İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

YAZAR YAZI

Gazetecilik insanları vurdumduymazlıkla mağdur etme mesleği midir?..

Gazetecilik insanları vurdumduymazlıkla mağdur etme mesleği midir?..

01 Ağustos 2012 Çarşamba, 09:47

Reha Muhtar /VATAN

Geçen hafta sonu pek yapmadığım bir şeyi yaptım...

Gazeteler daha gelmediğinden, iPad’den gayr-ı ihtiyari tıklayıp, yazımın başlığına baktım...

O da ne?..

Resmimin yanında nal gibi bir başlık çekmişlerdi:

“Türkiye Suriye’deki Kürt Devleti’ne izin verecek?..”

Gözlerim faltaşı gibi açıldı...

Öğleden sonra Başbakan havaalanında gümbür gümbür açıklamıştı...

“Müsamaha etmeyeceğiz” diye...

İcranın başı “izin vermeyeceğiz” diyor, bizim yazının başlığı “Kürt devletine izin vereceğiz” diye çıkıyor...


***


Gönderdiğim yazıda bir hata mı vardı diye bilgisayarı açtım...

Hayır bir hata yok...

“Kürt Devleti’ne izin mi vereceğiz” demiş ve soru işaretiyle başlığı bitirmişim...

Vatan İnternet’te yazının başlığındaki ‘mi’ eki gitmiş, fakat soru işareti kalmış...

Başlık “izin vereceğiz” diyor, yanında da ne anlama geldiği belli olmayan bir soru işareti bulunuyor...


***


Yıllarca televizyonlarda yöneticilik yaptım...

Canlı yayında haberi okuduktan sonra giren kasete verilen yanlış başlıklardan “delirdiğim” binlerce olay oldu...

“Yapmayın, arkadaşlar, hata yaparsanız insanları mağdur edersiniz... Bu hataların telafisi yok” diye belki bin kere fırça attım...

İnsanlar kendi başlarına gelmedikçe, yaptıkları hataların yarattığı mağduriyetleri anlamazlar...

Televizyonda canlı yayında kontrol mekanizması “Allah”lıktı hadi, gazetede, internette daha dikkatli olup “insanları mağdur etmemek” gerekmez mi?..

Ben yazının bütün anlamını tersyüz eden arkadaşlara “beni sabote ediyorlar” diye başlık atsam, rahatsız olurlar mı?..

Muhtemelen...

Peki yazı öyle çıktıktan ve yayınlandıktan sonra, beni düzelttirmek için aradıklarında “Başlıkta ‘mı’ ekini unutmuşum... Sabotaj yapıyor dememiştim, sabotaj mı yapıyorlar diye sormuştum...” desem rahatlarlar mı?..

Mağdur olmazlar mı?..


***


Gazetecilik zor iştir...

Yaptığınız her haber, yazdığınız her yazı insanların hayatlarını, kaderlerini etkiler...

Hele hele yazılmış yazıyı, ters anlamlarla okuyucuya sunmak, onu yazan gazeteciye, emeğe ve insana saygısızlıktır...

İşinizi iyi yapın arkadaşlar...

İşinizi iyi yapmazsanız, kendinize saygınızı kaybedersiniz...

İşinizi iyi yapmak demek, hayata doğru enerji vermek, insanlara ve evrene katkı sağlamak, olumlu enerji yaymak demek...

Olumlu enerji verirseniz, hayattan ve evrenden size olumlu enerji döner...

Katkı yerine evrene ve hayata zarar verirseniz, size de hayat zarar olarak geri döner...

Verdiğinizi alırsınız hayatta...

İşini iyi yapmak, hayatın en önemli sihirlerinden biridir...

İyi yaptınız mı işinizi, neler kazanacağınızı hayal bile edemezsiniz... Bir gazetede çalışmak, yazılarla çizilerle meşgul olmak, onları okuyucuya aktarmak, düşünce aleminin labirentlerinde entellektüel faaliyetlerin içinde olmak, ne kadar büyük bir ‘haz’dır bilir misiniz?..

Yaptığınız işten keyif alın...

Keyif alın ki, işiniz de size keyif versin...


*****


NURSELİ HABERİNDE ‘İNSANİ YAKLAŞIM...’

Akşam gazetesinin genel yayın müdürüyle anne olduğunu söyleyen kadın yazarı “Nurseli İdiz’in alkollü haberiyle ilgili” twitter’da tartışıyorlar...

Kadın yazar “Haberin bir anne olan Nurseli’yi yerin dibine batırdığını söylüyor ve duruma isyan ediyor...”

Genel yayın müdürü de haberini savunuyor, “gazetecilik böyle bir şeydir” mealinde sözler söylüyor...

Şöyle anlatayım...

Haber yalan ve yanlış değilse gazetecinin görevi haberi yapmaktır...

Üstteki yazıda anlattığım olay, haber ve yazıdaki ‘yanlışlıkların’ insanları mağdur etmesi üzerine...

Nurseli’nin haberinde otelci ünlü sanatçıyı otelden atmadığını söylüyor, haberin o yönünün yanlış yazıldığını iddia ediyor...

Otelci doğru mu söylüyor, yoksa ifade mi değiştirdi bunu bilmiyorum...

Fakat bildiğim birşey var...

Yalan ve yanlış yazmadıkça, iftira atmadıkça, kişilik haklarına alenen tecavüz etmedikçe, gazeteci insanların mağdur olabileceğini varsaysa bile haberini yapar...

Bir gazeteci her olayda, “bu meseleden kim mağdur olur” diye düşünürse, haber yapamaz, yazı yazamaz, mesleğini yapamaz...


***


Gazetecilik öyle zor bir iştir ki, yaptığınız her haberden yazdığınız her yazıdan sonra birileri mağdur olur, birileri de mutlu...

Geçen gün kaldığım otelde, bir garson koşa koşa yanıma geldi...

-”Reha Bey” dedi, “Siz beni yıllar önce İzmir’deki bir olayda, haberde halka içine almıştınız... Birkaç arkadaş bir olup yaramaz bir adamı pataklamıştık...”

Belli ki kavganın görüntüleri gelmiş, bizim editör arkadaşlar da “saldırgan” olan genci göstermek için halkaya almışlardı...

Çocukcağız haberden mağdur olmuştu fakat buna yapabilecek birşey yoktu...

Geçenlerde de bir başkası geldi yanıma, “Reha Bey Nispetiye Caddesi’ndeki barın önünde çıkan kavgayı haberlerde verdiniz... Kim bu kırmızılı adam diye soruyordunuz?.. O kırmızılı benim işte...” demişti...

Ona kavgada ne yaptığını sordum...

“Biraz sinirlenmiştim, hafif saldırdım işte” diye cevap verdi...


***


Bir muhabir, kameraman, foto muhabiri olay anının görüntüsünü, resmini getirdiğinde yapabileceğiniz fazla bir şey yoktur...

Bir genel yayın müdürü “Bu haberi görüntüyü kullanmayalım” derse, bir süre sonra ona ne haber, ne de görüntü gelir...

Muhabirin, kameramanın şevkini bir kere kırdınız mı, bir daha ondan iş isteyemezsiniz...

Size gazeteci olarak saygısını yitirir...

Bu meslekte efsane olmuş gazeteciler, “Haberi her şart altında yapmaya çalışan insanlardır...”

Ancak haberin bir de “insanlık” yönü vardır...

Bunun kıstası şudur...

Habere konu olan kişi, gazetecinin yazısıyla ve üslubuyla dövmek zorunda olduğu kişi değildir...

Haberin üslubunda onu, aşağılayıp rezil etmek amacını güdemez...

Nurseli İdiz’in haberinin yapılması yanlış değil...

Ünlü bir kadın ve durumu doğru bilgiler eşliğinde haber yapılmasını öngörüyor...

Fakat kullanılan üslup önemlidir...

Nurseli İdiz, kendisi dışında kimseye zarar vermiyor...

İçkili halinin yarattığı istenmeyen görüntü, sonuçta kendi hayatına zararı dokunan bir olgu...

Nurseli İdiz’i o resimden ve görüntüden dolayı, eğer başkasına zarar vermemişse bir gazetecinin linç etme hakkı yok...


***


Onun hayatını sırf ünlü diye düşmanca yargılama hakkına sahip değil...

Muhabir ve editör kendini çevresini, annesini, babasını, sevgilisini, eşini dostunu düşünerek haberi yapmalı...

Onların ya da kendinin başına gelseydi, nasıl davranırdı “içinde bir muhasebe yapmalı...”

Kendi hesaplaşmasını yaptıktan sonra, o muhasebenin ışığında haberini yazmalı, resmini basmalı, görüntüsünü kullanmalı...

Gazeteciler kendi hayatlarına gösterdikleri töleransı ve değeri başkalarının hayatlarına gösterebilmeli...

İnsan hayatını kapsayan haberlerde, gazetecinin kendi hayatı, gazeteci olmayanların hayatından daha değerli değil...

Kendinize tanıdığınız muafiyetleri, başkalarının hayati değerlerinden uzak tutmamalısınız...


*****


“YARATILIŞ REÇETEMİZDEKİ ACILARDAN MUCİZELER YARATMAK...”

“Hepimiz aşkın lezzetini, kaybetmenin ve kalp kırıklığının acı tadını tattık...

Bu tecrübelerin her biri bizim tanrısal ve benzersiz reçetelerimizin bir parçası...

Onlarsız gerçek kimliğimizi yaşamamız mümkün değil...

Bu noktada kalp sancılarını iyileştirmek için acılarını kullanan ve geçmişlerinin yarattığı gölgede boğulmak yerine dünyaya katkıda bulunan sıradışı insanları bilmek lazım...

Amerika’nın “En Çok Arananlar Listesi” programına ev sahipliği yapan John Walsh 6 yaşındaki oğlunun bir alışveriş merkezinde kaçırılarak hunharca bir cinayete kurban gitmesine hiçbir şey yapamamıştı...

Oğlunun cesedi bir kuyuda bulunmuştu...

John bu olay üzerine bu tip olayların kurbanlarının avukatlığını üslendi...

Bir televizyon programı yaparak, onbinlerce suçlunun yasal olarak takip edilmesine olanak sağlayan kanunların çıkmasını sağladı...

Öfkesini pozitif yöne kanalize etti... O acısını içine gömmeyi veya bu korkunç tecrübenin kurbanı olarak kalmayı tercih edebilirdi...

Bilakis yaşadığı kalp sızısını, acısını ve öfkesini oğlunun katili de dahil olmak üzere, 1050’den fazla kanun kaçağının yakalanmasına, 50’den fazla kayıp çocuğun bulunarak yuvasına geri dönmesini sağlayan bir televizyon şovuna dönüştürdü...

Öfkesini hayata katkı sağlamak amacıyla pozitif değerlere çevirmesini bilenler sıradışı insanlardır...

(Debbie Ford’un Gölge Etkisi kitabından

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız