67 yıl öncesini bırak, Ahmet’in yayınlanmamış kitabına konulan yasağı anlat!

22 Mayıs 2011 Pazar, 07:36

Mustafa Mutlu/Vatan

Başbakan mevcut siyasi rakiplerini bir kenara bıraktı; önce emekli siyasetçi Süleyman Demirel’le uğraştı...

Sonra onu da bıraktı, “rahmetli siyasetçilere” taktı:
Her seçim öncesi olduğu gibi, İstiklal Savaşı kahramanı, Atatürk’ün en yakın silah ve çalışma arkadaşı İsmet İnönü’yü yerden yere vuruyor...

Sanki 12 Haziran’da yapılacak seçimlerde en büyük rakibi Kılıçdaroğlu değil de İsmet İnönü’ymüş gibi!


***

Önceki gün Van’da, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde alınan beş yayın yasağından söz etti ve sözüm ona “belge” açıkladı!

O yasakların konulduğu tarihler; 4 Ekim 1944 ile 13 Nisan 1950 arası...

Bugünkü bakış açısıyla elbette her türlü yayın yasağı, akla da mantığa da insan haklarına da aykırı ve kesinlikle kabul edilecek gibi değil...

Ama... Aradan tam 67 yıl geçmiş...

Bu 67 yılda; akıl da mantık da insan hak ve özgürlükleri de değişmiş...

Dolayısıyla bugünün penceresinden bakarak, 67 yıl öncesini yargılayamazsınız...


***

Bugünün penceresinden bakarak neyi yargılayabilirsiniz biliyor musunuz?

Bugünü!

Başbakan işte bunu yapmıyor!

67 yıl öncesinin yayın yasaklarını eleştiriyor, Bakanlar Kurulu kararlarını, “gizli belgeyi ele geçirmiş araştırmacı gazeteci” edalarında açıklıyor ama...

Nedense, daha iki ay önce, hem Türkiye’yi hem de bütün gelişmiş demokrasileri yerinden zıplatan Ahmet Şık’ın yayınlanmamış kitabına konan yasağı unutuveriyor...


***

Sayın Başbakan...

Siz daha iki ay önce kendi iktidarınız döneminde, hem de yayınlanmamış bir kitaba yasak konulmasına seyirci kalarak ayıpların en büyüğünü işlediniz!

Hemen, “O kararların altında benim kabinemin değil, yargı organlarının imzası var” demeye kalkışmayın... Gayet iyi biliyoruz ki; mahkeme kararlarında imzanız yok ama... Mahkemelere o ayıplı kararları aldırtan yasaların altında sizin imzanız var.


***

Ayrıca... RTÜK aracılığıyla televizyonlara ve radyolara yıllardır kesilen saçma sapan cezalar, önümüzdeki ay yürürlüğe girecek internet yasakları ortada...

Tüm bu ayıpları yok sayıyorsunuz...

Sırf CHP’ye bindirmek için, 67 yıl önce konulan yasaklarla, bugün kendilerini savunamayacak durumda olan insanlarla uğraşıyorsunuz...

Unutmayın ki; onların... Ve hatta 12 Eylül diktatörlerinin hiçbiri, “yayın yasağı ayıbı” konusunda, döneminizin eline su bile dökemez!


***

Kısacası...

67 yıl öncesinin ayıbı, 67 yıl öncede kaldı. Bugünkü CHP’nin yöneticilerinin çoğu, o kararların alındığı tarihte henüz dünyaya bile gelmemişti...

Eğer “yayın yasağı” konusundaki düşüncelerinizde içtenseniz, Ahmet Şık’ın yayınlanmamış kitabına konan yasak gibi ayıpların yinelenmemesi için yasaları değiştireceğinize söz verin...

İsmet İnönü’yü ve rahmetli arkadaşlarını da artık rahat bırakın!

Unutmayın ki değil 9 yıl, 99 yıl iktidarda kalsanız; onların yaptığını asla yapamazsınız...

Bir Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyet destanı yazamazsınız...
O destanların yeniden yazılması için önce mevcut olanları yitirmemiz gerekir ki...

Bir Başbakan olarak size düşen, bunu körüklemek değil, önlemektir!


*****

DÜELLO!

Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ısrarlı çağrılarına karşın televizyon düellosuna çıkmıyor ya... “Çakma yiğit” arkadaşın, yine çanak sorular sorduğu programa çıkmış ve bunun nedenini açıklamış:

“Prim yapmak istiyor. Polemiğe girmenin anlamı yok. Orda değişecek bir şey yok zaten...”

Bütün gelişmiş demokrasilerde, liderlerin seçimlerden önce bir televizyon programında halkın karşısına birlikte çıkması, bir demokrasi geleneğidir...

Bizde ise Başbakan bunu “polemik ve prim yapma arayışı” olarak görüyor...

İyi de o zaman 2002’de neden böyle bir düelloya çıktı?
Acaba... Prim yapacak kişi, kendisi olduğu için; olabilir mi?


*****

GÜNÜN SORUSU

Arkasında kimlerin olduğu açıklığa kavuşturulmayan ‘Farklı Ülkücüler’ isimli site, MHP’yi açıkça tehdit ettiği halde hiçbir müdahaleyle karşılaşmadı ve bu partinin bazı yöneticilerinin gizlice çekilmiş görüntülerini yayınlamayı sürdürdü. Bunun üzerine dün altı MHP’li daha istifa etti. Sorum ortaya:

Acaba bu tehdit ve şantaj operasyonu iktidar partisini hedef alsaydı, o siteyi yönetenler şimdiye kadar çoktan Ergenekon sanığı olmaz mıydı?