Naçizane bendenizin de bir oyu var, fakat kararımı veremiyorum. Kafam biraz karışık, zihnim bir parça dağınık.
Bir ahbabı, yakın bir dostu, bir duygudaşı izler gibi izliyorum Sırrı Süreyya Önder’i. Yük olmaktansa yük almayı tercih ederim lakin, bilir kendisi. Doğrudan ‘yakın dostumdur’ demeyişim, seçmen muhitinde onu müşkül durumda bırakmama hassasiyetimdendir. Tabanı nezdinde imajına halel getirmekten çekiniyorum.
Açık adı Barış ve Demokrasi Partisi olan BDP destekli bağımsız adaylardan biri. Seçim kampanyasına asılıyor, renkli bir dille konuşuyor; en önemlisi, gecesini gündüzüne katmış, canla başla çalışıyor. 3 oy daha fazla alabilmek için muazzam bir retorik geliştirdi, gıpta ile kulak kesiliyorum.
Naçizane bendenizin de bir oyu var, fakat kararımı veremiyorum. Kafam biraz karışık, zihnim bir parça dağınık. Adını koyamıyorum ben, oyumu alabilmesi için bir sebep vermeli bana.
Televizyona her çıktığında, “Birileri rahatlıkla seçim çalışması yürütürken, biz polisle köşe kapmaca oynamak zorunda kalıyoruz” diyor mesela. Polis tarafından yolu mu kesildi, arabası mı taşlandı, seçim bürosu mu kundaklandı, maazallah kem bir nazar mı değdi kendisine? Her fırsatta aynı şeyi tekrarlıyor ama nasıl engellendiğini hâlâ çözemiyorum.
“Eskiden gazeteler kapatılırdı, şimdi gazeteler kapatılmıyor ama medya halk güçlerine kapatılıyor” şeklindeki veciz sözler de ona ait. Bu sözleri de bir TV ekranında sarf ediyor. Ekranlar ona kapatılmadığına göre, halk güçlerinden neyi, kimi kastediyor anlayamıyorum ben.
“Hopa’da o kadar panzerin ne işi var? Derelerimizi HES’lere kurban etmeyeceğiz demişler. Demokratik protesto yapılıyor, buna tahammül edeceksin. Demokratik tepki gösterdiğinde eşkıya mı oluyor insanlar? İnsan olan, kitleye öyle gaz ve su sıkar mı?” diye konuşuyor.
Nihayetinde etten kemikten insan evladına atılan o kaldırım taşları birer demokratik propaganda aracı olarak sökülüyor yerden, farkındayım. Ama ben yine sökemiyorum o cümlelerin altına sakladığı derin manaları.
Hakikati bilinemez sırlarla, gizli mesajlarla dolu söyledikleri. Anlamlandırma gayretine giriyorum. Elimdeki demokratik eylem fotoğraflarına bakıp duruyorum, duyduğum bütün bu efsunlu sözlerden sonra. Değer verdiğim, fikrine kıymet atfettiğim biridir çünkü Sırrı Süreyya Önder.
Hangi biri demokratik ifade biçimi, hangisi şiddet gösterisi, hangisi nefret saldırısı, hangi birine tahammül gösterilmeli, neye müdahale edip neyi seyretmeli polis, ayırt etmekte zorlanıyorum. Dediğini yapmakta kararlıyım, ne dediğini bir anlasam kâfi gelecek.
Hicve yorulmasın yazdıklarım, taşlıyor değilim Sırrı Süreyya’yı. İlla kalem ucuyla iğnelediğime verilecekse, demokratik ifade özgürlüğü namına taşlı sopalı saldırılar kadar mazur görülsün benimki de.
Dilin kemiği yok ama Sırrı Süreyya’nın omurgası var, vicdanı var, ona güveniyorum. Tek ricam, konuşurken biraz daha açıklayıcı bir tebliğ dili kullanması. Fazla ezoterik, çok fazla sırlı, gereksiz ölçüde gizemci, bilinemezci derecesinde kapalı konuşuyor. Siyasi yarar sağlamak için ajitasyon ve kışkırtmaya tenezzül etmeyeceğine kuşkum yok. Ne dediğini bilsem, yetecek karar vermeme.
Birkaç kare resim var önümde. Birinde, içinde Başbakan’ı taşıyan seçim otobüsünün bir miktar barış, özgürlük ve demokrasiye maruz kaldıktan sonraki hali görülüyor. Diğerinde, Sırrı Süreyya Önder’in seçim araçlarından birinin demokratik tepkilerden sonra aldığı şekil var. Bir diğerinde ise MHP ve AK Parti seçim araçlarının hemen her gün İstanbul trafiğinde demokratik halk güçleriyle karşılaşmasından geriye kalan haşat hallerine dair bir örnek...
Ve son karemiz Ankara’dan: Fotoğraftaki genç arkadaşlarımız, demokratik bir sokak muharebesi ile fethederek ayak bastıkları yüksekçe bir yerden bayrak sallandırıyor. O bayrak, demokratik bir zaferin bayrağı, biliyorum. Ama polis panzerine benzeyen o yer neresi, çıkaramadım bir türlü. Belki Sırrı Süreyya Önder biliyordur diye, ona soruyorum.
Medyaya yansıyan görüntüler aldatmacadır, eminim. Yalan söylüyor, bizi kandırıyorlar yine. Fakat o görüntülerde göremediğimiz ve bizden saklanan gerçek nedir?
Kendisine itimadım tamdır, üstüne oyumu da vermeyi taahhüt ediyorum. Yalnız kafam biraz karışık, zihnim bir parça dağınık, bana şöyle esaslı bir sebep versin istiyorum.
Haberleri Paylaş
FacebookMixxDeliciousTwitterGoogleDiggYahooRedditmyspaceFriend FeedStumble Upon
|