Kaynağımı açıklayamam ama tarihe not düşecek kadar eminim. (bu notum bugünlük kısmi bir not olacak çünkü bugün tamamını yazmayacağım)
Konu asker Gül seçilmesin diye Erkan Mumcu’ya Meclis’e girmeyin baskısı yaptı, Mumcu da milletvekillerini odaya kilitledi iddiası, ki, bunu Başbakan Erdoğan da önceki gece bir tv programında dile getirdi.
En önce çok kısaca söyleyeyim ki…
Erkan Mumcu’ya cemaat ve Melih Gökçek baskı yaptı ve para teklif etti, Mumcu milletvekillerini serbest bıraktı, odaya kilitlemedi.
Ama şimdi detaylara geçiyorum.
2007’nin bahar ayları, Cumhurbaşkanı seçimleri olacak, AKP’nin adayı Abdullah gül.
Ancak 367 şartı çıkmış ortaya, yani “Meclis Genel Kurul’una 367 kişi katılmazsa, oylama yapılamaz” şartı.
AKP 367’yi tamamlamak için Anavatan’dan yardım istiyor.
Erdoğan ve Gül Mumcu ile konuşuyorlar, yardım istiyorlar.
Mumcu henüz ne yapacağını bilmiyor ve o günlerde Anavatan grubuna mensup milletvekilleri ile sürekli toplantı yapıyor.
İlk toplantıda grupta bulunan milletvekillerinin ağırlıklı çoğunluğu, “Meclis’e girmeyelim, bunlara (yani AKP’ye) devlet teslim edilmez” diyor.
Toplantıda asker, ordu, darbe, baskı vs. gibi tek bir kelime geçmiyor, kimse “darbe olur, o yüzden girmeyelim” demiyor.
Herkesin dediği sadece, “Bunlara devlet teslim edilmez”
Mumcu’nun eğilimi ise daha ziyade oylamaya girmek yönünde gözüküyor.
Ama o doğrudan bir şey söylemek yerine milletvekillerini dinliyor.
Erkan Mumcu grup, grup ve sonra da tek tek olmak üzere bir dizi toplantı yapıyor.
Ancak yine de karar çıkamıyor.
Bunun üzerine milletvekilleri Mumcu’ya diyor ki, “O zaman kararı siz verin, biz size uyacağız”
Milletvekilleri bunu dedikten birkaç gün sonra Cumhurbaşkanı seçiminin olacağı gün, yani 27 Nisan geliyor.
Ama Mumcu’nun kararının ne olduğunu hala bilen yok.
İşte tam 27 Nisan günü saat 13.00’de Mumcu grubundaki milletvekillerini parti merkezinde topluyor.
Saat 15’de de oylama başlayacak.
Mumcu konuşmaya başlıyor ve şöyle diyor…
“Arkadaşlar Cumhurbaşkanlığı oylamasına katılmıyoruz. Bu kararı sadece kendi sezgilerime dayanarak aldım. Ancak oylamaya katılma hususunda hepiniz tek tek fert olarak özgürsünüz.”
Şunu da eklemeliyim, Mumcu ondan birkaç gün önce tek olarak konuştuğu kendi grubundan bir milletvekilinin bir sorusu üzerine, “Bana her yerden baskı var, cemaat de baskı yapıyor.” diyor.
Bu sıralarda bir şey daha oluyor.
Melih Gökçek bugünlerde sürekli Mumcu’nun evinde ve ona, “girin” baskısı yapıyor.
Gökçek bir şey daha yapıyor.
Anavatan grubundan bir milletvekilinin evine birinde gece, birinde sabah kahvaltısı olmak üzere iki kez giderek, “Girin, size para vereceğiz” diyerek tüm diğer milletvekillerine onun aracılığı ile haber yolluyor.
Ancak bu kişi o gün girmiyor oylamaya.
Diğerleri de girmiyor.
Başbakan’ın, “Mumcu onları odaya kilitledi” iddiası ise gerçek dışı.
Kilitlenen kimse yok.
Nitekim Anavatan’dan iki milletvekili oylamaya katılıyor.
Miraç Akdoğan ve Hasan Üzyer.
Hasan Üzyer çok çok zengin bir işadamı aynı zamanda ve onun oylamaya girmesi, “Hükümet beni batırır” korkusuna bağlanıyor.
Miraç Akdoğan’ın girme nedeni ise meçhul olarak görülüyor.
Yine bir şey daha.
O dönemki CHP Ağrı milletvekili olan Naci Aslan, Anavatan grubundan Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz’ün kayınpederi.
Naci Aslan 2007 seçimlerine bir sene kala AKP’ye geçiyor.
Ve, cumhurbaşkanlığı seçimi oylamasından önceki günlerde ve oylamanın olduğu gün Anavatan merkezine gelerek damadına, “gireceksin” baskısı yapıyor.
Ama Turan Tüysüz girmiyor oylamaya.
Başbakan da, “bir damadını ikna edemedi” kızgınlığı ile Naci Aslan’ı 2007 seçimlerinde aday göstermiyor.
Şimdi ben soruyorum.
Bu mudur Millet iradesinin tecellisi?
Bu mudur baskıya karşı olmak?
Ve, burada karşı olunan baskı mıdır, asker mi?
Bu konunun devamı sonraya.
|