Yenilikçi CHP'nin AK Parti karşısında tek dezavantajı, yarışa 9 yıl kadar geriden başlamış olması, ki telafi edilemez bir eksiklik değil.
Bu karşılaşmada tarafımı açıkça belli ediyorum. Her şeye rağmen, statükonun yılmaz bekçisi eski CHP’ye karşı, değişimin partisi olma yolunda AK Parti’ye öykünen yeni CHP’den yanayım. Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının yeni siyaset güzergâhı açık olsun!
Kılıçdaroğlu, geçen pazar sabahı İstanbul’da, statükoculuk tabelasını aşağı indirip değişim flamasını çekmiş CHP’nin bayrak direğine. “Değişimin partisi CHP’dir” demiş. Hayırlı olsun!
AK Parti yeni bir meydan okumayla karşı karşıya. Değişimin bir partisi daha oldu çünkü. Demokratikleşme ve reformculuk sahasında rakipsiz kalmayacak bundan böyle. Ne yandan bakarsanız bakın, bu iyidir.
AK Parti’nin ‘ileri demokrasi’ söylemine karşı, CHP’nin ‘özgürlükçü demokrasi’ paketi var artık. Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha fazla değişim vaadinde AK Parti’yle yarışacaklar.
Sabır gerek
Yenilikçi CHP’nin AK Parti karşısında tek dezavantajı, yarışa 9 yıl kadar geriden başlamış olması, ki telafi edilemez bir eksiklik değil. Seçimlere dönük bir son dakika manevrasına benzediği için, bu ani değişimin semeresini hemen 12 Haziran’da alma beklentisine girmemeliler yalnız. Aksi halde hayal kırıklığıyla sonuçlanabilir, daha başlarken bitebilir CHP’nin değişim macerası.
Acele etmeden, sabırla, sebatla, içerden gelecek her türlü mukavemeti göğüsleyerek yürümeliler bu yolu. Bilmeliler ki, ecinniler kesmeyecek yollarını, iyi saatte olsunlar çıkmayacak önlerine. ‘Cumhuriyet Mitingleri’yle yorulmayacak, ‘Tehlikenin farkında mısınız’ kampanyalarıyla dövülmeyecek, gericilikle suçlanmayacak, psikolojik harekâtlara maruz kalmayacaklar.
Müsterih olsunlar, mıntıka temizliği AK Parti tarafından yapıldı, mayınlar değişim arazisinden temizlendi. Değişmek artık kolay. Genelkurmay’ı Savunma Bakanlığı’na bağlamanın da Kürtlere yerel özerklik kapısını açmanın da başörtüsü sorununu halletmenin de bir maliyeti olmayacaktır. CHP’ye kapatma davası da açılmayacak, garanti ederim. Bu bedellerin hepsi, defaten ödendi AK Parti tarafından.
Anayasa Mahkemesi’ni Meclis’ten yetki gaspına davet edecek, askeri sivil siyasete müdahaleye çağıracak bir CHP de kalmadı ortada. Son engel, CHP’nin kendisiydi zaten. Yenilikçilik kulvarı sonuna kadar açıktır Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına, analarının ak sütü gibi helal olsun!
Başbakan Erdoğan, “Yeni CHP dedikleri şey, bir siyaset mühendisliği tasarımıdır. Kılıçdaroğlu, bu tasarımın ürünüdür” diyor. Haricen tasarlanmış bir proje olduklarını söyledi diye, kızıp bozulmasınlar ona. Yoğurdu üfleyerek yiyor, çünkü az çekmedi CHP’den.
CHP’de değişimin önü açıldıysa bugün, kabul edin ki CHP’ye rağmen açıldı. Yeni CHP’nin de bir inandırıcılık sorunu yaşadığı görülmeli. Ama aşılmaz bir sorun değil. Seçimden sonra değişime sırt dönmemeleri, samimiyetlerini ispata yetecektir.
Yeni CHP, bir de taklitçilikle, AK Partilileşmekle suçlanacaktır, ki onunla baş etmesi daha zor bence.
Siyasetbilimci Doç. Ayşen Uysal, dünkü Taraf’ta Neşe Düzel’e bu zorluğu anlatmış. Bazı CHP’lilerin de sürece kuşkuyla baktıklarını söylüyor. İktidara hazırlamak için bir elin CHP’yi ABD ve AB’nin demokrasi kriterlerine göre dönüştürdüğünü düşünüyorlarmış. ‘CHP’nin AKP’lileştirildiğine’ inanıyorlarmış yani.
Ayşen Uysal şöyle diyor mealen: “CHP, AK Parti’ye bakarak tamamen bir taklit politikası izliyor. Kılıçdaroğlu da Erdoğan’a bakıyor. Ecevit’le işe başlamıştı, şimdi Erdoğan’a özeniyor...”
Ulusalcı sol tabandan gelecek bu ve benzeri eleştirilerden çekinip yılgınlığa kapılmamalı Kılıçdaroğlu.
CHP’de kuvvetli bir statüko damarı mevcut. Değişim rüzgârlarına karşı, yüksek yargıdakinden bile daha müzmin, daha dirençli çıktı.
Onun için, değişim yüksek yargıdan da sonra geldi CHP’ye. Statükonun son kalesi 12 Eylül’ün yargı nizamına, özgürlükçü demokrasiyle tanışmak CHP’den daha önce nasip oldu bu yüzden.
Çok değil, bundan sadece 8 ay önce, yargıya demokratik düzen getiren 12 Eylül anayasa referandumunda ‘Hayır’ cephesinin başını çekiyordu Kılıçdaroğlu. Biraz gecikmeli oldu ama olsun, sonunda CHP’nin de direnişten vazgeçip özgürlükçülüğe ve değişime kendini açması sevindiricidir.
Durmak yok yola devam, ha gayret!
|