelelim Türkiye’nin ve dünyanın bugünkü durumuna. Dünya bölgemizde ne istiyor, bize ne görev biçiyor, biz bunu nasıl algılıyoruz ve iktidarın bu yeni durumdan çıkarmaya çalıştığı vazife ne? Zaten işin püf noktası da bu. Türkiye bu eşiği atlayamazsa 90 yıllık tüm kazanımlarına veda edecektir. Bu tehlikeyi herkesin görmesi gerekir.

Enerji bölgesi

Coğrafyamız dünyanın en çetrefilli, en karışık bölgesi. Ancak enerji kaynaklarının da merkezi olması egemen güçlerin ellerini hep bu bölgede tutmasına neden oluyor. Egemen güçler için belirleyici iki unsur vardır. Bölgedeki enerji kaynaklarının sorunsuz olarak üretilebilir ve iletilebilir olması. Diğer belirleyici unsur da İsrail devletinin güvenliği ve huzurudur.

Halklar pay istiyor

Global güçler çok uzun yıllar enerji kaynaklarını Müslüman ülkelerdeki diktatörlerin işbirliği sayesinde hoyratça kullandılar. Ancak komünizmin çökmesi, dünya dengelerinin yeniden oluşması, ticaretin yön değiştirmesi ve bilgi toplumuna geçilmesiyle bu yapının daha fazla süremeyeceği gerçeği ortaya çıktı. Halklar daha fazla pay istiyordu.

Terör egemenliği

Yeni dünya dengeleri Orta Doğu halklarını huzursuz edince, demokrasi ve hukuk kavramı olmayan bu ülkelerde daha radikal ve teröre dayalı siyasetler öne çıkmaya başladı. Terör yapısının global sistemi sıkıntıya sokması ve enerji kanallarını tehlikeye atması Batı’yı yeni bir tercihe zorladı. İslam dünyasına artık demokrasi ihraç edilmesinin zamanı gelmişti.

Arap Baharı

İşte global güçlerin “Arap Baharı” adını verdiği yeni paylaşım ve denetim sistemi böyle başladı. Bölgedeki halkların tam olarak ne olduğunu bile bilmediği “demokrasi, özgürlükler” ileri sürülerek ülkelerde hâkim otoritelere karşı ayaklanmalar başlatıldı, diktatörler birbiri ardına devrildi. Tunus, Mısır, Libya, Yemen yönetimleri düştü. Suriye, İran sırada.

Türkiye’nin konumu

Şu anda yaşanan olayları zaten biliyoruz. Burada önemli olan Türkiye’nin konumudur. AKP iktidarı şu ana kadar global güçlerin bu planlarının uygulanması konusunda elinden geleni yaptı. Söylenen her şeyi yerine getirdi. Ancak doğal olarak bu iktidarın da durumdan yararlanma ve istediği gibi bir Türkiye’yi kurma hayali var. İşte iktidar şimdi bunu yapmaya çalışıyor.

Ne oldu demokrasi?

Global güçler bölgeye “demokrasi ve özgürlük getirmek için” müdahale ettiler. Oysa henüz ortada ne demokrasi ne özgürlükler var. Bu, global güçler için bir anlam ifade etmez. Rejimler ne olursa olsun, tek hedef, işbirliği yapacak yönetimler bulmaktır. Şu anda bulunmuştur. Onca çatışma arasında petrol akışının kesildiğini hiç duydunuz mu?

Ya Türkiye?

Ama Türkiye için durum çok farklı. Bölgeye demokrasi ve özgürlükler gelmediği gibi “Bahar’dan” etkilenen bütün İslam ülkelerinde daha radikal dinci akımlar yükseliyor. Halkın iradesini ortaya koyabileceği demokratik ortamlar yerine şeriata ya da bir mezhebe dayanan siyasetler ülke yönetimlerini ele geçiriyor. Türkiye şeriatçı bir hilalle kuşatılıyor.

İktidarın yol haritası

İşte Türkiye için dönüm noktası burası. İktidar bölgemizdeki yeni yapının sihrine kapılarak içindeki İslamcı zihniyetin fışkırmasını engelleyemiyor. Sorunu Türkiye’nin güvenliği, huzuru, demokrasi ve özgürlükler açısından değil, dini inançlar hatta mezhepsel kaygılarla ele alıyor ve buna göre siyaset belirlemeye çalışıyor. Suriye’deki hatanın nedeni budur.

Hızlı dönüş gerekli

İktidar dış sorunların az olduğu bir dönemde Türkiye’yi dönüştürme planında çok ileri adımlar attı. Ancak artık durum farklı. Türkiye yitirdiği değerleri tekrar kazanmak, Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti felsefesine tekrar dönmek zorundadır. Aksi takdirde, bölgemizdeki savaşın bizi de yutması kaçınılmaz olacaktır. Herkes bunu iyi bilmelidir.

Hepinize iyi haftalar dilerim

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız