İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

YAZAR YAZI

Bu işadamlarını acaba kim koruyor?

Bu işadamlarını acaba kim koruyor?

05 Mart 2012 Pazartesi, 07:44

Mehmet Y. YILMAZ /Hürriyet

KAMU İhale Kurumu’ndaki (KİK) yolsuzluklar ile ilgili haberlerin nasıl olup da basına sızdığı ile ilgili olarak Ankara Emniyet Müdürlüğü bir inceleme yapıyor. Geçen hafta bundan söz etmiştim, belki hatırlarsınız.


Hazırlık soruşturmasının gizliliği temel bir kuraldır. Bu kuralın varlık nedeni de masum insanların teşhir edilmelerini önlemek, kamuoyunda peşinen mahkûm edilmemelerini sağlamak, yargılamayı yapacak olan mahkemelerin peşin fikirle doldurulmuş kamuoyunun etkisinde kalmamasını sağlamaktır.
Bu genel kurala uymak soruşturulan suç ne olursa olsun adil yargılanma hakkını korumak için gereklidir.
Ama hepimiz biliyoruz ki bu kurala bazı davalarda hiç uyulmadı. Ergenekon davalarında, askerler ile ilgili değişik davalarda polis ve savcılar ellerine geçen her şeyi medyaya sızdırdılar ve kamuoyunda bu davalar ile ilgili bir önyargı yaratmayı da başardılar. Hatta bazı davaların iddianameleri daha açıklanmadan, iddianamelerden pasajlar bile gazetelerde yayımlandı.
Bazı gazeteciler hazırlık soruşturmasında gizli kalması gereken bilgileri yayımladıkları için mahkûm da oldular.
Ama onlara bu haberleri sızdıran savcılar ve polisler için ne bir soruşturma açıldı, ne de bir ceza verildi.
Oysa hükümeti kızdıracak soruşturmalarda benzeri sızdırmalarda polislerin başka görevlere atandıklarını, savcıların dosyadan alındıklarını da biliyoruz.
Son örneğini KCK soruşturması kapsamında, soruşturmayı MİT’e doğru derinleştiren savcı ve polislerin grevden alınmalarıyla yaşadık.
KİK soruşturmasında da böyle oldu. Bugün yarın Ankara’daki bazı polislerin bu nedenle görevlerinden alındıklarını okuruz gazetelerde.
Yeri gelmişken bir konuyu daha hatırlatayım: KİK yolsuzluğunda 4 iş adamı da suçlanıyor. Suçlama bazı kamu ihalelerini “adrese teslim ihale” haline getirmeleri için kamu görevlilerine rüşvet vermeleri ile ilgili.
Bu dört iş adamının adını bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki o da bu iş adamlarının son dönemlerin zenginleri oldukları ve iktidar partisine yakınlıkları.
Savcılığın bu iş adamlarına ifade vermeleri için çağrı yaptığı da gazetelere yansıdı ama üç haftadır dört iş adamının ifade vermeye gitmediklerini de biliyoruz. Haklarında yakalama kararı çıkartıldığını da duymadık.
Bu dört iş adamının bir koruma şemsiyesi altında olduğu çok açık.
Savcılıkların, kamuoyunu yakından ilgilendiren bu tür soruşturmalar ile ilgili bilgi verme gibi bir alışkanlıkları yok. Oysa hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal etmeyecek şekilde açıklamalar yapılmış olsa fısıltı gazetesinin yalan yanlış haberler yaymasına da engel olunurdu.

Çağımızın ruhu ‘ölüme hazır olmak’ değil

DİYARBAKIR’da düzenlenen Kürt Dil Konferansı “Ey Raqip” (Hey Düşman) isimli Kürt marşının okunmasıyla başlamış.
Haber bazı gazetelerde “İstiklâl Marşı yerine Kürt Milli Marşı okundu” şeklinde yer aldı. Yadırganacak bir durum göremiyorum. Bir kere her toplantının İstiklâl Marşı okunarak açılmasını garip bulurum ama belli ki Kürt kardeşlerimiz de bizimkine benzer bir “milliyetçilik” sorunu yaşıyorlar.
Öte yandan Kürtçe için bir konferans düzenlenirken toplantının “Türk İstiklal Marşı” ile açılmasını beklemek de tuhaf olurdu.
Bu yazıyı yazmamın nedeni de zaten “neden törende İstiklâl Marşı okunmadı” ya da “neden tören Irak Kürdistan Özerk Bölgesi’nin milli marşı ile açıldı” sorularını sormak değil.
Ben Mahabad Kürt Cumhuriyeti döneminde Kürtlerin ulusal marşı olan şiirin sözlerine dikkat çekmek istiyorum.
“Ey düşman, dinle düşman, Kürt halkı hâlâ yaşıyor. / Top ateşinden ve felaketlerden hiç yılmayacak. / Kürt gençliği aslan gibi şahlanıyor. / Sarsılmaz cesaretiyle, hayat tacını kanıyla kazanıyor. / Kim söyleyebilir Kürt’ün yok olduğunu! / Kürt yaşıyor, bayrağı yeniden dalgalanacak. / Biz ki Medlerin ve Key Hüsrev’in çocuklarıyız. / Kürdistan’dır daima inancımız ve yaşamımız. / Devrim çocuklarıyız kızıl renkle kutsandık. / Korkmuyor musun ey düşman, kanlı geçmişimizden! / Kürt gençliği daima kurban vermeye hazır. / Ölüme hazır, ölüme hazır, ölüme hazır.”
Ulusal marşların genellikle şoven kahramanlık, ölüm, öldürme temaları üzerine yazılmış sözlerden oluştuğunu biliyoruz. Dünyada birçok örneği var bunun. Yazıldıkları dönemin ruhuna uygun ırkçı temalar içeriyorlar.
Irak’taki özerk Kürt yönetiminin bir yarı devlete dönüşmesi ise çok yakın bir tarih. Keşke kendilerine bir milli marş seçmeye karar verdiklerinde bu çağın değerlerini yücelten sözler bulabilmiş olsalardı.
Ölmekten, öldürmekten söz etmek, 21. yüzyılda tuhaf kaçıyor.

Yine aynı sorular

BU haftaya da “bazılarının” canını sıkarak başlayacağız.
Sorular eski ama hâlâ yanıtlarını alabilmiş değiliz. Ben kısaca tekrar hatırlatayım:
KPSS sorularını çalıp dağıtan çete hâlâ yakalanamadı. Başbakan’ın bu iş için görevlendirdiği MİT Müsteşarı ve Emniyet Genel Müdürü işlerini yapmadılar. Savcılar acaba bu görevin neden ihmal edildiğini merak etmiyorlar mı?
Bülent Arınç’a suikast davasında üçüncü yıla girdik, hâlâ ortada bir iddianame ya da takipsizlik kararı yok. Bu ciddi iddia ile ilgili olarak “Kozmik Oda” bile arandı ama savcılar iki yılda bir dosyayı tamamlayamadılar. Acaba Ankara’daki savcıların iş yükü gereğinden fazla mı ağır?
Suudi Arabistan Kralı, ziyaret ettiği ülkelerin hepsinde liderlerin eşlerine pahalı mücevherler armağan etti. Türkiye’ye geldiğinde de böyle bir armağan verdi mi, verdiyse bunlar bugüne kadar neden beyan edilip Hazine’ye devredilmedi? Yanıtsız kalacağını biliyorum ama yine de soruyorum.
Deniz Feneri soruşturmasının savcıları, tam iddianame yazılması aşamasına gelinmişken görevden alındılar. Bu soruşturmaya yeni atanan savcılar “dosyaya hâkim olmak için” acaba daha ne kadar zamana ihtiyaç duyuyorlar? Yine bir “zaman aşırma” durumu olacak diye endişeleniyorum.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız