İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

YAZAR YAZI

Kıdem tazminatına tecavüz girişimleri ve mücadele üzerine!..

Kıdem tazminatına tecavüz girişimleri ve mücadele üzerine!..

15 Temmuz 2011 Cuma, 09:35

Özgür Muftüoğlu/Evrensel

61. Hükümet Programı ile AKP, neoliberal yapısal uyum programının dördüncü büyük dalgasını yaşama geçireceğini ilan etmiştir (Birinci dalga 24 Ocak 1980 kararları, ikinci dalga 5 Nisan 1994 kararları, üçüncü dalga 2001 krizi sonrasında Derviş yasaları olarak da bilinen düzenlemelerdir). Başbakan tarafından sunulan Hükümet Programı’nda açıkça ifadesini bulan dördüncü dalga, neoliberal sürecin hedeflerini nihayete erdirecek son dalga olma iddiasındadır. Dolayısıyla yaratacağı toplumsal etkiler bakımından 61. Hükümet Programının en sert en acımasız düzenlemeleri içerdiği söylenebilir.

61. Hükümet Programı’nda sağlığın, sosyal güvenliğin, eğitimin ve diğer tüm kamu hizmetlerinin özelleştirme/piyasalaşma sürecinin tamamlanması öngörülmektedir. Diğer taraftan emek piyasalarında -özellikle 2008 yılından itibaren hızlanan- esnekleşme sürecinin de sermayenin istediği biçimde sonuçlandırılması hedeflenmektedir. Türkiye’de istihdamın esnekleştirilmesinde en hassas konu şüphesiz kıdem tazminatıdır. 2001 krizi sonrası üçüncü neoliberal dalgayla gündeme getirilen kıdem tazminatının tasfiyesi, sermaye kesiminin tüm ısrarına rağmen emekçilerin ve sendikaların tepkisi nedeniyle bugüne kadar gerçekleştirilememiştir. Ancak görünen odur ki 61. Hükümet, bu kez kıdem tazminatını tasfiye etmek ve böylece emek piyasasını tamamen esnekleştirmek konusunda daha önceki dönemlerden çok daha kararlıdır.

Hükümetin kıdem tazminatı konusundaki bu kararlılığı (ya da başka bir ifadeyle cesareti) iki temel etkene dayanmaktadır. Bunlardan birincisi bu konuda Mecliste kendisinden farklı düşünen bir muhalefetin olmaması; ikincisi ise hükümetin özellikle konfederasyon düzeyinde sendikaları avucunun içerisine almış olmasıdır.

Her ne kadar konfederasyonlar, kıdem tazminatını tasfiyeye yönelik daha önceki girişimlerde bunun genel grev nedeni olacağı ilan etmişlerse de özellikle Hak-İş ve Türk-İş, -yönetim düzeyinde- hükümete karşı herhangi bir eylem kararı alamayacak ölçüde abluka altına alınmış durumdadır. Dolayısıyla hükümet, emekçilerin haklarını ortadan kaldırmaya yönelik diğer düzenlemeler gibi kıdem tazminatı konusunda da sendikaların ciddi bir mücadele içerisine girmeyeceği düşüncesindedir. Öte yandan Meclisteki muhalefet partilerinden ne CHP ne de MHP diğer emekçi hakları gibi kıdem tazminatı konusunda da AKP’den farklı bir yaklaşıma sahip değildir. Bu nedenle hükümet, kıdem tazminatı ve diğer esneklik düzenlemelerine karşı Meclis içerisinde de bir muhalefetle karşılaşmayacağının hesabını yapmaktadır.
Buraya kadar ortaya çıkan tablo şöyle özetlenebilir: Sendikalar hükümetin avucunun içinde, muhalefet partileri emekçilerin haklarını umursamıyor. Yani emekçiler haklarını koruyacak bir örgütsel güçten yoksun…
Peki şimdi ne olacak, Türkiye işçi sınıfının -bugünkü biçimiyle- 1975 yılında elde ettiği kıdem tazminatı hakkı gasbedilecek ve milyonlarca emekçi de bu en temel hakkı ellerinden alınırken sus pus olup seyredecekler mi?
Önce şunu belirtmek gerekir ki emekçiler için kıdem tazminatı iş güvencesi, gelecek güvencesidir. Bu kaybedildiğinde emekçiler çok daha kolay işten çıkartılabilecek ve geleceğe yönelik gelir güvenceleri de ortadan kalkacaktır. Hükümet emekçi kesimlerin tepkisini yumuşatmak için kıdem tazminatının kaldırılmayıp, fona devredileceği söylemektedir. Türkiye’de emekçiler konut fonu; tasarrufu teşvik fonu ve işsizlik sigortası fonu uygulamalarından çok iyi bilirler ki “fon” emekçiden alınan kaynakların sermayeye aktarılmasından başka hiçbir anlam taşımaz. Kıdem tazminatının da fona devri tam anlamıyla kıdem tazminatının tasfiyesi anlamına gelecektir.

36 yıl önce elde edilmiş bir hakkın böylesine açık bir biçimde tecavüze uğraması karşısında emekçi kesimlerin sessiz kalmasını düşünmek bile vahimdir. Emekçiler kendi cephelerinde son derece olumsuz bir tablo içerisinde gözükseler de kazanılmış hakların savunulmasına yönelik mücadeleyi harekete geçirmek için hâlâ umut olabilecek birkaç kaynak mevcuttur.

Bunlardan bir tanesi KESK ve DİSK içerisindeki mücadeleci sendikalar ile Türk-İş içerisinde birlikte hareket etme kararı almış olan 10 sendikadır. Elbette başta bürokrasi olmak üzere sendikalara ilişkin yapısal sorunlar bu sendikalar için de büyük ölçüde geçerlidir ve bu sorunlar sihirli değnekle bir anda düzelmeyecektir. Ancak karşı karşıya olunan sorunlar son derece ağırdır ve acilen müdahale edilmesini gerektirmektedir. Dolayısıyla mücadele için yeni araçlar geliştirmek ve sendikal alanda köklü bir değişimi gerçekleştirmek için yeterli zaman mevcut değildir. Bu nedenle tüm çekincelere rağmen mevcut durumla mücadele için KESK ve DİSK’in sendikalarıyla birlikte 10 Türk-İş sendikasına da fırsat tanınması gerekli hale gelmektedir.

Mücadeleyi harekete geçirmek üzere diğer bir kaynak ise Meclise Blok çatısı altında giren milletvekilleridir. BDP ve bağımsız milletvekilleri kanalıyla Türk ve Kürt emekçilerin haklarının savunulması gerekmektedir. Özellikle BDP’nin emekçilerin haklarını sahiplenmesi Türkiye’de halkların kardeşliği ve barış için de önemli katkı sağlayacaktır.
Sözün özü: Emekçilerin karşısında karanlık bir tablo vardır. Bu karanlık tablo karşısında karamsar olmak mücadeleyi baştan kaybetmek anlamına gelir. Oysa zaman karamsarlık değil, umutla mücadele zamanıdır. Bunun içinde gerçekçilikten uzaklaşmadan, en küçük kıvılcımı bile alev haline dönüştürmek için çabalamak gerekir; tarihte tüm şanlı mücadelelerin en zor koşullarda ortaya çıktığını unutmadan…

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız