İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Bize Apo’nun haklarını versinler yeter

Bize Apo’nun haklarını versinler yeter

10 Mayıs 2012 Perşembe, 09:58

Can Ataklı/VATAN

Silivri’deki kampüs izlenimlerimi yazmaya devam ediyorum. Son görüşmemizi tutuklu tek kadın gazeteci Müyesser Yıldız’la yaptık. Yıldız’ın ayrılırken “Arkadaşlar benden istediğiniz bir şey var mı?” diye soran sesi herhalde kulaklarımdan hiç gitmeyecek. O kadar samimi o kadar sevecendi ki.

Bizi görüşme salonunda karşıladı. Haber vermişler ve salona getirmişler. Bizi görünce çok sevindi, çünkü kimlerin geleceğini o ana kadar bilmiyormuş.

27 kişilik hücrede

Müyesser Yıldız zaten bir damlacıktı, iyice zayıflamış. Ama yine de sağlıklı görünüyordu. “Kimlerle görüştünüz?” diye sordu önce, anlattık, “çok üzülüyorum onların haline, 8 metrekarelik ıslak hücrelerde kalıyorlar, beni 27 kişilik bir koğuşa tek başıma koydular, bu hiç adaletli değil” dedi.

En büyük meşgalesi yazı yazmak. Onun da parmakları nasır tutmuş. Her gün yazıyor, yazıları Facebook sayfasına konuyor. “Buraya girmeme neden olan o virüslü e-postayı atanı bir gün mutlaka bulacağım” diyor. Hâkimleri bilimsel olarak saptanan bu sahtekârlığa rağmen duyarsız olmakla suçluyor.

Savunma yapmıyor

“Benim için 12 Mart milat oldu” diyor Yıldız “Çünkü o gün yine hiçbir soruma cevap verilmedi, tutukluluğumun devamına karar verildi” diye sürdürüyor ve ekliyor “Adaleti yerine getirmeyen bir devletin yargısı karşısında savunma yapmıyorum, yapmak istemiyorum o kadar.”

Avukatı da yok. “Savunma yapmıyorum, avukatları da oyalamak istemiyorum” diyen Yıldız’a buna rağmen bazı gönüllü avukatlar destek veriyormuş. Hiç olmazsa bu sayede dış dünya ile irtibat kurabildiğini ve bu avukatlara şükran borcu olduğunu söylüyor.

Yemek de yemiyor

Yıldız, pasif direnişini cezaevi yemekleri yemeyerek sürdürüyor. “Adil olmayan devletin yemeğinden bana ne” diyor. Önce açlık grevi yapmak istemiş ama duyulmayacağından endişe etmiş. Şimdi sadece kantinden aldığı bisküvi ve yoğurtla besleniyor. “Bu bana yetiyor” dedi.

45 dakika sonra ayrılırken Müyesser Yıldız bütün sevecenliği ile “Benden istediğiniz bir şey var mı?” diye sordu. Hem güldük hem hüzünlendik. “Öyle şaşırmayın” dedi “Sizin dışarıdaki durumunuz daha kötü.” Yıldız sonra “Haydi önce siz çıkın gidin, benim gidişimi görmeyin, ben beklerim” dedi.

74 yaşındaki delikanlı

Hikmet Çiçek’i yıllar önce Ankara’da bir kere görmüştüm. Ergenekon davasının en eski gazeteci tutuklusu. Neredeyse 5 yıldır hapiste. Zaten ömrünün 19 yılını hapiste geçirmiş. 74 yaşına rağmen delikanlı gibi dimdik, mağrur. “Burası esir kampı gibi, hiçbir insani şey yok burada” diyor.

Apo’nun şartları yeter

Hikmet Çiçek’in durumu ilginç. Tutuklu olduğu davanın iddianamesinde yer almıyor. Ama tutuklu olmadığı başka iddianame nedeniyle ağır hapsi isteniyor. Cezaevi şartlarının ağırlığından yakınan Çiçek “Apo’nun hakları bize tanınsa yeter oysa. Ona tanınan haklar çok daha insani” dedi.

Pırıl pırıl bir gazeteci

Önceden tanımadığım Odatv tutuklularından Barış Terkoğlu pırıl pırıl genç, idealist bir gazeteci. Bizi görünce gerçekten çok sevindi. “Mustafa Abi’yi biraz önce geri getirdiler, ben de buraya gelmek için sabırsızlanıyordum” dedi. Terkoğlu bir süredir Mustafa Balbay’la aynı hücreye konmuş.

Burada kalınır mı?

Barış Terkoğlu, Balbay’ın hücresine nakledilince gördüğü manzara karşısında çok şaşırmış. “Bir yıldır burada mı kalıyorsun?” diye hayretle sormuş. Bu duruma çok üzülmüş, eski kaldığı yer daha iyiymiş. Cezaevi yönetimi nedense Balbay’ı iyi yere taşıyacağına Terkoğlu’nu kötü yere taşımış.

Hakları verilmiyor

Barış Terkoğlu da diğer tutuklularla görüşememekten yakınıyor. “Haftada 10 saat birlikte olma hakkımız var. Bu kural hiç uygulanmıyor. Koridorda bile karşılaşmamıza, konuşmamıza izin yok. Ama alıştık, yapacak bir şey yok, adalet bir gün mutlaka yerine gelecektir. Bunları yapanlar utansınlar” dedi.

90 gün ara

Barış Pehlivan saçını sakalını kesmiş, gayet dinç ve güven dolu biçimde salona geldi. Mahkemenin 90 gün sonrasına duruşma koymasına tepkili. “Bir şey bulamayıp süre uzatıyorlar. Kimse çocuklarının utanacağı şeyler yapmamalı. Unutmasınlar. Bu hep böyle gitmez” dedi.

Yeni kitap çalışması

Pehlivan, Barış Terkoğlu ile yeni bir kitap için çalıştıklarını anlattı. Daha önce ‘Sızıntı‘yı yazan ikili ancak duruşmalarda konuşabildikleri kadarıyla kitapları üzerinde çalışabiliyormuş. Pehlivan “Bilgisayar kullanamıyoruz, peki nasıl savunma yapacağız” diye soruyor.

2 milyon sayfa

Ergenekon davasına bağlı tüm davaların birleştirilmesiyle yaklaşık 2 milyon sayfa belge üzerinde çalışmaları gerektiğini söyleyen Pehlivan, “Haftada sadece 2 saat bilgisayar kullanma izni ile hangi belgeye bakacağız, hangisini not alacağız, bunlara karşı ne zaman yazabileceğiz, adaletsizlik bu” diyor.

Zamanınız değerlidir

Turan Özlü’yü beklerken “Hesap ettiğimizden fazla zaman kaybettik” dedim. Ziyaretler konusunda tecrübeli olan Atilla Sertel “Turan Bey fazla kalmaz” dedi. “Neden?” dedim. “Çok çelebi bir adam Turan Bey, gelir biraz konuşur, sonra da (siz gidin) der” dedi. Az sonra Turan Özlü geldi.

Hoş geldiniz çocuklar

Her zamanki güler yüzü ile kollarını açarak hepimizi selamladı. “Hoş geldiniz çocuklar” dedi. Elinde kalın bir dosya vardı. “Şu hale bakın Bize dava açılmasına neden olan bir haber bizden önce bir çok yerde yayınlanmış, hiçbirine laf etmemişler, bizi bundan tutukladılar” dedi.

Tamam artık siz gidin

20 dakika kadar sohbet etmiştik ki, Atilla Sertel’in söylediğini doğrularcasına, “Haydi bakalım siz gidin artık, işiniz gücünüz vardır, ben sizi meşgul etmeyeyim” dedi. Hepimizle kucaklaşıp, infaz memuruyla birlikte kapıya giderken seslendi “Kendinize iyi bakın ha.”

Deniz Yıldırım öfkeli

Aydınlık Gazetesi’nden Deniz Yıldırım da elinde koca bir dosyayla geldi. Turan Özlü’nün kısaca anlattıklarını biraz daha açtı. Başbakan Erdoğan’ın bir ses kaydını yayınlamak suçundan tutuklanmıştı.

Gazetecilik suçlanıyor

Deniz Yıldırım Savcı Cihan Kansız’ın kasıtlı davrandığını söyledi ve ekledi “Başbakan’ın ses kaydının servis edildiğini yazmış iddianamede. Oysa aynı kayıt 6 ay önce başka gazetede yayınlanmıştı. Bizi gazetecilik yapmaktan suçlayamadıkları için terör örgütü gibi göstermeye çalışıyorlar, hepsi bu.”

İddianame suçtur

Deniz Yıldırım belli ki hücresinde deliler gibi çalışıyor. İddianameleri didik didik ediyor; yanlışları, kasıtlı ifadeleri tek tek buluyor. “Savcılık suç işliyor, ama daha da önemlisi bu iddianamenin aslında bizzat kendisi bir suç. Adalet er geç yerini bulacak gerçek ortaya çıkacaktır” diyor.

Ve sonuca gelelim

Üç gündür sizlerle Silivri izlenimlerimi paylaştım. Yargıya elbette saygılıyız, kimse için hukuk karşısında ayrıcalık isteyemeyiz. Ancak suçlu ya da değil durumları henüz bilinmeyin gazetecilerin ve diğer tüm tutukluların insanca yaşama hakkı olduğunu da unutmayalım.

Asgari haklar verilmeli

Tutukluların sıvasız 8 metrelik hücrelerde tutulması, birbirleriyle görüştürülmemeleri, spor yapma hakkının kısıtlanması, hücrelerine bir küçük çiçek bile koyamamaları, hayatları yazı olanlardan internetsiz bilgisayarın bile esirgenmesi insanca ve hakça değil.

Onlar mahkûm değil

Unutulmasın; çeşitli dava dalgaları nedeniyle tutuklananların suçlu olup olmadıkları henüz kesinleşmedi. Kin, nefret ve intikam duygularıyla bu insanlara karşı insanlık dışı davranışlar hepimizin sorunu olmalıdır. Yine unutmayalım ki “hukuk bir gün herkese gerekir” sözü boşuna söylenmemiştir.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız