Bir Devlet Politikası Olarak Faili Meçhuller

22 Aralık 2011 Perşembe, 08:43

İmambakır Üküş /İstanbul Gerçeği

AKP, demokrasi ve insan hakları söz konusu olunca mangalda kül bırakmıyor…
Neredeyse, Türkiye’nin gelmiş geçmiş tarihinin “tek” demokratı benim havalarında…
“Darbelere” karşı (!)
Hukuksuzluğa karşı (!)
Adaletsizliğe karşı (!)
Devlet içinde örgütlenmiş çetelere karşı (!)
Ama gel gör ki, uygulamada hiç öyle değil…
***
Türkiye’nin yakın geçmişinde kara, kapkara bir dönem var…
Binlerce köy yakılmış…
Binlerce insan yerinden yurdundan sürgün edilmiş…
Binlerce insan faili meçhule kurban gitmiş…
Açık ve aleni infazlar gerçekleştirilmiş…
İnsanların paralarına ve mallarına el konulmuş…
Ve bu operasyonların başında olan Tansu Çiller ve ekibi bunu açıkça savunuyor…
***
Susurluk; bu sürecin açığa çıkan küçük bir bölümüydü…
Esas devlet içinde ve siyaset içinde emir-komuta kademesi açığa çıkmadı…
Çıkanlarda yargılanmadı, cezalandırılmadı…
***
O dönem uygulanan politikalar esas olarak bir devlet politikasıydı…
Büyük ihtimalle MGK toplantı tutanakları ve devletin diğer ilgili birimlerinin arşivlerinde bu kararlar mevcuttur…
Eğer çetelerden arındırılmış ve demokratik kurallarla işleyen bir devlet istiyorsak, bu dönem her yönüyle aydınlanmalıdır…
***
AKP’nin suskunluğu ve olayları görmezden gelmesi “anlaşılır” bir seydir…
AKP, demokrat bir parti değildir…
Ayrıca AKP’nin bu tip demokrasi dışı hareketlerle de bir sorunu yoktur…
Peki ya CHP…
CHP’nin suskunluğunu anlamak mümkün değil…
***
CHP, gerçek demokrasinin hayata geçebilmesi için devletin yasadışı yapılanmasına karşı durması gerekir…
Bir devlet politikası olarak uygulanan faili meçhullere ve o dönem yapılan ekonomik gasplara tavır alması gerekir…
Basit bir soru; “Kumarhaneler Kralı” Ömer Lütfü Topal’ın ölmeden önce ve sonra para ve gayrimenkul trafiği nedir?
Malları ve mülkleri ne oldu?
Öldürülen ve kaybedilen insanların malları ve mülklerine ne oldu…
***
Bu para ve mal-mülk trafiği takip edilse, eminim Türkiye yerinden oynar…