İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

\'Yeni Türkiye\' şeyhlere emanet

\'Yeni Türkiye\' şeyhlere emanet

04 Mayıs 2012 Cuma, 09:24

Selcan TAŞÇI/Yeni Çağ

Az sonra okuyacaklarınız herhangi bir tarikatın, cemaatın sohbetlerinden alıntı değil... Kendisini, inançla bağlı olduğu gruba mürit kazandırmaya adayan, bir nevi misyoner faaliyet yürütenlerin “ikna broşürleri, metinleri, kitapçıkları”ndan da değil... Az sonra okuyacaklarınızı Türkiye’de bir gazetenin içinde, ücretsiz olarak dağıtılan dergiden aktarıyorum.
Haşin bakışlı bir zatı muhterem fotoğrafı ile süslü sayfada alt alta konulmuş iki yazıdan ilkinde “İrşâd” ve “mürşid” kavramları üzerine bilgilendirilmiş(!) okur. Parantez içi ünlem koyma ihtiyacı duydum çünkü normalde , “Doğru yolu göstermek” ve “Bir şeyhe bağlı, onun yolunda ilerleyen, tasavvuf yollarını öğrenen kimse” diye “birer cümle” ile tanımı mümkün olan bu kavramlar oralarından buralarından çekiştirilerek neredeyse “mecburi hizmet şartları”na dönüştürülmüş. Yazının referansı kimi surelerden yapılan “cımbızlama”lar olunca, okuyanda “bu sisteme dahil olmazsan cehennemliksin” korkusu yaratan garabet bir metin çıkmış ortaya. Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır dememişler ama, demiş kadar olmuşlar aşağıdaki satırlarla:
“Hakikatte insan şu iki yoldan birinin yolcusudur: Birisi Allah Teala’nın nimet verdiği insanların (Fatiha,7); diğeri, gazaba uğrayıp, dalalete düşenlerin yolu.(Fatiha,7) İlk mürşid Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Kuran’ı Kerim’dir. Hayrı ve şerri yaratan Allah Zülcelal Hazretleri, kulların hayırda olmalarına razı; şerde ve küfürde olmalarına razı değildir. (Zümer,7) Şer kuvvetler olan nefis, şeytan ve dünya vazifesini yaparken, bu tür düşmanlara karşı kullanacağımız silahları, strateji ve taktiği, ilahi iradeye uzanan gönül erlerinden, yani gerçek mürşid-i kamillerden öğrenmeliyiz. Mürşid (şeyh); asaleten ‘İnsan-ı Kamil’ olan Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) vekalet eder. Yaratılışındaki firaset ve sahip olduğu ilmin derecesine göre müridin kalbi ve mizacındaki sertliği, fesadı yavaş yavaş gidermeye çalışır...”
Allah ile aldatma işinin ne derece çığrından çıktığını idrakta zorlanan varsa başa dönüp bir daha okusun.
Bir gazete, bu ülkenin kurucusunun “her şeyi öğrettim ama uşaklığı öğretemedim” dediği bu millete “Tamam Kuran’ı Kerim Müslüman’ın yolunun ne olması gerektiğini anlatıyor ama, senin anlamaya aklın ermez, aklın erse anladığını hayatına uygulamaya iraden yetmez” diyor. “Sen kendi başına bir hiçsin, kendi kendini terbiyeden acizsin, bir şeyhe teslim olmazsan nefsine, şeytana yenilirsin” diye psikolojik operasyon yapıyor. Şeyhlere, şıhlara özendiriyor...
Neden mi?
Çünkü din, vicdan, ruh ve hatta bedenin sömürüsü tam da burada başlıyor. Kişi kendini -baksanıza yazıya- peygambere vekalet ettiğini iddia eden birinin ağzından çıkacak olana adarsa ne döndürebilir ki artık onu o yoldan?
Akıl mı!.. Bilim mi!.. Kanun mu!.. Ve hatta din mi!.. Belli ki din adına, dini kullanarak, dinin üzerinde yeni bir otorite inşa etmenin hazırlığında birileri, zemin hazırlanıyor.

***

Gelelim ikinci yazıya. Tam teslim olmamız gereken “Mürşid-i kâmil”in özellikleri sıralanmış burada da...
Maddelerden bir tanesi çok dikkat çekici. Deniyor ki;
“ Ziyaretine gelen herkes, büyük-küçük, genç-ihtiyar, hatta devlet reisi bile olsa elini öpmeye mecbur ve hayır duasını niyaz ile mesrur olurlar. (Miftahül Kulüb s.8-47)”
Dikkat edin “Hatta devlet reisi bile olsan mecbursun elini öpeceksin” ...
Artık bağlı bulunduğun şeyhin huyuna, suyuna, itikatına göre elle de kalmaz eteği de girer işin içine belki...
Sakalında keramet varsa; devlet reisi bile olsan ona yüz süreceksin...
Şifadır; güç, kuvvet, ilham verir, devlet reisi bile olsan müridi olduğun şeyhin itikadına göre belki ayağını yıkadığı suyu içeceksin...
Sonra da gelip başında olduğun ülkede “ileri demokrasi”yi ihdas edeceksin, “tam teslim” halinle özgürlükçü olacaksın, kendin “biat halindeyken” milleti egemen kılacaksın!
Devlet reisinin dahi müridi olduğu şeyhin sözünün üstüne söz söyleyemediği bir düzende nizam ne ile sağlanacak peki; hangi hukukla?
Fermana mı tabii olacak “bağımsız yargı”nın verdiği hükmün uygulanıp uyulanamayacağı!
Sizden önce ben kınayayım kendimi... Hepimizin yerine düşünecek, hepimizin yerine en doğru kararı verecek, bizi düşünmek, ortaya irade koymak gibi zahmetli, külfetli, yerine göre bedeli ağır tehlikeli işlere bulaştırmayacak böyle yüce gönüllüleri bulmuşuz, bir de nankörlük ediyoruz değil mi!
Kaçırırız tabii saadet asrının biletini!

***

İsteyen şeyhe teslim eder iradesini, isteyen şıha beni hiç ilgilendirmez ama, bir gazetenin böyle pervasız bir toplum mühendisliğine girişmesi, ileride hepimizi yakından ilgilendirecek bir zihniyet karşı-devriminin habercisi...






--------------------------------------------------------------------------------




Meçhul “soytarı”
Mümtaz’er Türköne Zaman’da “Türkiye’nin elitleri değişiyor. Elbette sanat anlayışı da değişecek. (...) Eski elitlere hizmet ederek icra-i sanat eyleyen sanatçılar kusura bakmasın. Artık toplumda bir karşılıkları kalmadı... Aristokratlar tarih sahnesinden çekilirken yanlarında kendilerini eğlendiren sanatçılarını da götürürler.” yazınca Ertuğrul Özkök şöyle karşılık verdi dünkü Hürriyet’ten:
“Eski devlet için kurşun atmak şerefliydi; şimdi yeni devlet var, onun için kurşun atmak da hem kutsal bir vazifedir hem de farzdır.
Atışa devam...
Ha, bu arada “sanatçının” yeni sıfatı da tenzili rütbe ile “aristokrasinin eğlendiricisi” haline indirilmiş, ne fark eder.
“Soytarısı” demediğine dua edin.
Helal olsun sana mümtaz arkadaş.
Memleketi mermi manyağı yaptın...
Şerefli avcı, şimdi aristokrasi ve soytarı avında.
Bu defa, aristokrat ve soytarı kellesi getirene ödül de var.
Eski Türkiye’den, 3 aristokrat soytarı kellesi getirene, yeni Türkiye’den muhafazakâr bir sanat eseri bedava...”
Velakin erken sevinmiş Özkök...
Çünkü “dua edin demedi” dediği “soytarı” dün Türköne’nin yazı başlığıydı:
Kralın soytarıları!
Tiyatrocuları “soytarı” yaptın anladık da “öldü” dediğin “kral” kim onu da açık açık yazasaydın ya, “yaşasın yeni kral” diye neredeyse havada çift takla, ters/düz parende, üç burgu, beş salto attığın yazıda!
Ha bir de ortala zekamla şunu tam idrak edemedim; şu satırları nasıl bir mekanda yazdın acaba:
“Gücünü, şöhretini ve geçimini iktidarın dizi dibinde icra ettiği sanatından elde edenlere Kralın soytarıları diyoruz.
Saray ahalisi işsiz-güçsüzdür. Can sıkıntısı içinde bunalıp dururlar. Onları eğlendirmek ve can sıkıntısından kurtarmak mühim bir iştir. Soytarılar bazen bir espri makinası, bazen de bir feylesoftur. Hiç küçümsenemezler. Duruma bakar, nabza göre şerbet verir. Sanatını icra eder. Bir sanat dalı olarak bu mesleğin ayırt edici vasfı, iktidar sahiplerini eğlendirmek, mutlu etmektir.”
Gözünle görmüş gibi, bu kadar net tarif edebildiğine göre bir hayli ayna olmalı
etrafta!..




--------------------------------------------------------------------------------




Darısı sizin başınıza
Nazlı Ilıcak, “Darbelerin yargılandığı bir dönemden geçerken, herkesin özeleştiri yapması gerekmiyor mu?” diye sorup, “sol” cenahta bunu yaptığını iddia ettiği Halil Berktay, Hasan Cemal ve Murat Belge’ye takdirlerini göndermiş.
Mesela Berktay’ın Taraf’taki “ilk kurşunu Maocular attı” yazısını okurken “İşte” demiş hanımefendi; “Gerçeği telâffuz etmeye cesaret eden ve maziyle yüzleşen bir solcu”.
Artık sosyalist olmayan Belge, artık devrimci olmayan Cemal yahut artık Aydınlıkçı olmayan Berktay için bunları söylemek neden “kahramanlık” olsun ki! Şimdi dahil olmadıkları bir grubu, bir fikri yaftalamak kolay... Bu “itirafları” o kimlikleri taşırken yapabilselerdi, işte o zaman “cesaret” ten bahsedilebilirdi...
Hem madem bu denli kutsuyorsunuz “maziyle yüzleşme”yi; siz neden yazmıyorsunuz kendinizi. Belki biz de sizi alkışlarız, başarabilirseniz geçmişinizle yüzleşmeyi...

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız