İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

YAZAR YAZI

'CHP'yi karıştıran kadına' inanmıyorum...

'CHP'yi karıştıran kadına' inanmıyorum...

10 Mart 2011 Perşembe, 08:38

Reha Muhtar/Vatan

Canlı yayında olabildiğince objektif kalarak seni dinlemeye çalıştım...

Kendimi soru soran Fatih Altaylı‘nın yerine koydum...

Kendimi “acaba olabilir mi” diye sen de dahil bahsettiğin bir sürü insanın yerine koydum...

Ne ki seni hiç de inandırıcı bulmadım İklim arkadaş...

“Deniz Baykal’ın odasındaki taciz olayının kapanmasını istedim... Kapanmasını istemesem, suç duyurusunda bulunurdum... Kapattım gitti üzerinden bir ay geçti...” diyorsun...

İyi de arkadaş konuyu kapatmak istiyorsan;
Gürsel Tekin’e niye gidip anlatıyorsun...

Güya Gürsel Tekin, Soner Yalçın’a haber veriyor, o seni arıyor, bu kez ona anlatıyorsun...

O bitiyor ODA TV yöneticisi Barış’a anlatıyorsun...

Bir süre sonra seni Deniz Baykal’ın “taciz” olayını Kemal Kılıçdaroğlu’na anlatırken görüyoruz...

En sonra bir yerlerde YARSAV Başkanı’na da konuyu anlattığın anlaşılıyor...

Arkadaş iyi ki konunun kapanmasını istedin...

Korktum valla ya kapanmasını istemeseydin ne yapacaktın acaba?..


***


Söyleşide, o soruya cevap vermedin gargaraya getirdin...

Anlamadığım birşey var...

İklim arkadaş, sen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sana “teknik yardımda bulunmasını” niye istiyorsun?..

Baykal için mi AKP’li için mi tam anlayamıyorum orasını, ancak ben 31 yıllık gazetecilik hayatımda hiçbir parti lideri ya da yetkilisi, ya da başka bir devlet yetkilisinden zinhar “teknik yardım” talebinde bulunmadım...

Olayı kapatmak istiyorsan, teknik yardımı niye istediğini söylüyorsun...

“Büyük balık” hikayesi nedir?..

Bunları yayınlamayacaksan, “büyük balık hangi amaca matuf bir balıktır?..”

Bir erkek tacizi ne zamandan beri “balık”giller familyasına dahil oldu da haberimiz olmadı?..


***


Bütün bir program “Ben CHP’yi karıştırmak istemiyorum” dedin durdun, “Karıştırmak istesem olayı büyütürdüm” diyorsun...

Daha ne kadar büyütesin?..

Bir Obama’ya şikayet etmediğin kalmış Deniz Baykal’ı...

Niye gizli gizli şikayet ederek, bir taraftan da Deniz Baykal’ı arayıp “biran önce buluşmak istiyorsun?..”

Sen ne yapmak istiyorsun arkadaş?..

Bunlar gazetecilik yöntemleri değil...

Bir gazeteci kendisine yönelik bir “taciz”i büyük balık olarak nitelemez...

Eğer “haber” anlamında büyük balıktan söz ediyorsa, o zaman haber olarak yapar yayınlar...

Bu balık ne balığı İklim arkadaş?..

Tam bir söylesene şunu Allah aşkına...


*****


ÇETECİ OLMAKLA GAZETECİ OLMAK ARASINDAKİ FARKLAR!..

Bir gazeteci, yaptığı bir haberi, yazdığı bir yazıyı “gazetecilik dışı makamlardan ve mercilerden talimat alarak” yapmaz...

Bir çeteci, ya da bir ajan veya gazeteci görünümlü illegal bir terörist “haberi, yazıyı gazete içi makamların talimatıyla değil, gizli odakların, bilinmeyen merkezlerin talimatıyla haber yapabilir, yazı yazabilir...”


***


Bir gazeteci her çevrenin her türlü etkisine açıktır...

Gazeteci konuşur, herkes onu etkilemeye çalışır...

Bu bir terörist örgüt militanı olabilir...

Terör örgütünün lideri olabilir...

Gizli servisin yetkilisi olabilir...

Bir parti başkanı, yabancı ülkenin bir diplomatı, hatta düşman ülkenin Cumhurbaşkanı olabilir...

Gazetecinin her çevreden insanla görüşmesi, her etkiye açık bir faaliyet yürütmesi “suç” değildir...

Gazeteci devlet memuru değil, adı üstünde gazetecidir...

Bir haberi yaparken, her çevreyle görüşmesi en zıt merkezlerin de bakışını hissetmesi, gazetecilik için bir eksi değil bir artıdır...

Diyelim ki Ergenekoncu veya cemaatçi insanlarla görüşmek, onların olaylara bakış açılarını öğrenmek, gazeteciyi Ergenekoncu veya cemaatçi yapmaz...

Onlarla görüştü, zaman zaman onların görüşlerinden etkilendi diye “suç” da işlemiş olmaz...


***


Gazeteci onlarla “organik” bir ilişkinin içine girip, haberlerini ve yazılarını gazetecilik ilişkileri dışındaki saiklerle yazmaya başladığında “suç” işler...

Onların talimatıyla haber yaptığında, kişisel görüşünü ve yorumunu aktarmak yerine, bir örgütün amacına göre, bizzat talimatla, ya da organik bir bağlantıyla çalıştığında suç işlemiş olur...

Nedim Şener‘in yazılarında “Ergenekonculukla suçlanan kişilerin görüşlerine yakın görüşlerin ve analizlerin olması” Nedim Şener’in suç işlediğine hiçbir şekilde delalet etmez...

Bunlar Nedim Şener’in kişisel görüşleri olabilir ve bu görüşler sonuna kadar savunulmalı, yazılmalı ve çizilmelidir...

Bir gazeteci PKK’nın görüşlerine yakın görüşler savundu diye PKK’lı olmaz...

“Ülkenin bölünmesini istiyorsa yazılarında, ülkeyi bölmekle ilgili yasaya göre suç işlemiş olur...”

PKK’lı olmak için PKK’yla organik bağının tespit edilmesi gerekir...

Bu görüşleri PKK’nın savunuyor olması, gazeteciyi de kafadan PKK’lı yapmaz...


***


Gazeteci, “magazin servisinde magazin muhabiri olarak” çalışmıyorsa, insanların özel hayatlarıyla ilgili, hele hele çok mahrem bilgileriyle ilgili “dosyalar” tutmaz...

Magazin muhabirlerinin dosyaları da “ilerde kullanılmaya elverişli mahrem bilgilerden” oluşmaz...

Sadece o ünlünün daha çok yaşadığı ilişkiler ve verdiği röportajlardan seçmeler vardır...

Fişleme yapmakla bir gazetecinin dosyalama yapması arasında dağlar kadar fark vardır...

Şöyle örnekleyebiliriz bunu...

Herhangi bir devletin istihbarat servisleri fişlemelerinde fişledikleri adamla ilgili her türlü mahrem belge ve bilgi bulunur...

Kadınlara zaafı mı var?..

Gizli veya açık bir eşcinsel mi?..

Kumar oynar mı?..

Etnik kökeni tam anlamıyla nedir?..

Zaafları var mıdır ve nelerdir?..


***


Bunlar arasında en önemlisi ise şudur...

Kişinin zaafları ve alışkanlıklarıyla ilgili ilerde kullanılabilecek görsel ve işitsel kayıtlar...

Deniz Baykal hakkında çıkan “seks kasedi” bir gazetecilik faaliyeti değildi mesela...

“Görüntüler Deniz Baykal’ı yıpratmak ve liderlikten düşürmek amacıyla” zamanında toplanmış, montajlanmış ve gizli bir el tarafından piyasaya sürülmüştü...

Bu bir gizli örgüt veya gizli istihbarat servisi eylemidir...

Bir gazetecinin elinde böyle bir fişleme bulunamaz...

Çünkü bunun yasal yollardan gazetesinde veya televizyonunda imzasıyla bir haber olarak yayınlamayacağını bilir...

Bunun için bunları toplama faaliyetinin içinde yer almaz, tesadüfen gelen kasetleri de elinde tutmaz...


***


Gazeteci; insanların özel ilişkileri, evveliyatlarından gelen etnik kökenlerini dosyalama faaliyetlerine girmez...

Çünkü bunun gazetecilikle alakası yoktur...

İstihbarat örgütleri insanların “derin evveliyatlarıyla” uğraşır...

Kendilerine göre ülkede “etnik olarak kimin potansiyel suçlu olabileceğini saptamaya çalışırlar...”

İnsan haklarına aykırı bir durumdur, ne ki istihbarat örgütleri her zaman insan haklarına uygun çalışmamaktadır...

Her halükarda bu durum açık bir meslek olan gazetecilik için mevz-u bahis değildir...


***


Bütün bu gerçeklerin sonunda şöyle de bir durum vardır geçerli olan bütün dünyada...

Herkes “gazeteci” değildir, ancak herkes “gazeteci olmayı” oynar...

Suikastçi Kartal Demirağ bile Turgut Özal’ı öldürecekken gazetecilerin arasına gazeteci gibi sızmıştı...

Kevin Costner’ın oynadığı muhteşem Bodyguard filminde de Whitney Houston’u öldürecek olan katil “bir kameraman” kisvesine bürünüyordu...

Gazetecilik prestijli bir meslektir...

Her türlü kirli çamaşır “gazeteci” kisvesi altında yapılmaya çalışılır...

Ancak gazeteci dışındakileri ayıklayacağım diye, gazetecilerin gazeteciliklerini ortadan kaldırır, onları “memur” yaparsanız, bu kez de gazetecisiz kalırsınız...

Gazetecisiz bir toplumda “demokrasi” yoktur...

Saddam’ın gazetecileri, gazeteci değil Basın Yayın Enformasyon Müdürlüğü memurlarıydı...

İki tarafından da koyu renk bir suyun aktığı nehirdir gazetecilik...

Siz ince köprünün üzerinde onurunuzla yürümeye çalışırsanız gazeteci olursunuz...

Aksi halde, pis ve bulanık suların içinde sürüklenir gidersiniz...

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız