SARAYI YAPTIK DA ADALETİ UNUTMUŞUZ

19 Mart 2012 Pazartesi, 07:43

Mehmet Tezkan /Milliyet

Milliyet Çağlayan’a taşındı.. Adalet Sarayı ’nın tam karşısına..
Her gün o yazıyı görüyorum..
Büyük puntolarla yazmışlar..
Avrupa’nın En Büyük Adalet Sarayı..
Binayı gördünüz mü bilmem.. Görkemli.. Saray dedikleri kadar var..
Demek ki bu işi biliyoruz..
Saray yapabiliyoruz..
Saray yapmasını iyi bildiğimizden olsa gerek,‘adalet’ e çok sayıda yapmışız..
‘Adalet’ çok önem verdiğimiz için.. ‘Adalet ’i, ‘adil’ olmayı her şeyin üzerinde tuttuğumuz için ‘adalet’ e öyle bir saray yapmışız ki..
Gören vay be diyor..
Avrupa’da eşi benzeri yok!..
* * *
Saray güzel olmasına güzel de, Avrupa birincisi de adalet kısmı nasıl?
‘Adalet’ de Avrupa birincisi mi?
Evet..
Ama tersten!.
AİHM açıkladı; sondan birinciyiz..
* * *
Özeti şu..
Bina kısmında on üzerinden on aldık.. Bütün Avrupa’yı solladık...
Adalet kısmında sınıfta çaktık.. Bütün Avrupa bizi solladı..
2 bin 404 mahkumiyetle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni en çok ihlal eden ülkeyiz..
Bekleyen, henüz karara bağlanmayan dosya sayısı 15 bin 940..
* * *
En fazla sabıkamız nereden mi?
Adil yargılama hakkını ihlalden..
Bunun anlamı şu.
Adalet Sarayı yapmasını beceriyoruz ama adil yargılamayı beceremiyoruz..
* * *
Derim ki; o yazıyı kaldıralım, binayla övünmeyi bırakalım..
Binaların içine adaleti de koyabildiğimiz zaman.. Avrupa sonunculuğundan ön sıralara doğru tırmanmaya başladığımız zaman..
O yazıyı yeniden asarız..
Adalet Sarayı deriz..
Çünkü; AİHM verilerine göre şimdilik sadece sarayımız var..


Gaz bombası atmayı çok seviyoruz

Şu gerçek, bu memleketi idare edenler, ‘toplantı, gösteri, yürüyüş özgürlüğünden’ hoşlanmıyor..
Bir hak olarak görmüyor..Bu konuda da Avrupa şampiyonuyuz..
Sondan tabii..
O hakkı ihlal ettiğimiz için 53 kere mahkum olmuşuz.. Polonya bir defa, Fransa iki defa Romanya üç defa, Yunanistan beş defa..
Biz 53 defa..
Rusya bile on defa!
* * *
Dün yaşananları gördünüz.. Devlet, ‘Nevruz’ un bekçisi midir?
İlla ayın 21 de mi kutlanması gerekir..
Ayet mi var!
Bir grup 21 Mart hafta içine geliyor diye pazar günü kutlamak istemiş.. Hem de Kazlıçeşme’de..
Dikkat!.. O devasa alanda..
Ne trafiği keserler, ne pazar gezmesine çıkanları rahatsız ederler..
Bırakın..
Valilik ‘yok’ dedi.. Nevruz 21’inde kutlanırmış!..
Ne bir gün önce ne bir gün sonra..
Yine gaz bombaları, tazyikli sular falan..
Çirkin oldu..
Şimdi ne olacak?
Çarşamba günü resmi izinli gösteride bu kez dün yaşananlar protesto edilecek..
Ortalık yine gerildikçe gerilecek..


Öğrencisini koruyan rektörden, tehdit eden rektöre..

Eskiden öğrencisini polise vermeyen, koruyan kollayan.. Üniversitenin bahçesine polis sokmayan rektörler vardı..
Onlar gitti, yerlerine öğrencilerini polis vermekle tehdit eden rektörler geldi..
Eskiden yürüyüş yapan protesto hakkının kullanan polisten kaçar okuluna sığınırdı..
Rektörün kanatlarına girerdi..
Şimdiki rektörler ‘yürürseniz gününüzü gösteririm’ diye bildiri asıyor..
* * *
İşin ilginci, protesto ettikleri de konuda doğrudan kendilerini ilgilendiriyor..
Memleket meselesi değil, kendi meseleleri..
Rektör 10 lira karşılığı akıllı kart vermek istiyormuş.. Kart hem kimlik yerine geçecekmiş hem turnikeden geçişi sağlayacakmış hem de yemekhanede para yerine kullanılacakmış..
Yemekhanede nakit para geçmeyecekmiş..
Öğrenciler de buna karşı çıkmış; ‘müşteri değil öğrenciyiz’ diye slogan atmışlar..
* * *
Ne var bunda..
Kart uygulaması çok iyi olabilir bilmiyorum.. O ayrı.. Ama birilerinin de karşı çıkma hakkı yok mu?
Üniversite orası..
* * *
Bir şey daha var.. Şu da çok ayıp..
Rektör; ‘yasa dışı örgüt üyelerinin gösteri düzenleyeceği bilgisi aldık ’ diyerek öğrencileri korkutmaya çalışmış..
Yani.. Rektörün verdiği kartı protesto ettin mi, yasa dışı örgüt üyesi olabilirsin..
Oldun mu başına gelebilecekleri tahmin et..
Hele rektör kafayı takarsa.. Eğitim hayatını bitirir..
Maalesef üniversitelerimizin hali budur..