Vicdan…
Sizin hiç vicdanınız kanadı mı?..
Siz hiç kendinizi dışarıdayken bile bir toplama kampında tutsak hissettiniz mi?.. Siz hiç adalet duygunuzun yok olduğu duygusuna kapıldınız mı?.. Siz hiç yalnızca kendinizin değil, çevrenizin, ailenizin hatta çocuğunuzun bile tamamen savunmasız kaldığı kaygısı yaşadınız mı?..
- Siz hiç, sizin için tutsaklığı, işkenceleri, hatta ölümü bile göze alan kahramanlar için gözyaşı döktünüz mü?..
***
Benim vicdanım yıllardır kan kaybediyor…
Benim vicdanım, Kuddusi Okkır’ın bir hastane odasında, kanserin son aşamasında ayak bileğinden karyolaya zincirlenmiş halini gördüğümde zaten uzun zamandır kanıyordu… Ve biliyor musunuz, dağ gibi girdiği Ergenekon hapishanesinden küçülmüş, ufacık kalmış bedeni ölmeye çıkarken, Kuddusi Okkır neyle suçlandığını dahi bilmiyordu..
Benim vicdanım, Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi Silivri mahkemesinde “Herkes bilsin ki, bizler burada nöbetteyiz. Mustafa Kemal Atatürk için her koşulda, her zamanda ve mekânda siper olacağız… O bu topraklarda hiç kaybetmedi, yine kazanacak!” diye haykırdığında da kanlar içinde kalmıştı…
İnsanlık değerlerinden biraz olsun nasibini almış her yurttaş gibi benim de vicdanım, Mehmet Haberal hastane odasından “suçum ne” diye sorarken, Prof. Mustafa Yurtkuran, Cumhuriyet yazarı Prof. Erol Manisalı kanser teşhisiyle hastaneye kaldırılırken, Prof. Mustafa Hilmioğlu yüz felci geçirirken, İlhan Selçuk açık kalp ameliyatına yatarken, Çetin Doğan Paşa Bodrum Havaalanı’nda polis tarafından tartaklanırken kan ağlıyordu…
***
Ve önceki gün vicdanım bir kez daha kanadı…
Tam 66 gün aradan sonra, Silivri mahkemesinde 71. duruşmaya çıkan iki gazeteci, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan çok açık, çok net, çok anlaşılır bir soru sordular:
- Biz niçin hâlâ buradayız, suçumuz ne?..
Tuncay Özkan, “Bizi koyun gibi, dana gibi burada tutamazsınız, arkamda ordum yok diye beni burada tutamazsınız. Bana suç sayılan delilleri gösterin” diye bağırdığı için beş duruşmaya katılmama cezasına çarptırıldı!.. Mustafa Balbay, “Kuvvet komutanları darbeye eksik teşebbüste bulunmuş da Balbay tam teşebbüste mi bulunmuş. Vicdanınıza sorun. Allah aşkına vicdanınız yok mu?.. Aziz Nesin ne derdi: Bu dava hem trajik hem zulüm, hâkimler de zalim” dediği için mahkeme hakkında suç duyurusunda bulundu!.. Ve sevgili Tuncay açlık grevine yattı…
Şimdi bu yazının girişinde sorduğum soruların yanıtını veriyorum; bu ülkenin milyonlarca aydınlık, yurtsever insanının vicdanı yıllardır kanıyor… Milyonlarca insan kaybettiği adalet duygusunu arıyor ve bu ülke için, yurttaşları için her türlü zulmü göze alan kahramanlara dua ediyor, gözyaşı döküyor… Ve o pırıl pırıl insanlar, bu akıl almaz zulme ve zalimlere karşı, Cumhuriyet tarihinin hiçbir evresinde görülmedik biçimde bileniyor…
- Önce referandumda, ardından seçimlerde tarih buna tanıklık edecektir!..
Bir Yurtsevere Mektup (74)
Sevgili Balbay, bazen verilen sözler, yürekten istenen buluşmalar da ne yazık ki gerçekleşemiyor; geçen hafta köşemde 2 aylık acımasız aradan sonra ilk duruşmada birlikteyiz demiştim ama yaz sıcağında üşütüp yatağa düşeceğimi hiç hesaba katmamışım!.. son 15 günde, katıldığım on bir panel ve söyleşide sana, Tuncay’a ve tüm yurtseverlere gönderilen binlerce selam, sevgi ve gözyaşı da üstümde kaldı iyi mi?..
Türkiye, bütün şantajlara, baskılara, rüşvetlere, yanaşmaların alçakça ayak oyunlarına karşın aydınlığa doğru koşusunu sürdürüyor.. Hayır’lı bir sürecin tüm işaretleri görünüyor. Amerika’daki hocanın “ölüleri bile” oy vermeye çağırması, iktidar ve tetikçilerinin açıkça görülen paniği her şeyi anlatıyor…
Seni ve tüm yurtseverleri sevgi ve özlemle kucaklıyorum…
e-posta: umitzileli@gmail.com
|