Asker üzerinden seçim kampanyası

29 Mayıs 2011 Pazar, 08:31

Murat Yetkin/Radikal

Seçimlere iki hafta kala hem hükümet, hem muhalefette askerin konuşmasından çıkar uman var.
Koşaner'in işi kolay değil.


12 Haziran seçimleri iki hafta sonra bugün yapılacak. Yani en kritik dönemece girildi, partiler son kozlarını bu iki hafta içinde oynayacak.
Siyasetle ilgilenen neredeyse hiç kimse bu seçimlerden kimin birinci parti çıkacağıyla ilgilenmiyor görünüyor. Dikkatler AK Parti’nin 330 milletvekili çıkarıp çıkarmayacağı üzerinde yoğunlaşıyor. Başbakan’ın siyasi kurmaylarından Yalçın Akdoğan geçenlerde CNN Türk’te açıkça mücadelenin yeni anayasayı tek başına AK Parti’ye yazdırmama üzerine olduğunu söyledi.
Bu önemli bir açıklamaydı. Birincisi, o zamana dek Başbakan Erdoğan dahil bütün AK Parti sözcüleri, yeni anayasanın yazımında diğer partiler ve toplum temsilcileri katında mutabakat aranacağını söylüyorlardı. İkincisi, bu mücadelenin en azından AK Parti’nin –belki göstermelik mutabakat arayışıyla- kendi anayasasını halkoylamasına sunması için gerekli, 330 milletvekili sayısını aşmak üzere verildiği de açığa çıkıyordu.

Baraj sorunu ve MHP
MHP’nin yüzde 10 barajının altına itilmesi çabaları AK Parti’nin başkanlık sistemi merkezli yeni anayasa ihtiyacı bakımından ayrı önem taşıyor. Barajı sadece AK Parti ve CHP’nin aşması halinde ve AK Parti yüzde 40’ın üzerine çıktığında, CHP yüzde 40’a yaklaşamadıkça AK Parti 330 sandalyeden fazlasını alabilecek. Hatta oy oranının 45’i geçmesi durumunda halkoyuna gerek kalmadan Meclis’ten kendi terzi işi anayasasını geçirebilecek 367 sandalyeye ulaşması dahi ihtimal dahilinde olacak.
Gerçi kaset skandallarında doz kaçınca ters tepmiş ve son dönemlerde gevşemiş MHP tabanı yeniden toparlanmaya, yüzde 10 kâbusundan uzaklaşmaya başlamış görünüyor, ama bu seçimin esası AK Parti’nin kendi terzi işi anayasasını yazması olduğu konusunda bir tereddüt kalmadı.
Kasetlerin ters teptiğinin 6 istifayla açığa çıktığı 23 Mayıs’ın ertesinde ilginç bir başka sayfa açıldı seçim gündeminde. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 24 Mayıs Salı günü Bursa’da işadamlarına şunları söyledi: “Gözümün içine bakıyorsunuz, ne demek istediğimi anlıyorsunuz. bırakmak, bir işi yarım bırakmak doğru değil. Bu dönemde de iktidar olmamız lazım.”

Askerin konuşmasını kim ister?
Aynı gün akşam saatlerinde Genelkurmay’ın internet sitesinde, 16 Mayıs’ta başlayan Denizkurdu ve Efes askeri tatbikatlarının, kapanış gösterisi niteliğindeki 25 Mayıs kısmının iptal edildiği duyuruldu Askerler, bunun tamamen teknik nedenlerden kaynaklandığını belirtti. Ankara kulislerinde ise iki senaryo üzerinde spekülasyon başladı. İlki, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın katılmayacağı belli olunca, Genelkurmay törene gerek duymamıştı. İkincisi, askerin tutuklanan general ve daha alt rütbedeki askerlerin tutukluluk sürelerinin uzamasına tepki gösterdiği yolundaydı. Zaten bir süre önce Genelkurmay uzun tutuklulukları anlayamadığını yine internet sitesinde söylemişti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Koşaner 25 Mayıs’ta Gül, 26 Mayıs’ta Erdoğan ile görüştü. Aynı akşam iki şey oldu. Azerbaycan Milli Bayramı davetinde Genelkurmay Sözcüsü Tuğgeneral Süngü, iptalin teknik nedenden olduğunu yineledi. Aralarında Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Balanlı’nın da bulunduğu 12 subayın daha ifadesinin alınacağı öğrenildi; 27 Mayıs’ta ifadelerin alınmasına başlandı.
Askerin her konuştuğunda, AK Parti’nin 8 küsur yıllık iktidarına rağmen, siyasilerin mağdur edildiğini işleyerek birkaç puan daha aldığı, artık test edilip onaylanmış bir durum. Tabii askeri konuşmaya çağıran, kışkırtan iktidar dışında çevreler de var.
Hak ve Eşitlik Partisi Başkanı, emekli General Pamukoğlu’nun dünkü sözleri bu türden: “Tamamen mevzilerde, siperlere girmiş, susmuş. Bana göre kendi hukukunu bile arayamıyor.” Belki bazı tepki oylarını çekmek istiyor. Ama bu çok tehlikeli bir oyun.
Bütün göstergeler, Koşaner’in oyunun farkında olduğu, askerin siyasi konulara girmemesi gerektiği, girdiğinde ters tepkiye yol açtığını algıladığı yolunda. Ama son iki haftaya giriliyor. Bu iki haftada asker de, toplumun başka kesimleri de kışkırtmalara maruz kalabilir. Demokratik sabra sığınmak en iyisi olacak.