Bir kadın düşünün; çok eşliliğin yasalaşması gerektiğini savunuyor... “Çok eşlilik dinimizde var. Yapana, ‘Niye yaptın’ diyemezsin” diyor. Gerçi çok eşlilikten kastı, sadece erkeklerin çok eşliliği... Çünkü kadınların da erkeklerle aynı haklara sahip olması gerektiğini savunabilecek biri değil bu kadın...
Bir kadın düşünün; “Erkek, bir başkasıyla imam nikâhı yapacağı zaman karısından izin almak zorunda değil. 4’üncü kadına kadar imam nikâhıyla evlenebilir” diyebiliyor... Şeriat hükmünü legalmiş gibi göstererek, Anayasa’yı, Medeni Kanun’u yok sayıyor... Kadınların erkeklere köle edilmesine olur vererek, açıkça suç işliyor!
Bir kadın düşünün; bir erkeğin kadında arkadaşlık, cinsellik, annelik ve ev kadınlığı aradığını, bu özellikleri taşımayan kadının aldatılmayı hak ettiğini söylüyor. Hızını alamıyor, ‘Ben de erkek olsaydım çok eşli olurdum’ diyor!
Bir kadın düşünün; kadının dayak yemesinin ve aldatılmasının boşanma nedeni olamayacağını savunuyor. Dayak atan erkeği değil, ‘Diliniz yüzünden o dayağı hak ediyorsunuz’ diyerek, dayak yiyen kadını suçluyor.
Bir kadın düşünün; kadının birey olarak tüm haklarını bir kenara itiyor ve ‘Kadın kocasına itaat etmeli’ diyor. Erkek ne kadar ahlaksız, akılsız, cahil, kaba, küstah, nemrut olursa olsun; kadının erkeğe boyun eğmesini öğütlüyor...
***
Sıradan biri değil bu kadın: Çünkü kamusal görevi var!
Adı, Sibel Üresin...
Fatih ve Eyüp belediyelerinde ‘Aile Danışmanı’ olarak çalışıyor.
Fatih, Ümraniye, Bahçelievler, Eyüp gibi birçok AKP’li belediyede de “aile içi iletişim seminerleri” veriyor...
Yani... Kadınları ikinci sınıf insan yapmaya çalışıp, para basıyor!
Ayrıca “dinci sosyete”ye yine para karşılığı “özel yaşam koçluğu” yapıyor...
“Çokeşlilik yasal olsun” derken; Anayasa’nın, yasaların, uluslararası anlaşmaların diliyle değil, şeriatın diliyle konuşuyor...
Medeni hukukun yerine şeriat hükümlerinin getirilmesini istiyor ama bunu açıkça da söyleyemiyor!
***
Sevgili kadınlar:
Sizi erkeğin “dörtte biri” olarak gören, erkek dayağı yemenize hak veren bu kadına kızmayın sakın...
Aslında onu kadın olarak bile görmeyin...
“Kartal görünümlü şahin” o...
Erkeklerin, kadınların içine soktuğu “Truva atı” bir çeşit!
Kadınlığını, ataerkil yaşam biçimine bağışlamış biri...
Dünyaya feodal erkek gözüyle bakıyor ve onların ağzıyla konuşuyor...
Unutmayın ki; kadının duygusallığından, sevecenliğinden, yumuşaklığından, aşkından en küçük bir iz bile taşımayan bu kadının bir tek sakalları eksik...
Söylediği her söz, bir erkek olarak beni bile, insanlığımdan utanır hale getiriyor!
***
O “kadın”la derdim yok benim, sizin de olmasın!
Asıl sorumlular onu kullanan “erkekler” çünkü...
Onun sözlerine kızdıysanız eğer, hesabı ondan değil; onu sizin ödediğiniz vergilerle “devlet memuru” yapıp, maaşa bağlayan ve kadınların köleleştirilmesinde kullanan erkek belediye başkanlarından sorun!
*****
HEYKEL!
Başbakan’ın Kars’taki Özgürlük Anıtı’nı “Ucube” olarak aşağılayıp yıktırmasından sonra heykellere saldırmak moda oldu...
Duydum ki Gaziantep Üniversitesi tarafından düzenlenen şenliklere katılan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, öğrencilerin açtığı bir karma sergiyi gezerken gördüğü göğsü açık kadın heykelini müstehcen bulduğunu söylemiş...
YÖK Başkanı haklı:
Kadın dediğin, heykel bile olsa, çarşaflı ya da türbanlı olmalı!
Yoksa, “taş”tan olanı bile bunları azdırmaya yeter de artar!
***
Çok merak ediyorum; YÖK Başkanı o sergiyi gezip gittikten sonra acaba o heykelin başına neler geldi?
Günün Sorusu
Şantaj kasetleriyle üst düzey 10 MHP’li yöneticinin istifa etmesini sağlayan ‘Farklı Ülkücüler’ isimli sitenin finansal kaynağını sağlayan kişinin, AKP Milletvekili Aday Adayı Faruk Bayındır olduğu iddia ediliyormuş... AKP İstanbul İl Örgütü, bu nedenle Bayındır’ı kesin ihraç istemiyle Disiplin Kurulu’na sevk etmiş... Sorum AKP İstanbul İl Başkanı’na:
Böylelikle bu ayıptaki sorumluluğunuz bitmiş mi oldu?
|