Diyarbakır sakin ve kararlı: Geri adım yok

01 Temmuz 2011 Cuma, 10:37

Hasip Kaplan: Bizim söylediğimiz net. Bütün tutuklu vekiller salınmalıdır. Meclis'e gelip çalışmalıdır.

Diyarbakır’dayım. Hava 40 dereceyi buluyor. Kentte haklı olmaktan gelen mağrur bir sükûnet var. Ovadan esen rüzgâr insanları serinletse de ovada siyaset yapamadıkları için buruk bekleyiş kentin hararetini artırıyor.
Mehmet Türk’ün berber dükkânının duvarında siyah bir dokumaya işlenmiş cam çerçeveli bir simli fatiha var. Boş bulunup AKP’li olduğunu sanıyorum. AKP’ye oy verenlerin ruh halini soruyorum. “Biz Blok’a verdik, BDP onun bileşeniydi” diyor. Siyasetbilimci olduğumu bilmemesi içimi rahatlatıyor. Mehmet Bey’e göre, “Baraj nedeniyle zaten Kürtlerin siyasi hakkı gasp ediliyor. Bir de mahkemeler vekilleri süründürüyor”. “Altı vekilin sorunu çözülmezse ne olur” diye soruyorum. Burada BDP çok güçlü. Siyaseten Türkiye’nin en olgun şehri. Milletin bir ferdi milletin vekili gibi konuşuyor: “Sözümüzü söyledik. Meclis’te siyaset yapacağız dedik. Vekillerimizi gönderdik. Meclis’e almıyorlar. Aldıklarına da ‘Bari hepiniz gelmeyin’ diyorlar” diyor Mehmet Bey.

Kaplan’dan çözüm yolu
Kahvaltıda Hasip Kaplan’la konuşuyoruz. Perşembe günü de gelişmeleri telefonda değerlendiriyoruz. Mehmet Bey’den farklı düşünmüyor: “Halkımız Kürt sorunu Meclis’te çözülsün diye bizi, Meclis’e gönderdi. Ama arkadaşlarımızın bir kısmı rehin alındı. Herkes öyle hissediyor.”
“Çıkmaları nasıl mümkün?” Kaplan zor olmadığını düşünüyor: “Tutuklu milletvekillerimiz 5-10 yılla yargılanıyor. Zaten iki üç yıldır içerdeler. Yargıları sürerken cezalandırılıyorlar. Hukuk sisteminin yeni bir adaletsizliği. Ne diyorlar? Delil topluyorlarmış. Ne delili topluyorlar? Basın açıklamasındaki ifadeler nedeniyle gözaltına alıyorlar. Basın açıklaması da ortada. Yani arkadaşlarımız fikirlerini ifade ettikleri için içerde. Yargılamaya devam etmemelerinin nedeni de Kürtçe yani anadillerinde savunma vermek istemeleri. Bir de kendilerini kendi kültürlerinde ifade ettikleri için cezalandırılıyor arkadaşlarımız. Durum aslında bu.”

Kürtlere karşı bir ayrımcılık var diyorsunuz...
“Elbette. Ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan adi suçlulara dahi müsamaha gösteriliyor. Düşünce suçlusu yaratılıyor, sonra adi suçludan daha büyük tehlike olarak görülüyor. Bu siyasi bir karardır. Adaletle siyasetin iç içe girmesidir.”

CHP’nin boykotunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Kendi takdirleridir. Boykotu biz başlattık. Arkadaşlarımız gelmeden biz de gelmeyiz dedik. CHP de kendi arkadaşlarına sahip çıkıyor. Şimdiye kadar tutukluyken vekil seçilen herkes serbest bırakıldı. Hükümlü olmayanlar, ağır aksak işleyen hukuk sistemimizde bile masumdur. Hele vekilse, mahkeme onun halk adına çalışmasını engelleyemez. Biz CHP’ye destek veriyoruz ya da vermiyoruz demiyoruz. Bizim söylediğimiz net. Bütün tutuklu vekiller salınmalı, Meclis’e gelip çalışmalıdır.”

AKP’nin tavrına ne diyorsunuz?
“Yeni anayasa yapacağız dediler. Kimle yapacaklar? Zaten sekiz senedir iktidardalar. Sorunların sorumlusu iktidar partisidir. Diyalog bile kurmuyorlar. Bizi aramıyorlar. Şunu yapacağız ya da yapmayacağız bile demiyorlar. Yeni anayasa sözü veren, gereğini yapar.”

Kriz nasıl çözülecek?
“İsteseler iki-üç gün içinde çözülür. Biz geri adım atmıyoruz. Daha ne kadar atacağız? Diyarbakır’ı gördünüz. Burada herkes net. Anamuhalafet de adım atmalı. Onlar da ‘Herkes Meclis’e girmeli’ demeli. Diyarbakır olgunlukla bekliyor. Ama sabrın bir sınırı var. Mesela Sebahat Tuncel’i, bir milletvekilini polis zoruyla mahkemeye çıkarmaya çalışıyorlar. Ayrımcılık var. Artık bitmesi lazım. On yıldır bir kanun çıkaramadılar.”

Ne söylerlerse kriz çözülür?
“Detaya çok gerek yok. Somut adım bekliyoruz. Söylecekleri tek şey: ‘Tamam, bütün milletvekilleriyle beraber Meclis’te bunu çözeceğiz. İlk yapacağımız bu olacak’. Sonra herkes yemin eder. Çözüm için aynı çatı altında toplanır.”

Yarın (bugün) Cumhurbaşkanı ile görüşme var... Ne konuşulacak?
“Diyalog grubumuz konuşacak. Ayrıntıları sonra öğreneceğiz. Ama yeni bir şey konuşulur mu bilmem. Ben katılmayacağım. Kürtlerin, Blok vekillerinin, arkadaşlarımızın söylediği belli artık. Pazarlık yok.”

Diyarbakır da öyle diyor...
Sokaktaki insanlar, berberinden eski milletvekiline, belediye çalışanından işçisine benzer bir ruh halinde. Öfke var, ama gösterilmiyor. Meraklılar ama sakince bekliyorlar. Bir gözleri Ankara’da, diğer gözleri... Onu söylemeyeyim, onlar da söylemiyorlar zaten. Çözülmezse bir Meclis de burada açılır. Atanlar mı haklı, eyvallah deyip gidenler mi? Diyarbakır net. Gözler AKP’de.

Kaynak : KORAY ÇALIŞKAN/Radikal