"Zengin fakir diye ayırmam. Benim için sadece ve sadece vatandaş var."
"Her vatandaş bu ülkenin zenginliğinden hak ettiği payı almalı. Her vatandaş rahat bir nefes almalı."
Kulaklara zarar, vicdanlara yük, akıllara ziyan bu sözler ‘’sol’’ da olduğu varsayılan bir genel başkandan.
Hani ‘’emek en yüce değerdir’’ diyen; Bursa’da olduğu gibi miting alanlarını doldurup taşıran, yükselişte olduğu açıkça gözlenen ana muhalefet partisinden.
………………………………….
‘’Emek sermaye çelişkisi, sınıf, sınıf bilinci, sömürü, artı değer…’’
Bu kilit önemdeki sözler PM’si Kemal Derviş’çi liberal ekonomistlerle dolu yeni CHP’nin ABD’den süfle edilen söyleminde buhar olmuş uçmuş.
Yani solu sol olarak var eden ve yüzlerce yıllık bir felsefe ve eylem geleneği içinde oluşan bütün temel kavramları unutmuş sanki Kılıçdaroğlu.
Kılıçdaroğlu,‘’gel vatandaşşşşş gellll!..’’ diyen bir işportacılıkla CHP’yi nereye taşıyabilecek?..
Sağa açılıp saçılarak, tekke ve zaviyelerin kaldırılmasını bir hata olarak niteleyerek, ABD’de ‘’buraları ihmal etmişiz’’ diye Umut Oran’ları dolaştırarak, emperyalizme işve cilve yapıp, AB’ye göz süzerek, laikliği tartışmaya açarak CHP nereye yol alıyor?..
…………………………………..
‘’Parasız eğitim, parasız sağlık’’ diyebiliyor mu Kemal Bey?..
Hayır!..
Ya ne söylüyor:‘’Türkiye rahat bir nefes alacak!..’’
‘’Sömürü düzeninde ‘’rahat bir nefes’’ almak olası, öyle sosyalizm mosyalizm icadı çıkarmayın başımıza, kapitalizmi bunlar iyi işletemiyor biz işletiriz’’ diyor, mışıl mışıl bir ses tonuyla Kemal Bey.
Yani, özü şirkete dayalı, şirketinde kar amacıyla oluştuğu, karınsa emek sömürüsüyle gerçekleştiği kapitalizmi aklıyor, paklıyor Kemal Bey.
Yolsuzluk dosyaları açıklıyor ama düzenin kendisi yolsuzluk üstüne kurulu.
Kılıçdaroğlu sus pus o konuda.
Sosyal Demokrasi kapitalizmin çamaşır makinesi mi?..
Kapitalizmde, ‘’Her vatandaş bu ülkenin zenginliğinden hak ettiği payı almalı’’ masalı gerçekliğin dünyasında paramparça olur.
Nufus’un % 20’si ulusal gelirin % 80’ine sahiptir bu düzende.
Yerseniz yani. Ya da boyun eğerseniz.
……………………………
Soralım Kılıçdaroğlu’na:
CHP’li belediyeler taşeron işçi çalıştırmıyor mu?..
İstanbul’da sel sularına kapılıp giden taşeron işçi Ataşehir’in CHP’li belediyesinde çalışmıyor muydu?..
1 Mayıs’ta Taksim’de CHP’li Konak Belediyesi’nce işten çıkartılan temizlik işçileri, “Zafer bizim olacak. Konak Belediyesi Taşeron Temizlik İşçileri” yazılı pankart açmadılar mı?
Nilüfer Belediyesi’nde taşeron işçi yok mu?
Yani ‘’ben zengin fakir ayırmam’’ edebiyatı hayata denk düşmüyor.
Hayırlı rüyalar, oy almakla iktidar olmak arasındaki uçurumu unutmuş ‘’Sosyal Demir-kırat’’larım.
……………………………………..
Mevlana gibi kollarını herkeslere açtığını söylese de…
İşçi Şehri Bursa’da işçi patron ayrımı yapmıştı Kemal Bey.
1. sırada bir patron var: Sena Kaleli.
İlaç için bir tek sendikacı yok 18 kişi içinde CHP’de.
Tek sendikacı, kayyum heyetinde: Kadir Burhan.
Amorti çıkmış emeğe CHP listesinde yani.
Kadir Bey’in kadrini ancak bu kadar bilmişler.
Kadir Burhan’da en son ne zaman işçi olduğunu unutmuştur zaten.
Sendikacı Kadir Bey, patron Sena Hanım TBMM’ne giderken maşrapayla su döksün arkasından diye alınmış her halde kayyuma.
İstanbul 2. bölgede de DİSK Genel Başkanı Süleymen Çelebi üçüncü sıradayken, işveren Umut Oran iki de.
Sol bir parti siyaseti ‘’emek-sermaye çelişkisi’’ içinde algılar ve emeğe yönelir.
CHP’ye bu şartlarda ‘’sol’’ diyebilir miyiz?..
…………………………………
60’lı yılların sosyalis TİP’ini, TBMM’de sol rüzgar estiren hemşehrimiz Behice Boran’ı, Mehmet Ali Aybar’ı gel de anımsama şimdi.
TİP’i sendikacılar kurmuştu ve TİP’te işçilerin % 51 temsil hakkı vardı.
Şimdi DİSK sadece genel başkanını listeye sokabiliyor.
İşçilere TİP’iniz müsait değil deniyor her halde CHP’de.
Özeti: Kemal Bey zengin fakir ayırmıyor, emeği kayırmıyor.
………………………..
Sendikacılar bir yana, parti emeği de yok sayıldı CHP’de.
Ön seçime üç dönemdir layik görülmeyen; ‘’kirayı, elektriği suyu ödeyin, konvoy düzenleyip alan süslemesi yapın, afiş asın gerisine karışmayın’’ denen Bursa CHP örgütü kaderci bir sessizlikle, tevekkülcü bir yılgınlığın anaforunda dibe sürüklenmiş.
CHP örgütü genel merkezin her enseye tokatını ‘’yarabbi şükür’’ diye bağrına basa basa sonunda ‘’Adayımız Turhan Tayan Örgüt kaldı yayan’’ diyerek Turhan Tayan’ın kuyruğuna takılıp, ağzına bakar oldu.
Tayan’da sosyal demokrasinin sahipsiz ovalarında kır atını şaha kaldırmış ‘’ vatan mevzubahisse gerisi teferruattır’’nutukları attıkça çoşuyor.
Aziz Nesin 12 Eylül sonrası Demirel’in haline tavrına bakıp:
‘’Bir darbe daha yapılırsa Süleyman Bey komünist olacak’’ demişti.
Turhan Bey de bu memleket sevdasıyla bir seçim sonra komünist olursa şaşırmam.
………………………………..
Tayan’a da kızmayayım.
Meğer. CHP tabanında merkez sağ siyasete, siyasetçiye ne büyük bir iştah ve heves varmış.
Meğer CHP’liler dışa vuramadıkları bir utangaç ümitle, ‘’ah bir sağ siyasetçi düşse de önümüze dağ bayır dolaşsak peşinde’’ dermiş.
Kemal Demirel demiryollarını getiremese de Kılıçdaroğlu CHP’ye ‘’lokomotif’’ olarak Tayan’ı getirdi.
…………………………………..
‘’Tony Blair, Deniz Baykal bilmair’’ esprisi vardı.
Ancak, Kemal Bey biliyor; çünkü CHP’nin‘’bir bilen’’ i oldu: Süleyman Demirel.
Deniz Gezmiş’lerin idamı için parmak kaldıran Demirel’in kontenjanından Turhan Tayan, 68’lilerin anısına‘’Üç Fidan Anıtı’’ açmış Nilüfer Belediyesi’nin bulunduğu Bursa’da CHP milletvekili adayı.
Bu ne yaman çelişki.
Bir gün o ‘’Üç Fidan’’ CHP il binasına yürüyüşe geçerse şaşırmam.
…………………………..
70 ve 80’de iki darbeyle sosyalistler budanınca CHP de sağa savruldu.
DİSK’in kurulduğu, TİP’in TBMM’de olduğu, Deniz Gezmiş’in öğrenci önderliği yaptığı, Yılmaz Güney’in toplumcu gerçekçi filmler çektiği, Aziz Nesin’in mizah hikayeleri yazdığı bir Türkiye’de İsmet Paşa ‘’ben ortanın solundayım’’; Bülent Ecevit ‘’toprak işleyenin su kullananın, bu düzen değişmelidir’’ demek zorunda kalmıştı..
Kemal Bey ise "zengin fakir ayırmam" a geriledi.
Demek ki neymiş:
Sosyalisti mecliste olmayan bir ülkenin, sosyal demokratı da iktidar olamazmış.
……………………….
Hadi bir Sena Kaleli fıkrası anlatayım da neşeli bitsin yazı:
Sena Hanım’a sormuşlar:
‘’Efendim Kautsky ve Bernstein hakkında ne düşünüyorsunuz?..’’
Hızla yanıt gelmiş:
‘’Yeni otobüs almayacağız şirkete. Bu markalar lütfen teklif vermesin.’’
|