MERSİN’de AKP’in işi zor gibi gözüküyor.
CHP ve MHP’den başka ‘bağımsız bloktan’ Ertuğrul Kürkçü gibi ‘dişli’ partiler ve isimler mücadele edecek.
Tayyip Erdoğan bunu bildiği için Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ı Ankara’dan Mersin’e çekmiş. Sempatik tavırlarıyla Mersin’in rengi olmuş, aynı zamanda siyasete ağırlığını koymuş... İş dünyasından gelmesi nedeniyle meslek odaları, sivil toplum örgütleri ve partilerle sıcak bir diyalog içine girmiş... ‘Seçim ağası’ unvanını da almış Mersinlilerden. Devlet gücü yanında olduğundan AKP’ye kendisiyle birlikte kaç vekili Meclis’e sürükleyeceği şimdiden merak konusu.. .
2009’daki İl Genel Meclisi seçimlerinde MHP birinci, AKP ikinci ve CHP de üçüncü parti olmuş... Büyükşehir belediye seçimlerinde ise MHP ile çekişen CHP önde çıkmış. Antalya ve Adana gibi Mersin’de de referandumda ‘Hayır’ oylarının fazla çıkması AKP’yi doğal olarak endişelendirmiş. AKP, Çağlayan’la seçime yüklenirken bir ‘sahil’ kırılmasını bekliyor gözüküyor. AKP’nin beklentisi böyle ama kent merkezi, Akdeniz ilçesi ve Tarsus’taki Arap, Yörük ve Kürt oyları, AKP, CHP ve MHP arasındaki 4’er milletvekilliği paylaşımında bu kez ise dengenin bozulacağı anlaşılıyor. Aldığı göçü vermekten ötürü Mersin’in milletvekili sayısı 12’den 11’e düşmüş.
MERSİN, DUBAİ OLAMADI
Yeni tablo nasıl şekillenir? Bir kere AKP aday listesinin tümünü değiştirmiş. Çağlayan ‘lokomotif’ durumunda, diğer adayları ise çok tanınan isimler değil. İki kadın adaydan 4. sırada İstanbul’dan İngilizce öğretmeni Çiğdem Ökten konulmuş. (2. bölgede tabanda güçlü bir isim olan ve 5 dönemdir parlamentoda yer alan ‘Karaçadır’ın kara oğlu’ olarak bilinen Ali Er’in liste dışı kalması AKP’yi olumsuz etkileyecek, hele bir de MHP’ye çalışırsa...) Çağlayan rüzgârı, AKP’yi birinci parti yapar mı; zor deniliyor. Aday gösterilmeyen Kürşad Tüzmen geçen dönem “Mersin’i Dubai yapacağım” diye ortaya çıkmıştı. Ancak bıraktığı hiçbir ‘iz’in görülmediğini bizzat AKP’lilerden dinledik. (2013’teki Akdeniz oyunlarını Mersin’e kazandırmak için gösterdiği çabayı da unutmamak lazım.) Bu sıkıntı nedeniyle Çağlayan’ın çırpınması boşuna değil... Erdemli’de kendisine, akli dengesi yerinde olmayan bir kişinin tokatlı saldırısından sonra Çağlayan’ın etrafında etten duvar örülmüş; sadece Ankara’dan konusunda uzman 12 polis gönderilmiş.
AKP İl Başkanı Mekin Merter Salt ise, sokaktaki vatandaşın da bir hayli yakındığı gibi CHP’li büyükşehir belediyesinin ‘çalışmadığını’ söylüyor.
MHP 5 DİYOR
MHP de kadrosunu değiştirmemiş, 1. sırada her zamanki gibi Mehmet Şandır var. Dışarıdan, 2. sıraya, sevilen bir isim olan Dr. Ali Öz’ü yerleştirmiş. İl Başkanvekili Murat Kadızade, bu kez 5 milletvekili çıkaracakları iddiasında. İktidarın KÖYDES projelerinde Mersin’i cezalandırarak 98.6 milyon liralık yardıma karşılık, Trabzon’a 214 trilyon lira verilmesiyle Mersin’in göz ardı edildiğini söyledi. İşte AKP’nin partizanlığı...
CHP SIKINTILI
CHP il yönetimi Baykalcı olarak tanınıyor. Adayları ‘heyecanlandıran’ bir çalışması olmadığını çok kişi söyledi. Zaten adaylar tek başına çalışıyormuş. Buna karşılık CHP İl Başkanı Yılmaz Şanlı, “Mersin’de birinci parti olacaklarını” savunurken, “Mersin’den aday gösterilen bakanlar, hayal görüyorlar hep. Söyledikleri teoride kalıyor. Yapılan bir şey yok!” diyor. CHP 1. sırada Tabip Odası eski başkanı, Adana Karataşlı Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, 2. sıraya Tarsuslu Vahap Seçer, 3. sıraya Gülnarlı milletvekili İsa Gök, 4. sıraya yine Silifke’den Av. Ali Rıza Öztürk konulmuş. CHP, ‘Kürt realitesini’ ancak 5. sıraya yerleştirdiği Av. Necmi Doğan’la görmüş... CHP Mersin merkezde ‘Anadolu Alevi’si’ gerçeğini de ancak 6. sırada (Dr. Hüseyin Çamak) görmüş. Listenin Mersin’i iyi ‘analiz’ edilmeden hazırlanması eleştiri konusu oluyor. Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Macit Özcan ise kentte ‘mumla aranır’ olmuş. Zira, geçmişin etkili bir başkanı olarak galiba bu dönem heyecanını yitirmiş midir, nedir?
GÜNÜN SÖZÜ
“(Mersin Akkuyu nükleer santralı için) 3000 yıllık zaman içinde 800’e yakın tsunami kaydedildiğini, tsunamilerin büyük bölümünün Doğu Akdeniz’de gerçekleştiğini, Akdeniz ve Marmara’da ivedilikle tsunami erken uyarı sisteminin kurulması gerektiğini söylüyoruz.”
(Mersin Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Selim İnan)
Kürkçü’ye 75 bin oy gerekiyor
BDP’nin desteklediği ‘bağımsızlarından’ Ertuğrul Kürkçü, trenimize BDP’li Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk ile geldiğinde gayet moralliydi. Mersin’de canlı ve dinamik bir politik hava estiğini belirtip “Seçmenler, bloklar halinde hareket ediyorlar. Bireysel tavır gözükmüyor” tespitinde bulunurken, “Bağımsız olarak seçilmek için 75-78 bin oy gerekiyor. Ama biz, iki bağımsız kadar oy almayı hedefliyoruz” dedi.
Mersin’de siyasi bir gerilim yok. Kadın adayları da dinledik; hepsi nitelikli kişilerdi. “Demiryolu kardeşliği” üzerine güzel bir vurgu yapan MTSO Meclis Başkanı Faik Burakgazi ile iş dünyasından birçok işadamını dinledik.
‘Mersin uçacak’
MERSİN Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, trene özel olarak gelerek, Samsun’dan atandıktan sonra bir yıl içinde yaptıklarını ‘Toplumsal Dayanışma Projeleri’ni açıkladı bizlere... En önemlisi de, Türkiye’de ilk kez uygulanan ‘Açık Okul’ uygulaması idi. Beraberinde gelen, süper lige çıkan Mersin İdmanyurdu’nun Başkanı Ali Karamanlı ve başarılı teknik direktörü Nurullah Sağlam’ı kutladık. 2013’te yapılacak Akdeniz Oyunları ile 300 günü güneşli geçen Mersin’in tarım, turizm, lojistik ve ticaretten sonra bir spor kenti de olacağını anlattı.
Zafer Çağlayan’ın projelerini yazmaya devam edeceğiz.
Bakan ve Vali’nin, 2013’e doğru Mersin’i uçuracaklarını söylemeleri dikkat çekmiyor değil.
Fikri Sağlar: Partiler mal gibi pazarlanıyor
ESKİ milletvekili ve Bakan Fikri Sağlar’la trenimizde çay içtik. Sağlar’a Kılıçdaroğlu’nun çağrısına karşılık, CHP PM’den ‘onay’ çıkmamıştı. Buna rağmen, örgütlerin talebi üzerine eski seçim bölgesine gelerek partisine katkı veriyor.
Siyasi partilerin TV’deki reklamlarına tepki gösteren Sağlar, “Siyasi partiler mal gibi pazarlanıyor. Yurttaş örgütü önemsemiyor.
Çevresine baktığında siyasetin artık ‘bir mal olarak pazarlandığını’, bunun örneğinin siyasi parti reklamları olduğunu söyleyen Sağlar, 1990’larda SHP olarak hazırladıkları ‘Kürt Raporu’nun, bugün gelinen noktada ne kadar haklı bir iş yaptıklarını ortaya çıkardığını söyledi. Erdal İnönü’nün önderliğinde 20 yıl sonrasını nasıl gördüklerini acı bir dille anlattı. Sağlar, ağırlıklı olarak biyomühendislik dalında eğitim vermeye başlayan ‘Toros’ adında bir üniversitenin mütevelli heyetinde yer aldığını söyledi
|