İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

YAZAR YAZI

Hani muhtıra değildi?

Hani muhtıra değildi?

01 Eylül 2011 Perşembe, 04:57

Ruhat Mengi/Vatan

Efendim, bildiğiniz gibi Genelkurmay Başkanlığı eski Başkan Yaşar Büyükanıt’ın “cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle” yazdığı ve yayınladığı e-muhtırayı sitesinden kaldırmış.

Buna “e-muhtıra” deniyor, zira bütün yabancı basın, dolayısıyla Batı ülkeleri böyle tanımlıyor, yerli basında da ilk günden beri bu şekilde tanımlanıyor. Zaten TSK adına yazılmış ve duyurulmuş böyle bir uyarının başka ne anlamı olabilir?

Herhalde Büyükanıt “kişisel rahatsızlığını” anlatmak üzere yazmamıştı.

TSK’NIN DEĞİŞİMİ TAMAM DA

Herneyse.. Haberlerde “27 Nisan tarih oldu”, “site güncellendi” filan diye verildi. İlk bakışta “olabilir” geliyor insana. Öyle “anti demokratik bir müdahale”nin Genelkurmay sitesinden kaldırılması onların da bunu onaylamadığını gösterir ki bu açıdan bakınca tamamdır.

Ve bir de Başbakan Erdoğan’ın “e-muhtıranın kaldırılması” nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı’na teşekkürü var. “TSK’nın değişim, dönüşümünün, demokratik anlamda bakışının değerlendirilmesi bakımından çok önemliydi. Biz daha önceki yönetimlere de ifade etmiştik yapmadılar” diyor. Bu da ilk bakışta “olabilir”, sivil yönetim “bir muhtıranın siteden kaldırılmasını” daha doğru bulabilir. Ama...

TARİHTEN NASIL SİLİNİR?

Ama gelin görün ki yine “iki önemli nokta” var kafa kurcalayan... Birincisi, referandum tümüyle “darbelerin, muhtıraların yargılanacağı, böylece bundan sonra bir daha olamayacağı” üzerine kurularak “Evet” oyları alınmıştı.

Oysa bir tarafta “darbe hazırlayacaklardı, örgüt kurmuşlardı” iddiasıyla yüzlerce kişi tutuklanır ve cezaevinde duruşma bekletilirken, diğer tarafta ne binlerce kişinin hayatını altüst eden “12 Eylül darbesi” mahkum edildi, ne yapanlar tarih önünde suçlarını itiraf etti.

Ne 27 Nisan muhtırası mahkum edildi, ne yazan kişi suçunu üstlendi. Referandumda verilen sözler tutulacaksa, bunlar yapılmalıdır. Yani 27 Nisan muhtırası “Genelkurmay sitesinden silindi” diye “tarihten de silinmiş” kabul edilemez, zaten bunu sağlamak da imkansızdır. Tam aksine, darbe ihtimali “iddia üzerine bile insanların tutuklanmasını gerektirdiğine göre” 12 Eylül ve 27 Nisan bu nedenle de mahkum edilmelidir, aksi büyük bir haksızlık demektir.

MUHTIRA DEĞİLSE NEDEN TEŞEKKÜR?

Bir başka çelişki ise şu; Dolmabahçe’de Büyükanıt’la yaptıkları görüşme ne kadar etkili olmuştur bilinmez ama Başbakan Erdoğan bazı kendi kurmaylarının sözlerinin de tam aksine “27 Nisan bir muhtıra değildi” demiş, bu da Büyükanıt’ı çok büyük bir yükten kurtarıvermişti. Peki madem ki “muhtıra değil”di, siteden silinmesi neden “teşekkür gerektiren, TSK’yı demokratik ve değişime uğramış yapan bir adım” oluyor? Bunu açıklarlarsa ben de anlamış olacağım. Tatilden mi nedir, kafam karıştı biraz.


*****


Hangi günde olduğunu unutma lüksü!

Sadece dalgaların ve Ağustos böceklerinin sesini dinlemek.. Sadece mayo ve şortla yaşayabilmek.. Hiç kimseyi dinlemeden, hiç kimseye bir şey anlatmadan ve hiçbir şeye yetişmek zorunda kalmadan günler geçirebilmek.. Ve en önemlisi “hangi günde olduğunu” unutabilmek.. Bunlar ne büyük lüks biliyor musunuz?

En azından benim gibi tüm seneyi çalışarak ve yoğun sosyal yaşam içinde geçirmek zorunda olanlar için öyle..

Son tekneye çıkışımın üzerinden yıllar geçmişti, tekne sahibi arkadaşlarımızdan israrla davet edenler vardı ama bir türlü zaman bulamamıştık, nihayet bu yıl karar verdik.

Ve bir kez daha emin oldum ki gökyüzüyle denizin birleştiği mavilikler ortasında, küçük yemyeşil adacıkların kıyısında bir teknede zaman geçirmekten daha güzel bir dinlenme kesinlikle olamaz.

Ne yazlık ev, ne otel, ne başka bir şey bununla kıyaslanamaz.

YÜZÜNÜ DENİZDE YIKA!

Şu anda gece yarısı, zifir karanlığın içinde (yazarken ürpertici geldi birden) tek başıma güvertede oturmuş bu satırları yazıyorum. Tekneye şıpır şıpır vuran dalga seslerinden başka çıt çıkmıyor. Birazdan dalgaları dinleyerek, yıldızları seyrederek uyuyacak ve uyandığımda yüzümü (sevgili Deniz Adanalı’nın önerisiyle) denize atlayarak yıkayacağım. Harika değil mi?

Dün arkadaşlarımız Leyla ve Faruk Dülger çocuklarıyla bir günlüğüne bize katıldılar. Ege, Ant, Melisa ve onun iki tatlı kız arkadaşı daha..Tekneden atlama yarışları (Ege ile Ant’ın attıkları ters taklalara karşılık bizim çivileme atlayışlar), yüzme stil yarışları (bak orada birinciyim), ılık suda uzun uzun yüzerek sohbet...

KUŞ DİLİ DE BİLİRİZ!

Gece masa başında espriler, fıkralarla geçirilen saatler...

Hele küçük kızlar aralarında “kuş dili” konuşurken benim de konuşmaya başlamam üzerine yaşadıkları şaşkınlık anlatılır gibi değil. Tamamen çocuklar tarafından uydurulmuş bir “kelime deformasyonu”nu “kendilerinden başka kimsenin anlamadığı yabancı bir dil” zannederken birden konuşmalarına ben katıldığımda yüzlerinde oluşan şok ifadesi bizi dakikalar boyu güldürdü. Ne bilsin çocuklar benim de kendi çocukluğumda aynı şeyleri yaptığımı ve kuş dilini çok hızlı konuştuğumu..

Unutulmayacak bir gündü ve bana göre gerçek tatil bu işte... Sadece pozitif duygularla dolduğunuz, sadece sevdiğiniz insanları gördüğünüz, her şeyi en basit haliyle yaşadığınız ve çocukça eğlendiğiniz tatil. O zaman, süre kısa bile olsa size yetiyor. Bir de tabii sizi en güzel koylarda gezdiren Ulaş Kaptan gibi bir kaptanınız, en güzel yemekleri yapan Nilgün Hanım gibi bir ahçınız varsa değmeyin o keyfe..

SOSYETE KÖPEĞİNİ BURNUNA DAYAYANLAR!

Şimdi aklıma yazlık evimin bulunduğu sitede, yönetim kararına ve daha önce uyarılmalarına rağmen inatla iskeleye köpeğini getirip oturduğum yere koyan, “iskeleye köpek getirilmez” kararını hatırlattığımda da (sanki sahipsiz sokak hayvanlarını koruma kampanyası bu demekmiş gibi) bana “nerede kaldı hayvan sevginiz, bu köpek burada kalacak” diyen ve hatta cam masaya yumruk atan saygısız tipler geldi.

İki dirhem bir çekirdek kırıtarak sözüm ona yüzme seremonisi yaparken finolarını da burnunuza dayama hakkını kendinde görenler..

İnsanda “kaçma” isteği, “ıssız ada sendromu” yaratmakta yorgunluktan da etkili bunlar... Hepsini unutturuyor denizde yaşamak, söylemiş olayım.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız