Sizi Erdoğan'dan kurtaracak örgüt geldi bayım

06 Ağustos 2012 Pazartesi, 10:04

Salih Tuna

PKK Şemdinli'yi 'düşürmek' için bir haftayı aşkın zamandır saldırıyor. Evet, yanlış duymadınız; 'düşürmek' için.


Resmen cephe savaşı bu!


Yoksa bunca zaman sürmezdi çatışma.


Gerilla mantığında vur-kaç taktiği vardır; böyle fasılasız çatışma olmaz. Ancak bir yeri korumak yahut zapt etmek gayesiyle yapılan cephe savaşı sürer böyle.


Biliyorsunuz, PKK son olarak 4 karakola eş zamanlı saldırdı.


Hakkari'nin Geçimli köyündeki karakola yapılan saldırıda 6 Mehmetçiğin yanı sıra 2 köy korucusu hayatını kaybetti.


Bütün bunların Esad'ın Afrin ve Kobani'yi PKK'nın inhisarındaki PYD'ye bıraktığı zamana denk gelmesi elbette tesadüf olamaz.


Ortadoğu'da yeni jeopolitik denklemlerin oluşturulduğu bir dönemin eşiğinde herkes bütün kozlarını sonuna kadar koyacaktır ortaya.


Gayet doğaldır bu.


PKK'nın Suriye'deki gelişmeleri öngörüp yahut öngörenlerin hesabına uyup erkenden harekete geçmesinde şaşılacak bir yan yok.


Suriye'deki kapışmanın seyrini tahmin etmek için zaten çok öngörülü olmak gerekmiyordu.


PYD'nin Esad'ın boşalttığı veya devrettiği bölgeye çökmesi de sürpriz sayılmaz.


PKK'nın kapsamlı bir saldırıya girişeceği de bilinen bir gerçekti.


Daha geçenlerde Duran Kalkan, Leyla Zana'nın Başbakan Erdoğan'la yaptığı görüşmenin ardından siyasi çözüm arayışlarını reddedip 'silahlı çözüm sürecindeyiz' demişti.


Bununla da kalmamış adlı adınca AK Parti hükümetini 'düşürmeyi' hedefe koymuştu.


Hatırlayalım: 'Kuşkusuz içinde bulunduğumuz süreç bir çözüm sürecidir. Fakat geçmişte olduğu gibi siyasi çözüm süreci değil, askeri çözüm sürecidir. Biz iki yıl önce stratejik değişiklik yaptık. Artık mevcut AKP yönetimi devam ettikçe Kürt sorununun siyasi çözümünün gerçekleşemeyeceği kanaatine vardık. Dolayısıyla da AKP'yi siyasi yenilgiye uğratacak aktif bir mücadele konumuna geçtik, strateji değiştirdik...'


Oslo süreci dahil bütün barışçıl süreçleri tarumar eden bir zihniyetin ifadesiydi bu.


Üstelik...


Başbakan Erdoğan'ın 'Silahları bıraksınlar ne isterlerse konuşalım' diyecek kadar inisiyatif aldığı bir dönemde dillendirilmişti.


Her Allah'ın günü olur olmaz yere Erdoğan'a çatmayı vazife edinen aydın takımı müsterih olsun.


'Gemicik' ve 'ananı da al git' gibi lakırdıları ardı sıra zikrederek muhalefet yaptığını zanneden ulusalcı güruh gibi habire 'Uludere', 'Samsun TOKİ', 'Selim Ay' vs. şeklide tekrar yapmak zorunda değiller.


'Yok mu bizi Erdoğan'dan kurtaracak bir yiğit' yollu feveran ederek olmadık siyasi figürlerin eteğine tutunmaya çalışarak kendilerini iptizale uğratmalarına da gerek yok.


Hepten yalnız, hepten çaresiz değiller.


Çünkü...


AK Parti hükümetini 'düşürmeyi' hedefe koyan bir örgüt var. (Siz de yalnız değilsiniz bayım, o kadar yıpratmayın kendinizi, bakın örgüt vazife başında.)


Sakın bize demokratikleşme süreci akamete uğradığı için 'silahlı çözüm süreci' başlatıldı diye maval okumasınlar.


PKK vazifeye koşulmuştur.


Bunun için olsa gerek 'Dengé Demokrat Oluşum' lideri Urfalı Kürt aydınlardan Turan Sarıtemur'un şu çağrısını iplemediler: 'Tüm siyasi partileri, 'sivil toplum kuruluşlarını, cemaatleri, camiaları, her türlü düşünce platformlarını, kalemini gerçekleri anlatmaya adayan gazetecileri ve yazarları, akademisyenleri ve vicdan sahibi tüm insanları, 'Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüştür; bir insanı yaşatan ise tüm insanlığı yaşatmış olur.' hikmetli kelamını hatırlayarak ve kutsal ramazan ayını vesile kılarak, 'PARMAKLARINIZI TETİKTEN ÇEKİN' çağrısını yapmaya davet ediyoruz.'


Bu çağrıya kanaat önderleri, birçok sivil toplum kuruluşu, aydınlar, sanatçılar, köşe yazarları destek verdi.

Lakin...

Murat Karayılan, 'sizin başka işiniz yok mu, hadi başka kapıya' dercesine elinin tersiyle itti.