Makarnam sarı bağlar, Recep söyler Arınç ağlar.’
Artvin-Rize
Önceki gün Artvin’deki miting CHP’de moralleri tavan yaptırıyor. Hiç abartısız, Kılıçdaroğlu’nun Artvin mitingi, Artvin’in gördüğü en görkemli mitinglerinden biri.
Meydanda yükselen yüz tane pankart arasında gözüme en çok “makarna pankartı” çarpıyor. Aynı pankart Kemal Kılıçdaroğlu’nun da dikkatini çekmiş olmalı ki:
“Recep Bey’in, Bülent Arınç’ın ağlaması benim derdim değil. Benim derdim, iki aylık Kübra’nın açlıktan ölmesi. Benim derdim, Türkiye de yoksul sayısının 12 milyonu geçmesi. Onların ağlaması benim derdim değil. CHP iktidarında biz kimseyi açlıktan ölüme mahkum etmeyeceğiz.”
Miting öncesinde Artvin’de sokaklarda dolaşıyorum. Takım elbiseli, kravatlı, temiz pak giyinmiş emekliler büyük bir saygıyla miting alanına gidiyor. Mitinge giderken böyle bir saygı gösterisini uzun süredir unutmuşum.
Onların önünde gençler deli fişek, kadınlar heyecanlı.
Bu bölgede ki yoksulluk oranına baktığımda, CHP’nin Aile Sigortası projesinin neden bu kadar tutmuş olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Belki de Artvin’de ki öteki pankart bu açıdan AKP’yi uyarıcı nitelikte:
“Tayyip baksana, kaç kişiyiz saysana.”
Artvin miting alanında önceki gün sayı saymayı unutuyor, o kadar kalabalık.
KÜRT ÇÖZÜMÜ
Miting öncesinde Kılıçdaroğlu’na sık sık tekrarladığı bir cümlesini hatırlatıyorum:
“Kürt sorununda biz barışı sağlayacağız, sorunu çözeceğiz.”
Ben bu çözümün nasıl olacağını soruyorum. Ne olacak da, Kürt sorunu çözülecek de, barış gelecek? Nasıl olacak? Kılıçdaroğlu:
“Toplumsal uzlaşmayı sağlayacağız, halk hazır, birileri hazır değil. Formülü şimdi söylemeyeceğim. Biz CHP olarak yaptık demeyeceğiz, diğer partilere, sivil toplum kuruluşlarına gideceğiz. Bölge halkı ayrılık istemiyor.”
Birileri mi? Çözüm istemeyen birileri kim? Kılıçdaroğlu:
“Statükodan yana olanlar, en başta statükocu Recep Tayyip Erdoğan onlar bu sorunu çözemiyor.”
KOZMİK ODA
Kılıçdaroğlu’yla özel sohbetimiz devam ederken, o konuyu aniden “Bülent Arınç’a yönelik suikast iddiasına ve o iddia üzerinden Genel Kurmayın kozmik odasının aranmasına getiriyor:
“Ne oldu kozmik oda, ne çıktı oradan? Arınç’a süikast iddası ne oldu? Hangi sonuç çıktı? Nerde bunun iddianamesi, davası? Ayrıca ne oldu Deniz Feneri davası? Hani yolsuzlukla mücadele edeceklerdi, ne oldu?”
İki gündür bakıyorum Kılıçdaroğlu her meydan mitinginden sonra kendini daha güçlü hissediyor. O güç, örgütüne yansıyor.
CHP’de moraller yüksek.
Sahara’dan Borçka Vadisi’ne HES katliamı
ZULÜM denilen bu olsa gerek. Ormanlar zalimce devriliyor, ağaçlar fütursuzca kesiliyor. Baltalar iniyor, grayderler yeşillikleri eziyor.
Huzurunuzda HES’ler. Yani, akarsuların üzerine kurulan hidroelektrik santraller.
Ardahan’dan, Artvin’e geçerken Sahara Vadisi, Artvin’den Rize’ye geçerken Borçka Vadisi. Olağanüstü bir doğa güzelliği. İnsanı çarpan bir yeşillik, ormanlar, dağlar kilometrelerce uzanan yeşillik vadiler ve dereler yer alıyor. İnsanı çıldırtan, doğaya tutkun eden bir cazibe.
Bu güzelliğin ortasında, sayıyorum, Çoruh Nehri ve kolları üzerinde yaklaşık on bir, on iki HES. Bir ikisi bitmiş, diğerleri yapım halinde. Onca doğa güzelliğini kıran bir beton dizisi
ve molozlar ve o toprak yığını ve o çamur, ormandan eser bırakmıyor, yeşilliği iğdiş ediyor.
HES’ler ucuz ve temiz enerji sağlıyor, özünde ben HES’lere karşı değilim. Ama Sahara’dan Borçka’ya uzanan vadilerde o katliamı görünce tüylerim diken diken oluyor. Bu kadar hoyratça, bu kadar insafsızca yeşilliğin ortasına beton dikmek bölgenin bütün ekolojik dengesini bozuyor.
Artvin’den, Rize’ye uzanan zincirde HES’lere yönelik sivil toplum tepkisi “Derelerin Kardeşliği”nde buluşuyor. Yörede 179 tane HES projesi var. Derelerin Kardeşliği bu projelerin iptali için amansız bir mücadele veriyor. Ya dava açıyor, ya miting düzenliyor. Projelerin bir kısmının iptalinde de başarı kazanıyor.
Bölgede seçimden sonra en çok konuşulan konu HES’ler.
Ardahan-Artvin-Rize yolunda, içim parçalanıyor. Arabada giderken kendimi bir anda dağların doruğunda hissediyorum, HES’leri görünce, dağdan aşağıya yuvarlanır gibi oluyorum.
Rize’de çay ve Trabzonspor
KONVOY Hopa’da başlıyor. Karadeniz sahil yolu boyunca aralıklarla, kesintilerle Rize’ye ulaşıyor. Dün Rize’de CHP mitingi.
Yol boyunca, fırsat buldukça durak yapıyoruz. Halk seçime etkisi açısından iki şeyi konuşuyor.
1. Trabzonspor’un şampiyonluğu kaybetmesini Başbakan Erdoğan’ın Fenerbahçeli olmasına bağlıyor.
2. Bu yılın çay fiyatını bekliyor.
Rize AKP’nin en güçlü olduğu yerlerden biri. Halkın dilinde ki bu iki konunun AKP’nin Rize’de ki gücünü ne kadar etkileyecek, merak ediyorum. Belki hiç etkilemez, şikayetle sınırlı kalır
|