Dumanı üzerinde bir seçim araştırması ve düşündürdükleri

07 Mayıs 2011 Cumartesi, 09:39

Mustafa Mutlu/Vatan

Dünkü yazımda yüzde 10’luk seçim barajını aşma olasılığı olmayan partilerin yöneticilerine, üyelerine ve o partilere oy vermeyi düşünen seçmenlere bir çağrıda bulunmuştum:

“Mevcut sistem değişmezse, bir değil on kez seçim yapılsa; Meclis hayaliniz ne yazık ki gerçeğe dönüşmeyecek... Gelin, etkisiz ama onurlu’ oylarınızı, sadece bu seçimler için ‘Yüzde 10’luk barajı kaldırmaya söz veren’ partiye ya da partilere verin. O sayede de bu demokrasi ayıbının ortadan kalkmasını sağlayın.”


***


Amacımın, CHP’nin yüzde 3-5 oy daha fazla almasına hizmet etmek olmadığını özelikle belirtmiştim ama... Özellikle bazı “yorumcular” tarafından yine; “CHP yandaşlığıyla” suçlandım!

Oysa onlar da çok iyi biliyorlar ki bu köşedeki en sert eleştiri yazılarını, CHP için yazdım... Eski CHP yönetiminin parti içi ticaretten, aday belirlemekteki akçeli işlerine kadar bütün yanlışlarını gündeme getirmekten çekinmedim. Yeni CHP yönetiminin bir program etrafında kenetlenememesini ve parçalanmış bir görüntü vermesini belki de ilk kez ben eleştirdim.

Sonuçta CHP’nin eski yöneticileri tarafından hakkımda tam yedi tane dava açıldı, hepsinden aklandım!

Bu yüzden rahatlıkla söyleyebilirim ki amacım CHP’ye hizmet etmek falan değil... Keşke barajı kaldırma sözünü AKP ya da MHP de verse de; bu demokrasi ayıbı tarihe karışsa...


***


Peki; neden bu konunun üzerinde bu kadar ısrarla duruyorum?

Sorunun yanıtı, CHP Genel Başkanı’nın, seçim stratejisini belirlemek amacıyla ünlü kamuoyu araştırmacısı Adil Gür’e yaptırdığı ve çok gizli tutulan bir ankette saklı...

Biliyorsunuz Adil Gür’ün şirketi, son seçimlerin neredeyse tamamını, virgülüne kadar doğru tahmin eden araştırmalara imza attı...

Kılıçdaroğlu’nun masasına dün sabah saat 10.00’da konulan son kamuoyu yoklamasına göre, bugün bir seçim yapılsa, partilerin alacağı oy oranları şöyle:

AKP: Yüzde 40,1...

CHP: Yüzde 30,6...

MHP: Yüzde 13,6...

Yani bu üç parti, oyların yüzde 84,3’ünü alarak Meclis’e giriyor...

BDP’li bağımsız adayların alacağı oylar ise, yüzde 5 civarında...

Bu da demektir ki; seçmenlerin yüzde 10’unun...

Bir diğer deyişle 5-5.5 milyon kişinin oyu yine Meclis’teki sandalye dağılımına yansımayacak...

Hatta en çok oyu alan partiye hizmet edecek!

Bunlara bir de oy vermeyi düşündüğü partinin asla barajı aşamayacağını düşündüğü için seçimlere katılmayacak olan en az 7 milyon kişiyi eklerseniz... 12 milyon kişi Meclis dışı kalacak!

Yani; ülkemizdeki seçmenlerin yüzde 20-25’i yine “yok” sayılacak!


***


Oysa demokrasiler; en az çoğunluk kadar, azınlıkların da önemsendiği rejimlerdir...

Meclis’te siyasi yelpazenin her kanadından birer ikişer temsilci bulunması sadece siyasi renkliliği sağlamakla kalmaz; aynı zamanda demokrasiyi pekiştirir!

İşte bu yüzden bu üç partinin dışındaki partilere oy vermeyi düşünen seçmenlere bir kez daha sesleniyorum:

Eğer 2015 seçimlerinde gerçek tercihinizin parlamentoya yansımasını istiyorsanız, bu seçimlerde seçim barajını kaldıracak partilere oy verin...

Vermiyorsanız da... Barajdan marajdan şikâyet eden mail’ler yollamayın!


*****


MEKTUP!

TKP’li olduğunu söyleyen Can Semercioğlu isimli okurum, dünkü yazımdan yola çıkarak, beni “İnsanları CHP’ye boyun eğmeye çağırmak”la suçlayan zehir zemberek bir mektup göndermiş...

Diyor ki:

“Biz asla ve asla demokrasi için mücadele etmiyoruz! Sermayenin olduğu yerde demokrasiden söz etmek, halkın yönetime katılmasından söz etmek büyük bir yalandır. Bizim seçimlerde barajı geçip Meclis’e girmek gibi bir kaygımız da yok. Böyle bir kaygımız olsa bağımsız bir milletvekili adayı koyup girebilirdik...”


***


TKP, yasal olarak kurulduğundan bu yana neredeyse her seçime girdi. Eğer bu partinin yöneticileri ve üyeleri de Can kardeşim gibi düşünüyorsa, o zaman inanmadıkları “demokrasicilik oyunu”na neden bu kadar önem verip, her seçim döneminde inanılmaz çaba sarf ediyorlar?


*****


Günün Sorusu

Sorum aday olduğu 12 Haziran’daki genel seçimden başarıyla çıkması için Avusturya Kardinali Christoph Schönborn’dan dua etmesini isteyen ve “İyiler kazansın diye dua etsem yeterli olur mu” yanıtını alan Devlet Bakanı Egemen Bağış’a:

İnanmadığınız bir dinin önde gelen isminden dua etmesini istediğinize göre, kiliseye gidip mum dikmeyi de düşünüyor musunuz?