İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Buyrun size ‘laiklik’ yerine ‘demokrasi’.. Hem de bize özgü tarifiyle!

Buyrun size ‘laiklik’ yerine ‘demokrasi’.. Hem de bize özgü tarifiyle!

09 Mayıs 2012 Çarşamba, 08:53

Ruhat Mengi /VATAN

Böyle yazmıştı bir meslektaşımız Atatürk’ün fikrini beğenmeyip ‘daha iyi sonuç verirdi’ diyerek; “Demokrasi laikliği zaten içeriyor, Atatürk ‘laiklik’ diye tutturacağına sadece ‘demokrasi’ deseydi her şey çok farklı olurdu”.. Bugün gelinen nokta “Laiklik açık seçik anayasada mevcut olmasına, tanımlanmış olmasına rağmen” o arkadaşımızın istediği noktadır, artık laiklik kalkıyor, demokrasi de “çoğunluğu ele geçirenin her istediğini dayatması” tarifine geliyor, buyurun güle güle kullanın.

“Ay sıktı bu laiklik”, Ay Kemalistler laiklik diye tutturuyor” şikayetleriyle kolaylaştırılarak girilen yolda çoktan laikliğe el sallamaya başladık da ancak dikkatli gözler fark ediyor gidişi.. Bu “laiklik” dediğiniz şeyin sadece “türbana devlet alanlarında yasak getirilmesi” demek olmadığını, gerçek demokrasinin uygulandığı ülkelerde laikliğin “her din ve inanca, her dini simge ve ibadete aynı uygulamaları yaptığını ve ‘çoğunluğun aynı dine sahip olduğu’ ülkelerde ‘diğer din ve inanışlarda olan vatandaşlara’ baskıların ortaya çıkmaması için laikliğin çok daha önem kazandığını” anlatmaktan dilimizde tüy bitti.

‘TEK DİN’..

Biz anlattıkça onlar laik-demokratik rejimi “türbanı yasakladılar, nasıl olur da okulda, Meclis’te türban olmazmış, laiklik dindar insanları gözetmiyor” noktasına, hatta laikliği “Müslümanlığa karşı başka bir din ya da dinsizlikmiş gibi gösterme” noktasına indirgediler. Ama işte sonunda bir gün “laikliğin ve demokrasinin evrensel anlamının, tanımının değiştirilemeyeceği, esnetilemeyeceğinin anlaşıldığı noktaya geliniyor (da genellikle vakit çok geç oluyor).

Ahmet Hakan Pazartesi günü “Tek din mi” başlıklı yazısında Başbakan Erdoğan’ın “tek” vurgusu olan sloganı üçten dörde çıkararak “Tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek din” dediğine dikkat çekiyor; “Hepsini anladık da ‘tek din’ nereden çıktı? ‘Tek din’ Müslümanlık ise başka dinlere mensup vatandaşlarımıza ‘sizi dışarıya alalım’ mı denecek? Yine tek din ‘Müslümanlık’ ise kastedilen hangi Müslümanlık? Ve hepsinden önemlisi ‘laiklik ilkesi’ ne olacak” diye soruyordu..

TEK MEZHEP!

Çok haklı ama tekrarlayayım, bu sorular için de çok geç.. Laiklik ilkesinden bu kadar çok rahatsız olunan ülkede o da tek kalemde kaldırılır (ki artık Başbakan’ın sözüyle bellidir, yeni anayasada laiklik de tarihe karışacak), kimse de ses çıkaramaz. Ayrıca buradaki asıl önemli iki soru; “başka dinlere mensup olanların neyle karşılaşacağı” ve “hangi Müslümanlık” sorularıdır.. “Biz herkesin dinine-inancına saygılıyız” dedikten, “Sünni” mezhebinin her isteğini “demokrasi adına” diyerek savunduktan sonra diğer dinler “tek din” söylemiyle nasıl dışlanabilir? Ve eğer “tek din”i açıkça slogan yapacak duruma gelinmişse bunun sonunda Endonezya’daki gibi “tek mezhep” noktasına da gelineceği ve mezhep çekişmelerinin daha doğrusu “Sünni” dışındaki mezheplerden olanları dışlamanın başlayacağı da kesindir.

Bakalım yeni anayasa “laikliği” ne hale sokacak, gerçekten çok kritik bir süreç Türkiye için.. Nasılsa tepkiler ustaca püskürtüldüğüne, niyet ortaya konmuşsa hiçbiri (hatta yüksek mahkeme kararları bile) dinlenmediğine göre şimdiden “alışmaya” başlasak iyi olur. “Demokrasi zaten laikliği içeriyor, vurgulamaya ne gerek var” diyenler laikliğin arkasından bir tas su dökmeyi unutmasınlar ama.. Şimdiye kadar “aman laiklik kuralları ‘çoğunluğu aynı dinden olan ülkelerde’ daha da dikkatle korunmalıdır, oradan buradan esnetilirse ‘tek din’ baskısı gelir dikkat” diyenler bu noktayı anlatıyordu çünkü!


*****


Hakan Şükür bir gerçeği açıklamış!

Sedat Ergin geçen Cuma Hürriyet’te “milletvekillerinin başka gelir getirici işlerde çalışıp çalışmaması” ile ilgili çok güzel bir yazı yazdı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in önerisiyle kurulan ve Meclis’te grubu bulunan 4 partinin milletvekillerinden oluşan komisyonun, çıkarılacak yasanın taslağını hazırlayarak “milletvekilleri için siyasi etik kuralları”nı belirleyeceğini anlatıyor ve “Çiçek’in bu önemli girişimi kamuoyundan kuvvetli bir desteği hak ediyor” diyor.

MİLLETVEKİLLİĞİ MESLEK DEĞİL..

Cemil Çiçek “Her mesleğin ‘nelerin yapılmasının doğru olup olmadığını gösteren kendi etik kuralları’ var. Bu milletvekilliği açısından da geçerli” demiş, çok doğru, çok güzel. Ama.. İki konu var, öncelikle milletvekilliği “her meslek” değil, aslında “bir meslek” de değil, kısa dönemler için yapılan kutsal denecek, en onurlu bir görev.. Koca bir ülkeyi yöneten, 70 milyon insanın bugününe ve geleceğine yön veren, bu şansı elde etmiş insanların “etik” dediğiniz olayı ilk günden ezbere bilmesi, içselleştirmiş olması ve zaten kendiliğinden asla dışına çıkmaması gerekir. Bunu sağlamak için kanuna gerek kalmamalıdır yani..

İkincisi; Türkiye’de “evrensel etik kuralları açıkça belli ve kökleşmiş konularda” bile kural mural dinleyen, hatta TCK’da yer alan ceza kanunlarında “suç” olduğu belli konuları takan mı var ki milletvekilleri yasayla etik öğrenecekler? Burada yapılacak olan; TBMM Başkanlığı’nın Hakan Şükür’e “Bugüne kadar milletvekili seçilenler ‘ikinci kazanç kaynakları olan’ işlerini bıraktılar, bırakmayanlar için de ciddi tartışmalar yaşandı. Yasal olarak engel yok dense bile bu yaptığınız (hele de Meclis Genel Kurullarına mazeret bildirerek katılmayıp aynı gece ekrana çıkmanız) olacak şey değildir. Vazgeçin” uyarısını yapmasıydı. Bundan kaçındılar.

‘BEYEFENDİYE SORULMUŞ’..

Ama kaçınmalarına da hak vermek gerektiğini de kendisine gelen eleştirilere Hakan Şükür’ün verdiği cevap yeterince anlatıyor: Tayyip Erdoğan’dan izin aldığını belirterek “Beyefendiye sorulmuş, gerisi lafıgüzaf” demiş.. Özet; ne etiğe gerek var, ne yasaya.. Bu ülkede “Beyefendi ne derse o olur, nokta” ..

Hepsini alt alta koyunca ne çıkıyor; Cemil Çiçek’in gayretinin bir sonuç vermeyeceği.. Milletin vekili olmuş Hakan Şükür bu lafı ve davranışını kendine yakıştırdıktan sonra ne etiğinden söz ediyorsunuz?


*****


Başkanlık da gelince..

Yeni anayasada “laiklik” ne olacak diyoruz ama “başkanlık sistemi”nin aynı anayasayla getirilecek olması daha az ürkütücü değil.. Medyanın “iktidarların yanlış adımlarını eleştirme, gündeme getirme” görevi yerine iktidarın her yaptığını onaylayıp cansiperane, militanca savunmayı gazetecilik sananlar, iş dünyasında “sadece işlerini pürüzsüz yürütmek ve dokunulmamak” için her gelişmeyi onaylayıp el etek öpenler, gözlerini ülkelerini tüm sorununa kapatarak kafasını kuma gömenler bir de başkanlık sistemi gelirse “gerçekleri” anlayacaklar.

TEK ÖRNEK VE NEDENİ

Dünya ülkelerinde başkanlık (ve yarı başkanlık) sistemi uygulamaları konusunda uzman hukukçuların sık sık tekrarladığı “Dünyada tek başarılı örneği ABD’dir, bunun nedeni ‘tam bağımsız bir yargı’ya sahip olması ve ‘eyalet sistemi’ ile başkan yetkilerinin bölüşülüyor olması’dır, her vali bağımsız bir başkan gibi hareket eder. Türkiye’de ise sonu mutlaka diktatörlüğe gider” uyarılarına rağmen bu da yapılacak. Yapılacağı çoktan belliydi çünkü Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık yetkilerini başkasına vererek “tarafsız” bir göreve, cumhurbaşkanlığı bile olsa çekilmeyeceği, buna bir çözüm bulacağı belliydi.

Yeni anayasada bu nedenle “Türkiye’nin eyaletlere bölünmesi” de getirilebilir ki BDP ile PKK’nın ilk beklentisi budur. Buna da “Haydi hayırlı olsun” deme zamanıdır bence!

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız