İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

YAZAR YAZI

Savaşta ne yaptın baba?

Savaşta ne yaptın baba?

02 Mart 2012 Cuma, 08:44

Okay Gönensin / VATAN

On beş yıl sonra 28 Şubat 1997 darbesini-müdahalesini-operasyonunu heyecanla ele almamız çok yerindedir, hatta geç kalmış bir hesaplaşmadır. Böyle bir hesaplaşmayı gereğince yapabilmek için de önce “28 Şubat süreci” de denilen olaylar zincirinde neler olduğunu bilmek gerekiyor.

1995 seçiminin ardından kamuoyunun oldukça geniş bir kesiminin beklediği ve istediği Tansu Çiller - Mesut Yılmaz koalisyonu yürümedi. Bu iki siyasinin egoları, siyasetin ve ülke koşullarının üzerine çıktı. Arkasından Necmettin Erbakan ile Tansu Çiller koalisyon hükümeti kurdular.

Refahyol adı verilen bu hükümetin kurulmasıyla birlikte, siyasi İslam’ın lideri başbakan olunca toplumdaki klasik korkular tırmandı. Asker harekete geçtiğinde zaten hazır bir kamuoyu vardı. 28 Şubat operasyonuya, ülkede “irticai” faaliyetlerin çok tehlikeli bir aşamaya geldiği, ülkenin her an irticanın eline geçeceği, Humeyni İran’ı olacağı duygu ve korkusunun yayılması için psikolojik savaş başlatıldı. Psikolojik savaşın bir unsuru da “asker her an darbe yapabilir ve bu darbe 12 Eylül’den de beter olabilir” korkusunun yayılmasıydı. Bunun yanı sıra, Susurluk olayıyla birlikte bir süre önce herkesin öğrenmiş olduğu devlet içindeki çeteler dolayısıyla özellikle “seçkinler” arasında ve medyada “can korkusu”nun da ince ince yerleştirilmesiyle “korku düzeni” tamamlanmış oldu.

Bir yanda “irticanın elindeki bir Türkiye’de başına ne gelir“ korkusu, diğer yanda “demokrasi falan diye irticacıları korumaya kalkarsan başına ne gelir” korkusu iyice yan yana yerleştirildi. Korkuları pekiştirecek alt operasyonlar da başarıyla uygulandı.

Sonuç: Siyasi iktidarın büyük ortağı Refah Partisi “pıstı”, küçük ortağı Doğruyol Partisi dağıldı. Bu ortamda demokrasiyi ve çağdaş değerleri ortaya koymak, en zayıf demokrasinin her türlü otoriter rejimden daha iyi olduğunu söylemek cesaret işi oldu.


***


Operasyonun ikinci boyutu da Kürt meselesi ve terör tartışmasının başlamasını, “siyasi çözüm”, “barışçı çözüm”, “diyalog” gibi kelimelerin dahi kullanılmasını önlemekti.

Bu operasyonun başarılı olabilmesi için “medya” ayağı şarttı. Bunun için de askerler bütün yöntemleri kullandı ve “tam saha pres” yaptı.

Bugün, o dönemi bilmeyen, o günün koşullarını bilmeyen kimi genç yazarlar, operasyonu yapanların, operasyona boyun eğen siyasilerin, operasyona ortak olan siyasilerin de önüne medyayı koyarak “savaşta ne yaptın baba” üslubuyla olayın kendisini sulandırıyorlar.

O günün medyası elbette tartışılmalıdır. Operasyona gönüllü destek veren, hatta operasyonun parçası gibi hareket eden gazeteciler olmuştur. Bunun için de dedikodular üzerinden hareket etmeye de gerek yoktur.

On beş yıl geriye baktığımızda, bu ağır dönemi “mümkün olan en az zayiatla atlatmak” çabasının da görülmesi, o günün koşulları içinde değerlendirilmesi gerekir. Kuşkusuz darbenin yanında olmamalarına rağmen “en az zayiat” için uğraşanların da yanlışları olmuştur.

Ancak konu medya olunca, ülkenin başbakanı “kanlı mı kansız mı” diyorsa, genelkurmay başkanı “Humeyni rejimi geliyor” diyorsa, her ikisinin de manşet olmasının doğal olduğunu, gazetecinin bu durumda başka bir şey yapamayacağını da bilmek gerekiyor.


***


Bütün bunları, Yeni Yüzyıl Gazetesi’nin yayın yönetmeni olarak Sabah grubu içinde yaşarken, günü gününe izledik. O dönemde Yeni Yüzyıl Gazetesi, demokrasinin her durumda savunulabileceğinin bir örneği olmuştur. O çizgiyi izlerken de Sabah grubunun yönetimiyle bir sorunu olmamıştır.

Bunları yazmamızın nedeni, o günlerin değerlendirmesini dedikodular üzerinden yapmanın, 28 Şubat sürecini farklı hesaplaşma duyguları için fırsat olarak kullanmanın asıl 28 Şubat olayının “sulandırılması”na hizmet edeceğine dikkati çekmek.

Dedikodular üzerinden cadı kazanı ortamı yaratmak yerine yapılacak çok açık bir iş var: Gazetelerin arşivleri ortadadır, kim hangi haberi yazmış, kim ne yorum yapmış, hangi gazete hangi olayı nasıl değerlendirmiş, hepsi ortadadır.

28 Şubat sürecindeki medyayı ele almak doğrudur. Ve 12 Mart medyasını, 12 Eylül medyasını da değerlendirmek gerektiği kadar doğrudur. Değerlendirme alanı da ortadaki gazetelerdir, televizyonlarda titreyen seslerdir.

Bir söz var: “Doktorlar yanlışlarını toprağın altına, avukatlar yanlışlarını demir parmaklık arkasına gizler, gazeteciler ise milyonlarca basıp herkesin gözüne sokar.”

28 Şubat’ın gazeteleri de işte orada, arşivlerde; bütün yanlışlarıyla ve doğrularıyla.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız