Dönek Ne Yana Döne...
Böyle günlerde...
Yani neyin ne olacağının, kimin kazanacağının, kimin kaybedeceğinin henüz belli olmadığı günlerde, dönek zor durumdadır...
Ne yana döneceğini bilemez...
Şaşırır...
İçinden, sonuçlar belli olana dek susmak, sonuçlar belli olunca “yaşasın, biz kazandık...” diye ortaya çıkmak gelir...
Aynı zamanda geveze olduğu için, yapamaz...
*
Keyfi kaçar...
Kestiremez çünkü...
Kimisi “Tayyip yine en azından yüzde 50 alır” dediğinde... Kimisi “Kılıçdaroğlu sürprizinden” söz ettiğinde...
Kafası karışır...
“Oh ne güzel” der, her ikisini söyleyene de:
“Biz kazanacağız demiştim biliyorsunuz...”
*
Ama durumu kötüdür...
Yalnız başına kaldığı zaman dudakları kıvrılır, yumruklarını sıkar, masanın ayağına tekme atar, parmaklarını saçlarına geçirirken ve aynı zamanda tek ayağı üzerinde zıplarken söylenir:
“Dönek döne, dönek döne...
Dönek ne yana döne?...”
*
Küçümsemeyin; Türkiye’nin bu hale gelmesinin sebebidir dönek...
Bütün kötü yönetimler güçlerini dönekten aldılar...
Ve toplum bile bile, göre göre onu adam yerine koyduğu için, bütün günahlar döneğin tuttuğu örtünün arkasında işlendi...
*
Bugünlerde döneceği yeri şaşırdı dönek...
En çok kullandığı sözcüklerdir böyle zamanlarda:
“Ama”, “keşke”, “olabilir”, “yani”, “bakalım”, “gönül ister ki”, “şunu da unutmamalı”, “hoşgörü yani”, “uzlaşı hani”, “kimse kırılmasın bari”...
Hani her ihtimale karşı...
Her iki sonuca göre böyle yazıyor, böyle söylüyor bugünlerde...
*
İşte....
Gazeteleri okurken, televizyonlara bakarken “Aaaaa... bu da değişti sanki...” dediğinizde...
O dur...
Dönek, yine dönmekte...
Bakıyordur:
Ne yana döne?..
|