Seçmen hangi saiklerle anketörleri yanıltıyor, neden gerçek kanaatini saklama gereği duyuyor, niçin siyasi tercihini kamufle ediyor?
2002 seçimlerinde yaşadığımız siyasi depremin gelişini onlar gizledi. 2007’de, sandıkları sarsacak büyük bir zelzelenin yaklaştığını da yine onlar haber vermedi. Dışarıya renk vermedikleri için öngörülemedi davranışları. Kimden geldiği hâlâ bilinmeyen oyların sahibi gizli AK Partililerdi onlar. Bu sefer de sürpriz yaparlar mı?
Birçoğu, o mahcubiyeti yıllar içinde attı üzerinden. Birçoğu, ilk günkü utangaçlıklarından sıyrıldı zamanla. Ama bugün de baskın siyasi çoğunluğun içinde kendilerini saklayanların var olmadığı ne malum?
Oylarını açık etmeyenler, tercihlerini belli etmeyenler başka. Şaşırtmaca, yanıltmaca yapanları, misal “CHP’liyim” deyip AK Parti’ye oy verenleri söylüyorum. Sesi daha çok çıkanların politik doğrularına yükses sesle itiraz etme cesaretini bulamadıkları için bir adım öne çıkamayanlardan bahsediyorum. Seçim öncesinde sessizlik sarmalına gömülüp, sandıkta gürültüyle konuşurlar mı yine?
Başlıktaki ‘muhafazakâr’ nitelemesiyle, dini ya da sosyo-kültürel muhafazakârları değil, siyasi tutucuları kastediyorum. Yani içinden başka partiyi tuttuğu halde, ikili davranan seçmenleri. Gönlünden aslında kimin geçtiğini, oyunu gerçekte kime vereceğini seçimler olup bittikten sonra bile, sandıktan başkasına itiraf etmeyenleri...
Açıkçası, seçim anketlerine güvenmiyorum. Fena halde yanıltabiliyorlar. Öyle ki, kamuoyu araştırmalarıyla seçim sonuçları arasında izahı zor çelişkiler görülebiliyor. Bu çelişkinin felsefesini yapan kuramlar bile var günümüzde.
İkili seçmen davranışını açıklayan teorilerden biri, Bradley Etkisi. Siyasi literatüre, 1982 California seçimlerindeki büyük sürprizden sonra geçmiş. Son ana kadar bütün seçim anketlerinde önde görünmesine rağmen, siyahi aday Tom Bradley’in sandıkta neden şoka uğradığını anlatıyor. Irkçı yaftası yemekten korkan beyazların, zenci adayı destekleyeceklerini söylediği sonucuna varıyor teori.
12 Haziran seçimlerinde, Bradley Etkisi gibi literatüre geçebilecek bir sürpriz beklenebilir mi, kestiremiyorum. Utangaç seçmen; anketlerde sağ gösterip, sandıkta sol vurabiliyor çünkü.
Hayır, seçmeni suçlamıyorum. Bilakis muhafazakâr utangaçlığını anlamaya, tutucu mahcubiyetini çözmeye çalışıyorum. Seçmen hangi saiklerle anketörleri yanıltıyor, neden gerçek kanaatini saklama gereği duyuyor, niçin siyasi tercihini kamufle ediyor? Böylelerini tutarsız görünmeye iten sebep nedir?
Utanıyorlar, ayıplanmaktan korkuyorlar, kınanmaktan çekiniyorlar belli ki. Toplumun genel kabulleriyle, mahallenin siyaseten doğrularıyla, etrafı saran çevrenin temel tercihleriyle ters düşmekten kaçınıyorlar sanırım.
Neticede, anketlerle seçim sonuçları arasında ortaya çıkan hatırı sayılır sapmaların çoğu, seçmenin açık davranmamasından, çekingenliğindendir.
Onun için, son düzlüğe girerken anketlerin yanıltıcı olabileceğini hatırlatıyorum. Utangaç muhafazakâr etkisi, bunun tamamını açıklamıyor elbette. Manipülatif anketler de var ama onlar ayrı bahis.
Düzmece anketler, yönlendirici araştırmalar, kafa karıştıran şişirilmiş sonuçlar.. Hepsi bir yana, ben asıl mahcup seçmenin fendinden korkuyorum.
|