Tanrıkulu'nun sözleri rahatsız etmedi

19 Temmuz 2011 Salı, 06:54

Çiğdem Toker/Akşam

Kılıçdaroğlu'na önce Sezgin Tanrıkulu'nun açıklamasından 'rahatsız olduğu' polemiğini sordum: 'Hayır' dedi. 'Hiçbir rahatsızlığım yok. Barış dilinin kullanılması dileğini hepimiz destekleriz.' O halde, neden ikinci bir mesajla 'dikkate almayın' denmişti? 'Herhalde internet ortamındaki kendi trafikleri içinde bir yoğunluk ya da aksaklık oldu. Bizim bir tavrımız yok' dedi.
- Silvan'da 13 çocuğumuzun şehit düşmesi sorunun çözümünü nasıl etkiler?
Hep söylüyorum: Siyaset kurumu görevini yapmıyor. Sorunun çözümündeki odak noktası siyaset kurumu, ana aktörü de iktidar partisidir. Ama iktidar partisi 'çözeceğim' demiyor. Olayı güvenlik güçlerine ihale ederek sıyrılıyor.
- Hangi politikalar uygulansa, 13 askerimiz şehit olmazdı?
Bilmiyoruz ki... Daha önce de birer ikişer askerimiz şehit oldu. Bunu söylemek için, İmralı'yla ne görüşülüp konuşulduğunu bilmeliyiz. Görüşmelerin arkasında hangi taahhütler var? Hiçbir ayrıntı kamuoyuyla paylaşılmıyor. Hatırlayın, Sayın Beşir Atalay, açılımla ilgili ikinci konuşmasında 'Beş veya altı konuda araştırma ve görevlendirme yaptık' demişti. Ne oldu sonucu? Neydi o araştırmalar? Arkası gelmedi. Kimse de bunu hatırlatmıyor.
-Yeni anayasa çalışmasından umutlu musunuz? Bu meseleyi çözebilecek güce sahip mi?
Bu sorun yeni anayasa değişikliğiyle ne kadar çözülür, artık ondan da çok emin değilim. Anayasa değişikliği konusunda neleri düşündüğümüzü çok önceleri açıkladık. Hatta en son, TBMM'de temel hedeflerimizi duyurduk. Şimdi görüşlerini açıklaması gereken hükümet. İleri demokrasi diyorlar. Altını doldurmuyor. Parasız eğitim istiyorum diyen gençler 16 aydır tutukluysa, biz bunu kabul etmiyoruz.

ANAYASA GÜNDEMDE VAR GERÇEKTE YOK
- Akil adamlar öneriniz olmuştu seçimden önce. Hala geçerli mi?
Neden çözümler hep bizden isteniyor? Bizim düşüncelerimiz projelerimiz hepsi belli. Akil adamlar önerimizin de arkasındayız. Ama hala ısrarla bizim bir şeyler söylememiz bekleniyor. Bu da şu anlama geliyor. Gündeminde var ama aslında olmayan bir anayasa değişikliği. 'Sivil toplum katılsın, toplumun her kesiminin görüşü alınsın' diyor Başbakan. Allah aşkına, hangi siyasi parti bunu söylemez. Bütün mesele uzlaşma kültürünü hayata geçirecek miyiz, geçirmeyecek miyiz? Başbakan, nasıl muhalefete açık açık, 'gelin teslim olun' der. Gelin teslim olun demek, siz konuşun biz bildiğimizi okuruz demektir. Bunu söylemekten dolayı çok üzgünüm ama medya, köşe yazarları ortalığı ayağa kaldırmalıydı. Teslim olun dedi, Başbakan alkış aldı.
- Güvenlik güçlerinin moral değerleri konusunda bir endişe taşıyor musunuz?
Terörle mücadelede veya savaşta güvenlik kuvvetlerinin moral değerlerinin sağlamlığı çok çok önemlidir. Ben bu moral değerlerin yıpratıldığı kanısındayım.

TOSKAY: GÜVENLİK GÜÇLERİ DEVLETİ ARKASINDA HİSSETMİYOR
Kılıçdaroğlu'nun ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay ile görüştüm. Toskay, 2002'den bugünlere nasıl gelindiğinin iyi analiz edilmesini istiyor: 'AKP iktidarından önce, ne şimdiki söylemler vardı, ne de bu acı kayıplarımız.'
İktidar partisinin AB ve ABD'ye verdiği sözlerin sonuçlarının yaşandığı belirten Toskay'a 'açmasını' rica ettim. İşte yanıtı:
'Şu soru cevap bekliyor: ABD; okyanus ötesini aşıp Afganistan'a Taliban örgütüyle çarpışmak için asker getiriyor mu? Getiriyor. Türkiye de dayanışma içinde askeri destek veriyor mu veriyor? Eğer PKK; Bush'tan beri terör örgütü olarak tarif edildiyse, o zaman neden sınırımıza yakın Kandil için bu desteği alamıyoruz, neden uluslararası güç müdahale etmiyor?'
Toskay, asıl bölücülüğün, terörle mücadele konusunda bir kesime kolektif haklar vermek olduğunu vurgulayıp ekliyor:
'Bu iş tavizle değil, güvenlik, dış politika ve ülkenin tamamında demokratikleşmeyle çözülür. Ama güvenlik güçlerimiz, şu anda devletin desteğini arkasında hissetmiyor. Bize bu konuda ulaşan çok bilgi var.