Eğer Aydın Güven Gürkan'ın siyaset, siyasal partiler, sosyal demokrasi, insan hakları, özgürlükler, Kürt sorunu, iç barış, demokrasi, çoğulculuk, toplumsal ilerleme ve dayanışma konularında dile getirdiği görüşler tam olarak uygulanabilseydi, bugün birçok sıkıntısıyı aşmış olurduk
Sosyal demokrat vicdan: Gürkan
Ercan KARAKAŞ - Aydın Güven Gürkan “hocamızı”, 22 Ocak 2006’da kaybetmiştik. Aradan dokuz yıl geçti. Her yıl olduğu gibi yol arkadaşları ve dostları olarak onu yine çeşitli etkinliklerle anıyoruz. Aydın Güven Gürkan, 12 Eylül’ün her alanda yarattığı tahribata tavır olarak aktif siyasete katılan başarılı bir bilim insanıydı. 1983’te Halkçı Parti (HP) milletvekili olarak meclise girmesiyle birlikte, bilgisi, tezleri ve içtenliği ile kamuoyunun dikkatini çekmeye başlamıştı. Çünkü o, alışılagelmiş, bildik siyasetçilere benzemiyordu. Son derece bilgili, Türkiye için hedefleri olan, vizyon sahibi, demokrat, dürüst ve mütevazı bir kişilik sergiliyordu. Bir duygu insanıydı, içi dışı birdi. Aydın Güven Gürkan bu özellikleri ve yetenekleri ile, 12 Eylül sonrasında hem ülkemiz siyasetine hem de ülkemiz sosyal demokrat hareketine çok önemli açılımlar getirdi, katkılar sağladı.
Yenilenme ve bütünleşme
İki konu onun için çok önemliydi. Bunlardan ilki, mevcut siyaset anlayışının “köklü bir biçimde yenilenmesi”, ikincisi de “12 Eylül’den sonra farklı partilere bölünen sosyal demokrat hareketin kendisini ideolojik olarak netleştirmesi ve bu temelde bütünleşmesi” idi.
Aydın Güven Gürkan, yaşanan toplumsal ve siyasal sorunların mevcut siyasi anlayışı ile aşılamayacağını, o nedenle siyasetin “daha üretken, yapıcı, bilimsel, demokratik, katılımcı ve saydam” hale getirilmesinin bir zorunluluk olduğunu savundu. Solun, sosyal demokrasinin bu yenilenmeye öncülük edebilmesi için daha tutarlı ve etkin hale gelmesi gerektiğini ileri süren Gürkan, sosyal demokrasinin kendisini solun evrensel değerleri temelinde ideolojik, programatik ve örgütsel olarak gözden geçirmesini istiyordu.
Halkçı Parti
12 Eylül’ün izin verdiği çerçevede “vesayetle” kurulan Halkçı Parti’nin özgürleştirilmesi ve sosyal demokratik bir çizgiye oturtulması mücadelesini de bu anlayışla başlattı. Mücadelesini başarıyla sonuçlandırdı ve partinin genel başkanlığına seçildi. Bu noktadan sonra HP milletvekilleri, onun öncülüğünde, işkencelere, anti demokratik uygulamalara karşı aktif tavır almaya ve Türkiye’nin 12 Eylül rejiminden bir an önce çıkması için kararlılık içinde mücadele etmeye yöneldiler.
Ecevit, İnönü, Gürkan
Gürkan, genel başkan olur olmaz, 12 Eylül sonrası üçe bölünen sosyal demokrat hareket birleştirmek için harekete geçti. Parti liderlerini ziyaret etti. Ecevitlerin Demokratik Sol Parti’sini (DSP), “ikna” edemedi. Ama Erdal İnönü’nün de olumlu yaklaşımı sonucunda Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) ile mutabakat sağladı. Sonuçta iki parti, HP ve SHP, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) adıyla birleşti. Birleşmeden kısa bir süre sonra, Aydın Güven Gürkan, genel başkanlık görevini Erdal İnönü’ye bırakarak siyasal tarihimizde eşi görülmeyen, örnek bir davranış sergiledi.
Aydın Güven Gürkan, 1992 yılında CHP yeniden açılırken de tek çatı altında bir araya gelinmesi için de uğraş verdi. SHP ile CHP’nin 1995 yılındaki birleşmesine önemli katkı sağladı.
Temiz siyaset arayışı
Onun için kendi konumu pek önemli değildi. Önemli olan, ilkeler, solun bütünlüğü, halkın refahı ve mutluluğu idi. Siyaset bunun için yapılmalıydı. Gürkan aslında yalnız sosyal demokratların değil, solun özgürlükçü tüm renklerinin ve toplumsal hareketlerin bir araya gelebilmesi gerektiğini savunuyordu. Bu yoldaki bir girişimin içinde de yer aldı. Fikri öncülük yapmaya çalıştı, ama mevcut siyaset anlayışıyla ve “siyaset kültürüyle” bunun kolay olmadığını yaşayarak gördü. O noktadan sonra, tekrar siyasetin “zihni” ve “ahlaki” yenilenmesine ve siyasi partilerin birer “kurum” haline dönüştürülmesi mücadelesine öncelik verdi. Bu doğrultuda öneriler geliştirdi. Bunları bıkmadan usanmadan anlatmaya, “üretken” “demokratik” ve “temiz siyaset” arayan insanlarla paylaşmaya çalıştı.
Bütünlüklü siyaset anlayışı
Aydın Güven Gürkan, sol, sosyal demokrasi bilinci ve duyarlılığı tam olan bir siyasetçiydi. Onun için sosyal demokrasi, “sistemin ve hayatın çıkmazları, eşitsizlikleri, dayatmaları, baskıları, ayrımcılıkları dayanışmayla aşmaktı.” O, sosyal demokrat nitelikli partilerin, birleşmesini zorunlu gördü ve gereğini yapmaya çalıştı. Ancak bunun yeterli olmadığının bilincindeydi. Birleşmenin yanı sıra solun temel değerleri olan, özgürlük, eşitlik, dayanışma, demokrasi ve barış gibi değerlere dayalı “ideolojik”, “programatik” ve “örgütsel” yenilenmenin şart olduğunu savundu. Mevcut sosyal demokrat siyaseti ise daha çok “eklektik” ve “pragmatik” nitelikli siyaset olarak değerlendiriyor ve bundan kurtulmak gerektiğini söylüyordu. İçerisinde bulunduğumuz “küreselleşme ve bilgi çağına geçişin” doğurduğu “yepyeni ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel koşullarda” sosyal demokrasinin de işini zor olduğunu o nedenle yeni sorunlara yeni çözümler üretebilmek için bilgiye ve yoğun “kuramsal” tartışmalara ihtiyaç olduğunu vurguluyordu. Küresel sorunlara küresel yanıtlar verilebilmesi için Avrupa’nın ve dünyanın sol, sosyal demokrat partilerinin bu tartışmaları ve arayışları birlikte sürdürmesini zorunlu görüyordu. İçe kapanmanın kabul edilemez olduğunu belirtiyordu.
Farklı bir siyasetçi
Özetlenecek olursa, Aydın Güven Gürkan farklı bir siyasetçiydi. Türkiye siyasetinde bilgili, dürüst, vizyon sahibi, hayalleri olan, yenilikçi, geniş ufuklu ve içtenlikli örnek bir siyasetçi olarak her zaman sevgiyle anılacaktır. Unutulmayacaktır. Eğer onun siyaset, siyasal partiler, sosyal demokrasi, insan hakları, özgürlükler, Kürt sorunu, iç barış, demokrasi çoğulculuk ve toplumsal ilerleme ve dayanışma konularında dile getirdiği görüşler ve öneriler tam olarak uygulamaya konulabilmiş olsaydı, ülkemiz bugün birçok sıkıntısını aşmış ve çağdaş dünyada daha iyi bir konuma yerleşmiş olurdu.
|