İletilerinizi bekliyorum...

gulerbugday113@gmail.com

Facebook

    (Güler Buğday)

Twitter

    twitter.com/gulerbugday

 

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI

25 Kasım 2015 Çarşamba, 16:29

Cumhuriyeti kuran parti, artık laik cumhuriyeti yıkanlara, tek adam diktasını dayatanlara ve korku imparatorluğu yaratanlara engel olamıyor!

Bursa Bamsz | letiim | zgemiim | Kitaplarm | Hakkmda Yazlanlar | Animasyonlu iirler

Ana Menü

» Ana Sayfa

» Haberler

» Yazılarım

» Yazarlar

» İletişim

» Künye

» Bize Yazın

» Bağlantılar

ATATÜRK Diyor Ki;

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

YAZAR YAZI

Seks kasetlerini izledim ve gördüm ki...

Seks kasetlerini izledim ve gördüm ki...

25 Mayıs 2011 Çarşamba, 09:07

Oray Eğin/Akşam

Nazlı Ilıcak MHP'lilerin kasetlerini 'gazetecilik açısından' izlediğini söylemiş; önünde arkasında başka bir cümle olmayınca kulağa tuhaf geliyor tabii. Ne yalan söyleyeyim ben gazetecilik açısından değil, sadece insana özgü çok aşağılık bir merakla izledim kasetlerin bazılarını.
İnsanın böyle merakına yenildiği anlar oluyor işte.
Fakat iyi ki de izlemişim. Kasetler 'gazetecilik açısından' pek malzeme vermese de Türkiye'nin erkeklik sorunuyla ilgili epey ipucu barındırıyor. Bu açıdan sosyolojik bir saha araştırması bile olabilir MHP'lilerin seks görüntüleri.
Hani hep Türklerin dudaktan öpüşmeyi Amerikan filmlerinden öğrendikleri söylenir ya, kasetteki MHP'lileri birer 'denek' olarak ele alacak olursak bu toplumun sevişmeyi öğrenmek için daha çok yol kat etmesi gerektiği yargısına da varabiliriz.
Söz konusu MHP'liler ortalama bir Türk erkeği, orta-üst sınıf bir aile babası profiline de cuk oturuyor. Onlardan o kadar çok var ki...
'Çoğunluk' filmini izlediyseniz oradaki baba karakterini düşünün: Genelde müteahhit, Özal sonrası yeni zengin, yaşam tarzı olarak muhafazakarlığı benimsemiş, ataerkil, dominant, aileye para getiren, çoğu zaman bıyıklı ve göbekli, genellikle cip kullanan, evde onları bekleyen bir eşlerinin yanı sıra illa ki metresleri de olan yeni 'işadamı' prototipi...
Bir başka ortak özellikleri de sevişmeyi bilmemeleri.
MHP'lilerin kasetlerinde de bu gözüküyor zaten: Bir yangından mal kaçırma telaşı, aç erkeklere özgü bir saldırganlık, sevişmeyi sadece boşalmaktan ibaret gören, dünyaya 'skorla' bakan amatör bir erkek telaşı, beden dilini, ten uyumunu önemsemeyen, seksin de kendi içinde bir ritmi, melodisi olduğundan habersiz bir amatörlük.
Herhangi bir duygu olmadığı gibi, ne yazık ki bilgi de yok.
Seksi, kaçamağı, çapkınlığı bir 'görev' dahilinde yapıyorlar sanki. O kadınlardan, hatta seksin kendisinden bile hoşlanmıyorlar da o konuma gelen bir erkeğin iktidarını hissettirme alanı olarak görüyorlar gibi. Kim bilir, belki erken yaşlarda eksik yaşamışlığın getirdiği büyük bir boşluğu konumla, parayla, güçle kapatma çabasıdır. Ya da düpedüz 'Mademki güçlü bir konumdayım, o yüzden mümkün olduğu kadar çok kadınla beraber olmalıyım' diye işleyen bir düz mantık.
Zaten bu yüzden de MHP'lilerin kasetlerinde 'seks' yok. Seks bu kasetlerde yapılandan çok daha başka bir şey. Hiç değilse sekste tutku olur.
Bu kasetler ergenliğinde pek çok konuda temel eğitimini tamamlamamış bir Türk erkeğinin iktidar sahibi olduğunda içine düştüğü çaresizliği anlatıyor aslında. Belli ki birtakım kadınlara konumla, parayla erişim sağlanmış. Ama o konum ve iktidar erkeğin bir odada karşı cinsle baş başa kaldığında düştüğü çaresizliği gideremiyor işte.
Bu bir MHP sorunu değil.
Seksin hala tabu olduğu, bu konudan ailelerde, evlerde bahsedilmediği, okullarda dersinin okutulmadığı, dizilerde 'araya yastık konarak' sevişildiği bir toplumun çarpıklıkları. Bastırılmış cinselliğin yansıması işte.
Yılmaz Özdil bir süre önce Türkiye'nin sorununun gençliğini yaşayamamış insanlar tarafından yönetilmek olduğunu yazmıştı.
Acaba bu listeye 'sevişmeyi bilmeyenleri' de ekleyelim mi?
Sekste verdikleri kötü sınavdan yola çıkarak 'Karşısındaki kadını sevmeyen, saygı göstermeyen, kendi ülkesini sever mi' gibi büyük bir cümle kurmaktan çekiniyorum.
Ama bir yandan MHP'nin siyasetteki basiretsizliğine baktığım zaman da sanki ikisi arasında doğrudan bir paralellik varmış gibi duruyor.
Geçenlerde CNN Türk'teki yayında Hande Fırat MHP lideri Devlet Bahçeli'ye hiç aşık olup olmadığını sordu, 'Geçelim bu soruları' yanıtını aldı. Bilindiği gibi Bahçeli 'aşırı korunaklı' özel hayatıyla, genelde bu soruları hep geçmesiyle biliniyor.
Sevmekten, sevişmekten neden bu kadar çekiniyorlar, neden bu kadar korkuyorlar acaba?

Meğerse sinema eleştirmeniymişim
Rahmetli Ufuk Güldemir Türkiye'de şöhretin üç aşamalı bir bedeli olduğunu söylemişti: Önce ajan diyorlar, sonra gay, son olarak da AIDS'li diye damgalanıyorlar.
Neyse ki henüz üçüncü aşamaya gelmedim ben.
Ama her gün hakkımda pek çok efsane üretiliyor; yetişemiyorum, bazılarına ben bile şaşırıyorum.
Daha geçenlerde bir dedikodu blog'unun editörü olduğumu yazdı İnternet siteleri. Aynı anda Amerika'dan odatv.com'u yönettiğim iddiaları da ortaya atıldı! Meğerse ne kadar çalışkanmışım, kollarım nasıl dört bir yana uzanmış ve ne çok işe yarıyormuşum... Bir deli kuyuya taş atıyor, sonra bunları çıkartmak da bize düşüyor. Neyse...
Hakkımda son öğrendiğim bilgi şu oldu: Mesleğe sinema eleştirmeni olarak başlamışım.
Bir başka evrenden ışınlanmadım Türk medyasına, gazetecilikteki ilk günümden beri hala görüştüğüm, hala yollarımızın kesiştiği insanlar var. İşin kötüsü hiç sinema eleştirmenliği de yapmadım.
Ama birden 'Ah keşke' diye içimden geçirdim. Yıllar önce ünlü sinema eleştirmeni Roger Ebert'ı aramıştım söyleşi için, telesekreterinde 'Ebert şu anda sinemada' mesajını duyunca çok kıskanmıştım.
Bu sefer hakkımda çıkan bu dedikodu hoşuma gitti. Bütün gün sinemada olmayı, 'tek yasal alternatif deneyim' içinde kaybolmayı öyle çok isterdim ki... Keşke sinema eleştirmeni olarak başlasaydım mesleğe. Keşke, sinemayı bu kadar iyi bilseydim. Gerçi bugünleri görür müydüm, 'kavuk sahibi' Atilla Dorsay beni yaşatır mıydı bilmiyorum. Ama öyle ya da böyle daha huzurlu, sakin, baş ağrısız bir hayat olacağı kesindi.
Fırsat bu fırsat mı acaba?

Kitabımda neyi yazmadım
Cuma günkü Radikal'in 'Kitap' ekinde İsmail Saymaz 'İmha Planı' adlı kitabım hakkında kapsamlı bir eleştiri yazısı yayımlandı. Belli ki kitabı didik didik etmiş, yoğunlaşarak okumuş ve sonunda da oturup bu eleştiri yazısına emek harcamış. Türkiye'de pek alışık olmadığımız bir çaba bu. Ne yazık ki kültür-sanat gazeteciliği bile artık 'kitap arkası okunarak' yapılır oldu. İsmail Saymaz bazı noktalarda epey de sert eleştiriyor kitabımı; özellikle 'filler kavgasına' yer verirken neden daha genel anlamda medya çalışanlarına, alt kademelere ve yaşanan kavganın onlara yansımasına değinmediğimi sorguluyor. Hatta atv-Sabah grevinden bahsetmememi vurguluyor.
Ne yalan söyleyeyim, o yazana kadar medyanın bu boyutunu değerlendirmeyi de düşünmemiştim. Son sekiz yılda medyada yaşananın hakikaten de 'tanrılar katında' bir kavga olduğunu düşünmemden bir kere. Bir de, medya çalışanların yaşadığı haksızlıklar AKP dönemine özgü değil, 80'lerden sonra değişen sermaye yapısıyla ilgili bana kalırsa. Elbette bu konu ayrı ve geniş bir kapsamda değerlendirebilir, yazılabilir. Hatta bu işe girişilmeli de. Ama AKP döneminde medyanın diğer 'sınıflarının' özel olarak daha fazla ezildiğini iddia etmek zor. Geçmişte, yine filler tepişir ve medya çalışanları ezilirdi. Şimdi medya patronları da ezildi. Saymaz'ın eleştirisi hiç değilse bu konuda düşünmemi sağladı. Bizim kültürümüzde genellikle eleştiri kabul görmez; ayrıca nitelikli eleştiri de olmaz pek. Halbuki eleştiri her şeyden önce 'yol gösterici' olmalıdır.
Kendi kitabımı acımasızca yargılasa da 'İmha Planı' hakkındaki değerlendirmeden ben çok faydalandım.

Yazarlar

AKP ‘darbeyi’ kapatacak

25 Ekim 2016 Salı, 12:14


AKP ‘suç ortağı' arıyor

Mustafa Ünal /ZAMAN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:28


Koalisyona ‘derin devlet’ dokunması!

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Haziran 2015 Cuma, 09:21


Cumhurbaşkanı azınlık hükümetini engelleyemez

Erhan BAŞYURT/BUGÜN

12 Haziran 2015 Cuma, 09:16


Ya Koalisyon ya Başkanlık...

Eren Erdem/YURT

12 Haziran 2015 Cuma, 08:58


Kırılma noktası!

Güngör Mengi/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:45


AK Parti’yi Kürtler neden terk etti?

İbrahim Kiras/VATAN

12 Haziran 2015 Cuma, 08:42


Ali İsmail…

Bekir Coşkun - Sözcü

23 Ocak 2015 Cuma, 09:34


Bu memleketi çiftliğiniz mi sandınız?

Mehmet Kamış/ZAMAN

14 Ocak 2015 Çarşamba, 09:39


Charlie’ye saldırı Bursa’da protesto edildi

Can Ertan /HABER

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:57


Kobane'den Paris'e emperyalizm ve laiklik

Özgür Şen

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:17


AKP’nin IŞİD çıkmazı

Hüseyin ALİ/Özgür Gündem

14 Ocak 2015 Çarşamba, 08:10


Siyasi etik yasası çıkarılmalı

Serpil Çevikcan/Milliyet

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:37


MİT’in sicili

Gültekin AVCI/BUGÜN

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:17


İslamofobi ve provokasyon

İhsan ÇARALAN /Evrensel

12 Ocak 2015 Pazartesi, 09:11


Seçimi böyle kazandık: “VİCDANEN RAHATSIZIM”

Hüseyin Özay/Taraf

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:32


AKP’nin erkek aklı özgür kadından korkuyor

Zilar STÊRK/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:25


Barışı, ancak özgürlükler besler

Hüda KAYA/Özgür Gündem

12 Ocak 2015 Pazartesi, 08:14


Bilim siyasetin elini öptüğünde...

Cüneyt Ülsever/YURT

11 Ocak 2015 Pazar, 10:19


Sabri Uzun da “cadı avı”na katıldı

Nazlı Ilıcak /BUGÜN

11 Ocak 2015 Pazar, 10:18

Son 20 Yazım

CHP, NEDEN İKTİDAR VE UMUT OLAMIYOR, 7 HAZİRAN VE 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI


AHMET İSVAN, CUMHURİYET ÇINARI VE EFSANE BAŞKAN


GERÇEK VE NAMUSLU SOLCULAR GÖREV YİNE SİZE DÜŞTÜ.


ÇARŞAFI ÇIKARDI, PEÇEYİ ATTI VE GÖZLERİNİ YUMDU!..


12 Eylül Faşizmi unutuldu mu?


Yıllar önce Yasin El Kadı'yı yazmış ve uyarmıştım:KEFİL OLANA KEFİL MİSİNİZ ?


Yıllar önce yazmışım \\\\\'ÇANKAYA SIRAT KÖPRÜSÜ!\\\\\'


Tüm Dostlara Teşekkür…


Erdoğan, haysiyet cellatlığı yapıyor: Bağırdıkça korkuttuğunu, hakaret ettikçe sindirdiğini sanıyor!


Gülen Cemaatinin ‘Altın Nesil’ hedefi:


Endişeliyiz, Kaygılıyız, Hatta Kırgın ve Öfkeliyiz, Ancak Çözümsüz ve Umutsuz Değiliz...


Ülkelerin ve Toplumların Uygarlığı Çocuklarına Yaptığı Yatırımla Anlaşılır.


Kardeşlik Kanla, Barış Sözle Olmaz...


Sayın Başbakan, ‘Marjinal’ değilim ama isyanlardayım


CHP Milletvekilleri Gezi’de Gökkuşağı çocuklarının yanında…


Çapulcu Halkın Okuduğu Şiir!


“İNSANLAR İHANETE TUTSAK” Diyerek Yeniden Merhaba…


Dost Okurlarımdan Kısa Bir Süre İzin İstiyorum.


Sadece İnsan Olmak!


Annemin de Başını Ezerler mi?

Takvim

Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031
info@bursabagimsiz.info.tr

Bursa Bağımsız adlı, www.bursabagimsiz.info.tr adresinde yayınlanan işbu web sitesi içerisinde yayınlanan yazınsal ve görsel içeriğin her hakkı saklıdır.

Site içerisinde Güler Buğday dışında yazınsal ve görsel içeriği yayınlanan konuk yayıncıların eserlerinin her türlü hukuksal sorumluluğu konuk yayıncıya aittir. Güler Buğday işbu içerikten ötürü sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2024 Bursa Bağımsız