İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

YAZAR YAZI

Sivas konusunda kendimi nasıl eğittim

Sivas konusunda kendimi nasıl eğittim

16 Mart 2012 Cuma, 10:00

Ahmet HAKAN /Hürriyet

- Ben de bir zamanlar “Sivas katliamı” demez, “Sivas olayları” derdim.

- Ben de bir zamanlar Sivas konusu açılınca derhal Başbağlar’ı devreye sokardım.

- Ben de bir zamanlar Aziz Nesin’in “Şeytan Ayetleri” kitabını yayınlamaya kalkışmasını “ağır tahrik” olarak yorumlardım.

- Ben de bir zamanlar “Ama otel içinde kurşunla öldürenler varmış” efsanesine bel bağlardım.

- Ben de bir zamanlar Sivas’tan söz ederken “tahrik, provokasyon, kışkırtma” gibi sözcükleri ardı ardına sıralardım.

Neden böyle yapardım?

Çünkü o zamanlar benim için önemli olan içinde bulunduğum mahallenin temize çıkması idi.

Mahalleyi temize çıkarırken vicdanımı kirlettiğimin farkına bile varamazdım.

Derken bir gün...

Bir şey oldu, tuhaf bir şey.

Kendimi o otelde can verenlerden birinin yakınının yerine koydum.

Kendime sordum:

“Bu olay senin yakınlarından birinin başına gelseydi ne yapardın? Yine böyle mazeretler üretir miydin?”

Yine kendime sordum:

“Bırak yakınlarından birinin başına gelmesini... Senin mahallenin sakinlerinin başına böyle bir olay gelseydi yine böyle kayıtsız, yine böyle vicdansız, yine böyle acımasız, yine böyle vurdumduymaz olur muydun?”

Düşündüm bir an...

Sonunda kendime şunu söyledim: “Eğer bu olay senin yakınlarının ya da senin mahallenin başına gelseydi, Sivas’ta yakınlarını kaybedenlerin gösterdikleri
tepkiden çok daha şiddetli bir tepki gösterirdin.”

Yüreğimin ışıması işte bu aşamadan sonra devreye girdi.

* * *

Bu aşamadan sonra bir daha asla...

- “Sivas olayları” demedim, “Sivas katliamı” dedim.

- Başbağlar’ı devreye sokmadım.

- Tahrikten falan söz etmedim.

- Şehir efsanelerine yüz vermedim.

- Acıyı yüreğimin derinliklerinde hissettim.

- “Yak ulan yak” diyen anlayışla arama kalın bir duvar ördüm.

- Sivas Katliamı’nı temel meselelerimden biri olarak gördüm.

* * *

Bu deneyimden çıkan sonuç şudur: Sivas konusunda yüreklerin ışıması için...

Ne mahalle değiştirmeye, ne ideolojik tutum değiştirmeye gerek var.

Çok basit bir empati temrini bile, insani bir tavır sergilemek için yetip de artar.

Ahmet Şık sert konuşmuş

BAZILARI diyor ki:
“Ahmet Şık çok sert konuştu. Keşke böyle konuşmasaydı. Biraz alttan alsaydı. Yakışmadı. Olmadı.”
Ben de diyorum ki:
Ahmet Şık’ın sert konuşmasında şaşacak bir şey yok.
Eğer bir insan hem kendisine komplo kurulduğuna yürekten inanır, hem de yumuşak konuşursa asıl buna şaşılır.
Ne yani?
375 gün yok yere hapiste yatırıldığını düşünen bir adam, hapisten çıktığı gün kendisini hapse atanlara teşekkür mü edecek? Çiçek mi atacak?
Bir komploya kurban gittiğini düşünen biri, kendisine komplo kurduklarını düşündüğü kişiler için “Allah razı olsun muhteremlerden” mi diyecek?

Kalanlar için

AHMET ile Nedim çıktılar.
Çıktıkları gün de açıklama yaptılar.
“Aklımız içeride kalanlarda” dediler.
“Biz salıverildiysek diğerleri neden salıverilmedi?” diye sordular.
Haklılar...
Eğer Ahmet ile Nedim için “suçun vasfının değişme ihtimali” belirmişse, diğerleri için de bu ihtimalin belirmesi gerekmez mi?
Eğer Ahmet ve Nedim için bir komplo söz konusu ise, diğerleri için de bir komplo söz konusu olamaz mı?
- Mesela Ahmet Şık’ın hapisten çıktığı gün “kendisinden hiç hazzetmiyorum ama neden içeride” diye sorduğu Yalçın Küçük...
- Mesela aynı dava kapsamında tutuklu olan Soner Yalçın ve arkadaşları...
- Mesela “İddianameye göre İklim Ayfer Kaleli’nin işlediği öne sürülen suçlar ve onun için talep edilen ceza benden fazla. O tutuksuz, ben tutukluyum. Neden? Bir yıldır bu sorunun cevabını arıyorum” diyen Müyesser Yıldız.
- Mesela Kürt sorununda işler kızıştığında ilk içeri atılan isim olan Ragıp Zarakolu...
- Mesela KCK adlı örgüte üye olmak suçlamasıyla tutuklanan Büşra Ersanlı...

* * *

Ahmet ile Nedim’in tahliye edilmesi, içeride kalanların unutulmalarına değil, daha fazla hatırlanmalarına yol açmalı.
Ancak o zaman Ahmet ile Nedim’in tahliyesi gerçekten önemli bir işlev görmüş olur.

Gecikmiş Baykal izlenimleri

İKİ yıl aradan sonra Tarafsız Bölge için geçen hafta buluştuk Baykal’la...
Yazacaktım, bir türlü sıra gelmedi. Kısmet bugüneymiş.

* * *

- En merak ettiğim konu şuydu: “Acaba ‘Kemal Kılıçdaroğlu gitsin, yerine ben geçeyim’ diye bir derdi var mı?”. Espri yaptım, sorular sordum, sağdan daldım, soldan yokladım... Kararım şu: Kaderine razı olmuş durumda.
- Aşırı gerçekçi buldum kendisini. Mesela partinin kendisine ancak enkaz haline gelmesi durumunda teslim edilebileceğini düşünüyor. Bunu kendisi söylemedi ama benim edindiğim izlenim bu...
- “Enkaz haline gelmiş bir partiyi teslim alsam ne olur, almasam ne olur” havasında... Bu da doygunluğuna işaret ediyor.
- Olaylara dışarıdan bakmak yaramış kendisine: Âkil adam olmuş. Kısmen rahatlamış da... Eskisi gibi kasmıyor.
- Hizip çalışması içinde falan değil. Ankara’da büro açmak, kendisine yakın duran isimlerden bir ekip oluşturmak, halkayı genişletmek amaçlı sosyalleşme işlerine girişmek gibi hevesleri yok.
- Kemal Kılıçdaroğlu’na da, muhaliflere de koşulsuz destek vermiyor. Taraf olmak istemiyor. Daha doğrusu iki grup arasında “barıştırıcı / kaynaştırıcı” bir rol oynamak istiyor.
- Dizlerindeki bir sorun nedeniyle uzun sabah yürüyüşlerine ara vermek zorunda kalmış ama buna rağmen formunu koruyor.
- Eve kapanmış durumda... Vaktinin büyük kısmını evinde geçiriyormuş. Gündüzleri kitap, gazete okuyor, akşamları ise televizyon seyrediyor. Favori dizisi “Yalan Dünya”.

Sevdiğim hekimlerin dokuz temel özelliği

BİR: Önce iyi haberi, sonra kötü haberi verirler.

İKİ: Karşısındaki kim olursa olsun “siz” diye hitap ederler.

ÜÇ: Soğukkanlılık ile şefkat arasında bir yerde dururlar.

DÖRT: Olur olmaz her yerde “maaşım az” diye yakınmazlar.

BEŞ: Konuşurken gözünün içine bakarlar.

ALTI: Telaşlandırmazlar, rahatlık verirler.

YEDİ: Teşhis koyamadıkları durumlar için “strestendir” demezler.

SEKİZ: Meslektaş dedikodularına asla yüz vermezler.

DOKUZ: Dinlemeyi bilirler.

Erbakancılara açık çağrı

SEVGİLİ Erbakancılar!
Erbakan Hoca’nın efsanevi bir kişiliği vardı.
Bu nedenle “Erbakan ve para” ilişkisi sorgulanmaz, söylentilere aldırış edilmezdi.
Ancak Hoca hakkın rahmetine kavuşunca işin rengi değişti.
Hareketin en önemli ismi Oğuzhan Asiltürk, çıkıp dedi ki:
“Erbakan Hoca, davaya ait bütün taşınmazları oğlunun ve damadının üzerine kaydetti. Onlar da paraları iç ettiler.”
Ortalık karıştı tabii...
Sizler bu olayı örtmeye çalıştınız, tarafları yatıştırmaya çalıştınız.
Fakat tam ortalık yatıştı denilirken bu sefer de Erbakan’ın kızı Zeynep Erbakan’ın kardeşleri hakkında suç duyurusu yaptığı ortaya çıktı.
Diyor ki Zeynep Erbakan:
“Kardeşlerim babamdan kalan malları kaçırdılar.”
Yani?
Siz olayın üstünü örtmeye çalışırken Erbakan’ın çocukları açmaya çalışıyorlar.

* * *

Sevgili Erbakancılar!
Madem siz örtmeye çalıştıkça onlar açıyor, o halde bu kepazeliğe bir son vermek için yapacak tek şey var:
Oğul Fatih ile damat Mehmet Altınöz’ün cihat paralarının üstüne konduklarına dair iddiayla hesaplaşmak ve Zeynep Erbakan’ın suç duyurusunda altını çizdiği iddiaların üstüne gitmek.
Bunu ancak siz yapabilirsiniz.
Hem inandığınız davanın itibarı için, hem de Hoca’nın ruhunun daha fazla muazzep olmaması için...

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız