Demiştim, bu seçim sürecini sevemedim diye!!!

22 Mayıs 2011 Pazar, 10:13

Özlem BUĞDAY YAĞMUR/OLAY

Hakikaten sevemedim!







İdeoloji yok.



Fikir yok.



Fikir olmayınca, ayrılığı da yok.



İlke yok.



Tutarlılık yok.



Sağduyu yok.

Fukara edebiyatını saymaz isek, (Ki yüksek müsaadenizle sayamayacağım.)



Solun esamisi yok.

Kaldı ki,

Sol olmaya, solda durmaya niyet eden de yok.

Sol adına ortalıkta salınanların, oy histerisiyle açıla açıla geldikleri nokta malum.



“Canım öyle bir iktidar çekti ki,



Bu uğurda ben her şekle gireyim.



Hatta şekilden şekle gireyim.



Yeter ki oyun eksik olmasın pusulamdan!”

Sözde sol sosyal demokrat cenah böyleyken böyle.

Tanımlanamayan gök cismi ayarında takılıyor menzilde!



***

Gelelim merkez sağa demeye bile elim varmıyor bu gün.

Kasetzede merkez sağın nesini diyeyim!

Nesini yazayım!

Geçtiğimiz akşam canlı yayında,



“Siz hiç aşık oldunuz mu?”



Diye soruyorlar MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye…



Dibine kadar hakiki bir mahcubiyetle kıpkırmızı oluyor MHP Lideri…



“Ben bu tarz sorulara yanıt vermem.”

Deyişindeki edep öyle gerçek bir perdeden yansıyor ki…

Utanmasını, utanırken kızarabilmesini başarabilen ender insanlardan biri diye izliyor insan.

Gerçi, içinde hiçbir kasıt ve hatta avamlık emaresi barındırmayan soru da masum…

Asla ama asla geyik değil ortam.

Tüm zamanlarda asık yüzüyle görmeye alıştığımız Bahçeli son zamanlarda dinlediği müzikleri anlatıyor gülen bir yüzle.

Şevval Sam’dan arabesk dinliyormuş mitinglere giderken…

Hazır arabesk dinliyorken MHP Lideri…

Kim bilir, belki de efkarlanıyorken.

“Dinlerim ama katiyen söyleyemem” derken yüzü de gülüyorken gelen soru karşısında eşine az rastlanır bir şekilde kızarıyor.

Şu ahir ömrümde ilk kez samimi bir sempatiyle izliyorum kendisini.

Aradan 24 saat bile geçmeden patlıyor yeni prodüksiyon!

Ardından çatır çatır istifalar…

MHP’nin bütün “Kafa adamları” dökülüyor sapır sapır.

Söylenecek söz çok.

…da, o sözlerin yazılabilirliği tartışmalı!

Ne oranda yazmak istediğim de ona keza…

Gerçek olan tek bir şey var.

Her şey büyük bir hızla çirkinleşirken, siyaset bir kez daha kaptırmıyor birinciliği!

Ülkenin en kıdemli gerçeği olup çıkıyor karşımıza.

Gerçekten yazık