İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

YAZAR YAZI

Yeni cumhuriyete yeni ulus

Yeni cumhuriyete yeni ulus

27 Haziran 2012 Çarşamba, 09:29

Cemil Fuat Hendek /SOL PORTAL

İkinci Cumhuriyet’ten bahsediliyor artık. Eh, “birinci” cumhuriyetin, Osmanlı’nın çöküş döneminde, emperyalist işgale, padişahlığa ve halifeliğe, her türden geri kalmışlık ve çürümüşlüğe karşın elde ettiği bir dizi kazanımından pek bir şey kalmadı.

Geride kalan nedir ki? Emperyalizme karşı verilen utkan savaş sonunda, yeni cumhuriyeti kurarken çözümlenmeyen, çözümlenmek istenmeyen ne varsa tümü! Genç cumhuriyetin kuruluşu sırasında yaratılan umutlara karşın, atılan kötü tohumların meyveleri!

“Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir!” derken... Padişahın ve tanrının mülkiyetinde olan ülkeyi “millet”in hakimiyetine verme söylemi kulağa hoş geliyordu. Ne var ki, “millet” derken, aslında kimden bahsedildiği pek de belli değildi. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında giderek berraklaşan resimde, “millet”ten kastedilenin, kurucu olan asker ve sivil bürokratların yanısıra, her türden mütegalibe ve henüz pek cılız olan burjuvazi olduğu ortaya çıktı. Böylece ülkenin mülkiyeti onların eline devredildi.

Şimdi o boş sözlerle aldatılanlardan geriye kalanlar ne olacak? Topraksız köylüler, küçük çiftçiler, zanaatkarlar, elinin hüneriyle ve beyninin gücüyle yaşam savaşı veren her türden emekçi?

“Köylü milletin efendisidir!” derken... Balkan Harbinde, Yemen çöllerinde, Çanakkale sırtlarında, Kars’ın kışında telef olan, ulusal kurtuluş için cephelerde partallar içinde, yarı aç, ayağına çuval dolayarak savaşan köylünün ağzına bir parmak bal çalmaktan başka amaç yoktu. Bu söylemde işçilerin adı bile geçmiyordu. Çünkü onlar henüz sayıca pek az oldukları gibi, siyasal öncüleri de daha savaşın başında alçakça tuzağa düşürülerek katledilmişti. Zaman geçti, kapitalist sistem görevini yerine getirdi, sınıfsal yapıda oranlar değişti, toplumsal tabakalar çeşitlendi.

Şimdi, milletin efendisiyken yaşamsal olanaklarını tümden yitirerek büyük kentlere, sanayi merkezlerine dolan insanlar ne olacak? İşçileşen -işsizleşen- milyonlarca insan?

“Ne mutlu Türküm diyene!” derken... Henüz var olmayan “millet”ten bahsedildiği apaçıktı. On bin yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyetlere beşik olmuş, sayısız göçler ve istilalar yaşamış topraklarda, kimlerin kendisini hangi ulusa, halka, etnik gruba, boya, klana ait hissettiği belli değildi. Bütün bu insanların anadilini hiçe sayarak dayatılan tek dil, yarısı uydurma tek tarih ve tüm diğer inançları yoka sayarak sessizce ve mahcup bir şekilde dayatılan Sünni İslam’a yaslanmış tek din temelinde bir ulus yaratılmaya çalışıldı.

Şimdi yeni baştan ulusal/etnik kimliklerine, dinsel inançlarına sahip çıkmaya başlayan insanlar ne olacak? Kürtler, Ermeniler, Yahudiler, Rumlar, Lazlar, Abazalar, Çerkezler, Araplar, Gürcüler?.. Ve Aleviler, Yezidiler, Ortodokslar, Katolikler, Protestanlar? (Kısa kesmesem bu listeler uzayıp gider.)

Amacım cumhuriyetin kuruluş tarihinin toplumsal-siyasal analizini yapmak değil. Sadece bir iki örnekle yetinerek asıl karnımdaki söze geleyim:

Osmanlı’nın yıkıntılarından doğan modern Türk devletinin kuruluşunda atılan tohumlardan doğan kimi sınıf ve toplumsal tabakalar, emperyalist odakların ülkemiz için kurduğu planların karşısında büyük bir engel oluşturma tehlikesi taşıyor. Bu engeli salt “vizyon” demagojileriyle, meclisten kavga gürültü yasalar geçirerek, ya da yasa gücünde kararnameler dayatarak, kısacası her türden sözüm ona “demokratik” oyunlara başvurarak aşmak olası değil. Bu ülkenin burjuvazisi ve generallerinden “bizim çocuklar” diye bahseden emperyalist odaklar, sık sık başvurdukları hapis, zindan ve kanla bastırma çabalarının da uzun vadede tamı tamına istedikleri sonuçları vermediği kaç kez gördü. Öyleyse?

Öyleyse, şimdi yapılması gereken tek iş var: Milyonlarca işçi ve emekçiyi hakim sınıfların her türden baskısına, aşırı sömürüye, ülkenin taşı toprağına dek, ne varsa yağmalamasına ses çıkarmadan boyun eğecek hale getirmek.

Şu anda iktidarda olan ve kendi sınırlarına geldiğini hisseden güçlerin önlerine koydukları son hedef işte budur:

“İkinci Cumhuriyet”e uygun yeni bir ulus yaratmak!

Bu stratejinin arkasında hangi emperyalist güçlerin durduğunu biliyoruz. Bu uzun vadeli hesapları ve taktikleri tasarımlayan Think-Tank’leri, ülkemize taşıyan yabancı danışmanları ve denetmenleri tam isim vererek bilemesek de, uygulayıcılarının kimler, uygulanan yöntemin ne olduğu ve sonuçlarının kimlere yaradığı açık değil mi?

Şimdi birilerinin hayalini kurduğu bu “yeni ulus”un para babaları ülkenin tüm yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yabancı ortaklarıyla birlikte yağmalayıp, kasalarına doldururken, “yeni ulus”un işçileri ve emekçileri -yani on milyonlarca insan ne olacak?

Olacağı şundan ibaret:

İşçiler, çalışarak hayatını kazanmak zorunda olan her türden emekçiler ancak hayatta kalabilecekleri ve işgüçlerini yeniden üretebilecekleri kadar ücretle yetinecekler...
Her an işsiz kalma korkusuyla titreyecekler...

İşsiz olanlar ve sürekli çoğalarak onlara katılan yoksul gençler (taze işgücü), çalışmakta olanların yerine geçmek için daha da az ücrete talip olacak. İşten kovulanların, toplu işten çıkartılanların ya da giderek artan iş kazalarında ölenlerin yerini coşkuyla dolduracaklar...

Aileler, çocuklarını yetiştirme görevini de devletin eline bırakacak, böylece küçücük yaşta hem beyinlerinin yıkanmasına, hem de bedava işçi olarak sömürülmelerine sessiz kalacaklar...

Kadınlar evlere hapsedilip, hem en az üç tane olmak üzere yeni “işçicikler” dünyaya getirerek, hem de hayattakilerin hizmetine koşarak, işgücünün yeniden üretiminde hiçbir hak talep etmeksizin, boğaz tokluğuna çalışacaklar...

Tabii bu arada “yeni ulus”tan olanlar kendilerine benzemeyene karşı kin ve nefret duygularıyla dolacak. Gerekirse şehit olmak için, koşa oynaya emperyalist saldırı savaşlarına katılacak. Canlarını feda etmeyi göze alarak, yurt içindeve dışında “düşman” belletilen başka canlara kıyacaklar...

Ve hiçbiri direniş nedir, grev nedir bilmeyecek! Kimsenin demokratik hak ve özgürlüklerden haberi olmayacak. Kimsecikler “Nasıl oluyor da benim ulusumdan bazıları milyarları sayarken ben ekmek kırıntılarını sayıyorum?” diye sormayı aklından bile geçirmeyecek. Herkes tanrının buyruğuna uyarak, onun kendisine layık gördüğü yaşamı sürdürdüğünü sanacak. Beş vakit namaz kılarak, oruç tutup, zekât vererek, öldükten sonra kendisine söz verilen cennete gitmenin hayaliyle sefalet içinde sürünüp duracak.

İşte İkinci Cumhuriyet’e uygun yeni ulus! Çok özetlenmiş şekliyle, dindar ve kindar ulus!

Tek bir Türk ulusu yaratma çabalarında ağırlıkla kullanılan “Türkiye Türklerindir” tutkalı tutmadı. Şimdi “Türkiye Müslümanlarındır” tutkalını deniyorlar. “İnşallah, maşallah” diyerek, “Bu ülkeyi bölenlerin Allah cezasını versin!” diye laf salatası yaparak, “vizyon”lardan bahsederek, kuran kursları, imam hatip okulları açarak, toplumsal yaşamın tüm alanlarını Sünni İslam’a göre yeniden kurgulayarak yeni bir ulus yaratmak istiyorlar.

Ben böyle bir ulusun ferdi olmayacağım!

Bir kez daha soralım: Bu tutkal tutar mı? Ve kabaca bir bakalım:

Birincisi, bir yanda birileri birkaç yıl içinde hiçten dolar milyarderi olacak (bir milyarda dokuz tane sıfır var), kalın Mercedes’lerde, BMW’lerde gezecek, havuzlu villalarda keyif çatacak, bir düğünde milyonlarca doları etrafa saçacak. Öte yanda, başka birileri ay sonu eline geçen paranın alım gücünün giderek düştüğünü görecek. Özelleştirmelerde, toplu işten çıkartmalarda, işçi rotasyonlarında işsiz kalacak. Yeni yetme emekçi kuşakların geleceği hepten kararacak. Kırsal alanlarda sayısı giderek azalan köylüler yaşam olanaklarını hepten yitirecek. Kısacası milyonlarca insan göz göre hızla yoksullaşacak.

Tamı tamına saatli bir toplumsal bombadır bu! Yeter mi? Yetmez! Yoksulluktan aydınlık doğmaz. Sefalet, yığınları asla kurtuluşa götürmez. Ama hepsi yukarıdakinden ibaret değil ki.

İkincisi, bu ülkede Komünistler var! Sosyalistler, solcular var! Aydınlar, namuslu, yurtsever insanlar var! Dahası, dinsel inançlarının kötüye kullanıldığını, birilerinin çıkarlarına peşkeş çekildiğini fark eden gerçek iman sahibi Müslümanlar da var!

Bir kez daha sorayım: Bu yeni tutkal tutar mı? TUTMAZ!

Tutmaz ama koşulu var: Komünistler birincilere kurtuluşun nerede olduğunu göstermeyi başarabilirse... Dahası, örgütlenmelerini ve harekete geçmelerini sağlayabilirse... O zaman bırakalım bu yalan-demagoji-beyin yıkama yöntemlerine dayalı tutkalın tutmasını, ülkemizde sosyalist devrim bile olur! İşte o zaman...

İşte o zaman yepyeni bir ulus doğmaya başlar. Ezilmeyen, sömürülmeyen, başkasını ezmeyi sömürmeyi aklından bile geçirmeyen, topluca yaratılan değerleri adil bir şekilde bölüşen, özgür düşünceli, eşitlikçi, barışçıl yeni bir ulus!

Ben, işte böyle bir ulusun ferdi olmak isterim. Ya sizler?

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız