Artık adını herkesin bildiği İklim Bayraktar’ı bundan 10 yıl önce tanımıştım, birlikte çalışmıştık. Sonra uzun süre görüşmedik, geçtiğimiz yıl Antalya’daki Spivakov konserinde omzuma bir el değdi, dönüp baktığımda İklim karşımdaydı.
EVLENMİŞ: Oda TV’de çalıyormuş artık, Ankara’ya yerleşmiş, yeniden evlenmiş. “Çok çabalıyorum, insan bir kere kendi arzusu dışında mesleğini bırakmak zorunda kalınca, geri dönüşü de zor oluyor, şimdi internetten bir çıkış yapmaya çalışıyorum” demişti.
UZAN KURBANI: Kendi arzusu dışında mesleği bırakmasına Uzan medyasına el konulması neden olmuştu. Şimdi internet üzerinden mesleğe dönmeye çalışıyordu.
YEMEKLER YEDİK: O sıralarda her hafta Beyaz TV yayını için Ankara’ya gidiyordum. Birkaç kez yayından önce İklim’le buluşup yemek yerken hem eski günleri andık hem de meslek konularını konuştuk.
ÇIKIŞ ARAYIŞI: İklim “Can abi, internette yazmak güzel de, yazdıklarınla çıkış yapamıyorsun, yine de yazılı basın çok daha etkili, ben tekrar nasıl döneceğim bir gazeteye?” diye yakınıyordu. Ben de “Çok haklısın ama biraz sabret, internet giderek etkin hale geliyor, oradan da parlamak mümkün” diyordum.
İKİ BÜYÜK OLAY: Seçimlerden üç ay önce yine bir yemekte bu konuları konuşurken “Aslında” dedi “Elimde iki büyük olay var, ama bunları yazamam ki...” Ardından da Baykal olayını anlattı. (Daha OdaTV operasyonuna çok vardı.)
PALAVRA DERDİM: İklim’i dehşetle dinledim. Hiç tanımadığım, nasıl biri olduğunu bilmediğim bir kadın anlatsa “palavra” bile diyebilirdim. Ama anlatan “bizim İklim” üstelik bu konuda bana neden yalan söylesin ki.
AMAN YANARSIN: “Aman” dedim, “Allahaşkına bunu bırak yazmayı anlatma bile, çünkü bu öyle bir şey ki, ispatlayamazsan sen yanarsın. Bakma belki herkes sana inanır, Baykal’ın bunu yapacağına kanaat getirir ama sonuçta şu meşhur kuyruk sallama hikâyesi vardır ya, işte onun altında kalırsın.”
CHP’YE ANLATMIŞ: İklim “Yok, tabii ki kimseye anlatamam, ama önce eşime anlattım, ilk an çok öfkelendi, ama sonra aklı selim galip geldi. Çok güvendiğim birkaç kişiyle paylaştım, bir de Gürsel Tekin’e anlattım.”
NE YAPABİLİRLER: Gürsel Tekin’in ne tepki verdiğini sorup ekledim “Gerçi onların da yapacağı bir şey yok ki, ne diyecek yani Baykal’a gidip (başkan sen yaptın) diyecek hali yok ya.”
İKİNCİ OLAY: İklim’in elindeki ikinci olaysa AKP yandaşlığı ile ünlü bir gazetecinin yasak aşkıydı. İklim’e “Sakın o konuya da girme. Yazarsan belki olay olur ama bu tür özel mahremiyet haberleri, yazan gazetecilere de hiç yaramamıştır bugüne kadar, sen çok düzeyli bir siyasi haberle çıkış yapmaya bak” diye de “ağabey nasihatında” bulundum.
ODATV OPERASYONU: Aradan zaman geçti, bir sabah OdaTV operasyonu başladı, ardından İklim Bayraktar’ın o müthiş ifşaatı geldi. Peki İklim nasıl oldu da Baykal olayını anlattı.
BAM TELİ: İşte bam teli bu. İklim çok güvendiği bir iki kişi dışında bunu kimseye anlatmamıştı ki. Sadece patronuna, mecbur kaldığı için telefonda bu durumu aktarmıştı. Konu da bir daha konuşulmamıştı.
SAVCILARIN TAVRI: İklim’in hesaplayamadığı, telefonların dinlenmesi ve her şeyin kaydedilmesiydi. Bir sabah savcılar çağırıp önüne telefon konuşmalarını koydular. Koymakla kalmayıp İklim belki dışarı bile çıkmadan bu dökümleri yandaş medyaya sızdırdılar.
TEK KADIN: Başından geçen tatsız bir olayı çok az kişiyle paylaşan, bunu yazmayı, bir tehdit aracı gibi kullanmayı hiç aklına getirmeyen ve hatta büyük ihtimalle yaşadıklarını artık unutmaya başlayan bir kadın gazeteci, bir anda Türkiye’nin gündemine oturdu.
AĞIZLAR SALYALI: İktidar yalakalığını meslek haline getirmiş, üç kuruşluk çıkar için her şeyi yapmaya hazır, ağızlarından salyalar akan bir güruh, kadın onurunu da ayaklar altına alarak akıl almaz bir saldırıya geçtiler. Evli, çocuklu, mesleğini yaparak hayata tutunmaya çalışan “sarışın!” bir kadın gazeteciyi yerle bir ettiler.
ŞİMDİ AYAKTA: İklim Bayraktar şimdi tekrar ayağa kalkmaya çalışıyor. Bir kitap yazmış. Adı “Sıra bende; medyadaki yalanlar, yok sayılan gerçekler.” 600 sayfalık kitap bugün piyasaya çıkıyor.
İklim başından geçenlerin tümünü üç bölüm halinde kamuoyuna anlatıyor.
*****
Neden şimdi yazdım?
İklim Bayraktar olayı patladığında önce Baykal olayının telefon konuşmalarının sızdırılması olduğunu anlamamış ve “Eyvah, ne yaptın İklim, o kadar konuşmuştuk” diye geçirmiştim içimden. Sonra olayın aslı çıktı ortaya, bu çok daha vahim ve üzücüydü.
Devletin insanları dinleyip mahrem bilgilerine ulaşması sonra da bunu “itibarsızlaştırmak” için kullanması elbette ilk kez olmuyordu ama, tanıdığınız, birlikte çalıştığınız ve destek olmaya çabaladığınız birinin başına gelince daha da etkileniyordunuz.
Bugün yazdıklarımı o tarihte yazamamıştım. Kimbilir belki de yoğun karalama, iftira, aşağılama kampanyasının dehşeti beni de sarmıştı. Buna rağmen İklim’le her fırsatta konuştum, sakin ve sabırlı olmasını tavsiye ettim. Yazmadım ama İklim’den hiç de hoş olmayan biçimde söz açan pek çok gazeteci arkadaşıma gerçeği anlatmaya çalıştım.
Bugün İklim’in kitabı çıkıyor. Bütün isyanını dile getiriyor kitapta ve gerçekleri anlatıyor.
Bu yazım ona arkadaşlık görevim gereğidir.
*****
Kaldık Suriye ile baş başa
Şimdi ne olacak? Amerika’nın çok uzun yıllardır “hedef tahtasına” koyduğu Suriye’ye yaptığımız “güç gösterisinde” son noktaya
geldik.
Başbakan Erdoğan aylardır “sabrımızın kalmadığını, artık Suriye’ye haddinin bildirilmesi” gerektiğini söylüyor.
Güvendiği şey ise Birleşmiş Milletler’in bu ülkeye yönelik “yaptırım uygulama kararı” almasıydı.
Ama beklenen olmadı. Birleşmiş Milletler Suriye’ye yönelik bir yaptırımda bulunma kararını alamadı.
Kaldık tek başımıza. Ordumuz Suriye sınırında tatbikat yapıyor. Şam’a doğu yürüdü yürüyecek. Başbakan Güney Afrika dönüşü Hatay’daki mülteci kamplarını ziyaret edecekti.
Suriye’de “halkına zulmeden diktatörüne” Türkiye gerekeni yapacaktı. Oysa Birleşmiş Milletler yok artık.
Türkiye ya buna rağmen Esad rejimini yıkmak üzere “gerekeni” yapacak ya da bugüne kadar esip gürlemesini unutup üstüne yatacak.
Onurlu dış politika bu demek ki.
*****
“Size hiç ateşli İklim dediler mi?”
İklim Bayraktar’ın “Sıra bende” kitabının son sözünde bir gazeteci olarak benim de içimi burkan serzenişler var.
Şöyle diyor İklim: Sizin adınız hiç gazete sayfalarında, koca puntolarla,
renkli biçimde Ateşli İklim diye geçti mi?
Manşetten verilen bir haberin altında büyük harflerle ‘CHP’yi sarsan gizemli sarışın muhabir’ yazdı mı?
Yarım milyonu aşkın haberin altına resminizi ve isminizi çekinmeden koydular mı?
Üstelik bunu yapanlar meslektaşlarınız oldu mu?
Facebook mesaj kutunuza tanımadığınız insanlardan yüzlerce berbat mesaj geldi mi?
Sizin hakkınızda binlerce internet sitesinde yazılmış yazıların, yapılmış haberlerin altına eklenen birbirinden feci okur yorumları var mı?
Haksız mı İklim? Koca bir medya el birliği ile genç bir kadın gazeteciyi bu hale getirmedik mi?
|