Akdoğan geçtiğimiz gün “parti içi meselelere dair son konuşmam” dedi demesine de…
Bizim söyleyeceğimiz bitmedi…
CHP Heyeti’nin Dibay Medya’ya yaptığı ziyarette Kaleli, aleyhinde yazan basın mensuplarına kendisine mobing tacizi yapmak, otokontrolsüz yazmak, haksızlık yapmak gibi bir dizi suçlama getirdi…
Büyükşehir belediye başkan adayı iken herkesin kendisini desteklemesine alışmıştı… Ancak, o tarihte siyasetin merkezinde değildi ve herkes de, seçilemeyeceğini kestiriyordu…
Ancak MYK üyeliği, hele de Genel Başkan Yardımcılığı tam da siyasetin merkezidir ve siyaseten tecrübeniz yoksa o makamı taşıyamazsınız…
Kaleli art arda kendisini eleştiren basın mensuplarına yönelik eleştirilerini gündeme getirdikten sonra, ben de art arda bazı sorular yönelttim…
Örneğin 200 kişinin şahit olduğu “Bekçilik” söylemini hiçbir şey eklemeden ve çıkarmadan yazdığım halde, çeşitli ortamlarda ve TV kanallarında söylediklerini çarpıtmakla suçladığını hatırlattım.
Top Gürhan Akdoğan’da kaldı “Eğer Gürhan, bekçisi değilim diye cevap vermeseydi, hiçbir şey olmayacaktı” dedi…
Akdoğan da sesini çıkarmadı…
Ardından il başkanının görevden alınmasına yönelik imza kampanyasını sordum:
“Hiçbir alakası yokmuş… Hatta hiç haberi de yokmuş”
İmza toplayanların yakınındaki kişiler olduğunu hatırlattığımda ise “Benim adamım diye bir şey yok” dedi…
Demek ki onca insan, Kaleli’nin ve Genel Merkez’in adını kullanarak imza toplamışlar!
Kaleli “CHP’de il başkanı arayışları hep olur, bu normal bir şey! Bana da büyükşehir belediye başkan adayı olduğum dönemde, seçimlerden hemen sonra önermişlerdi, kabul etmedim, kabul etseydim, Gürhan’ın yerinde ben il başkanı olacaktım.
Bunu da basına yansıtmadım” dedi…
“Eşinden dayak yediğini anlattığı röportajı da kınadım ve siyaseten acemilik olduğunu söyledim…”
Gazeteyi aradığımı, Kaleli’nin yazılanları kabul etmediğini, ellerinde ses kaydı olduğunu, ne dediyse bire bir yazdıklarını söylediklerini aktardım.
Sabah Gazetesi’ndeki yazar da aynı Bursa basını gibi mobing, psikolojik baskı uygulayarak almış beyanatı ve çarpıtarak yazmışlar!
Yani Kaleli, “Demedim, söylemedim, bilmiyorum, haberim yok, söylediklerim çarpıtılıyor” modunda…
Gördüğüm kadarıyla eleştirilere son derece tahammülsüz, kendisini eleştirmeyip övenleri iyi gazeteci olarak nitelendiriyor…
Yandaşı olmayan ve eleştiren gazetecileri ise mobing tacizcisi ve otokontrolsüz olarak nitelendiriyor.
(Övenlerin sayısını bilemem ama eleştirenlerin sayısı 10’u buluyor… )
Kendisine ayıp edildiğini düşünen Kaleli’nin bence Bursa basınına bir özür borcu var…
Şok şahit: Sena Kaleli!!!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli, Dibay Medya ziyaretinde, Mudanya ilçe başkanının görevden alınma süreciyle ilgili de “Tacizle ilgili araştırma yapmak benim işim değil” dedi!
Artı, bu konunun basına yansımasına da çok karşı olduğunu söyledi…
Ah şu basın! Ne güzel kol kırılıp yen içinde kalacaktı, ama olmadı…
Parti dışındaki toplantıda kadın kollarını ağırlarken, Hasan Yıldırım’ın da orada olması tamamen bir tesadüfmüş, Kaleli ile hiç ilgisi yokmuş. Mudanyalı kadınlar getirmiş.
Öte yandan, toplantıyı parti dışında yapmasının nedeni de aynı gün Gürhan Akdoğan’ın partide kendisine destek toplantısı düzenlediğinin haberini almasıymış…
Akdoğan buna da sesini çıkarmadı…
Derken!...
Tesadüfen Takvim Gazetesi’nde 9 Şubat’ta yayımlanan bir haberde Hasan Yıldırım’ın beyanatını okudum…
Şok, şok, şok!..
Haberde aynen şu ifadeler yer alıyor:
“Takvim'e konuşan Hasan Yıldırım ise iftiraya uğradığını, Abdullah Özer'in de süreçte payının olduğunu ileri sürdü: ‘Taciz olduğu iddia edilen saatte Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli ile birlikte idim. Hem görüntülerle kanıtlayacağım hem de yargıya gideceğim’ dedi.”
Haydaaa!
Akla zarar bir durum!
Madem Sena Kaleli, Yıldırım’ın yanındaydı!..
Yıldırım ve Kaleli neden iki aydan beri sustular!
Yıldırım’ın daha önceki açıklamalarında Kaleli hiç yoktu!
Eğer Yıldırım’ın dedikleri doğruysa;
Kaleli neden, en yakınında yer alan Mudanya İlçe Başkanı’nı korumadı. Olayın akabinde hemen bir açıklama yapıp “Yıldırım benim yanımdaydı” deseydi, Yıldırım aklanırdı…
Neden sustu?
Eğer Yıldırım’ın iddiası doğruysa, ikili, neden o gece birlikte olduklarını kamuoyundan sakladılar!
Kaleli’nin, kamuoyuna, Yıldırım’ın yanında olup olmadığını açıklaması gerekiyor…
|