Başbakan'ın konvoyuna saldırı, tehlikeli gelişme

05 Mayıs 2011 Perşembe, 08:59

MURAT YETKİN/RADİKAL

Erdoğan'ın konvoyuna yapılan terör saldırısı, seçim dönemi açısından da kritik bir dönüm noktası olabilir.


Başbakan Tayyip Erdoğan’ın koruma ekibine Kastamonu’dan Amasya’ya geçiş sırasında Ilgaz Dağları bölgesinde yapılan ve bir polisin katline neden olan saldırının şiddetle kınanması gerekiyor.
Saldırganlar muhtemelen Erdoğan’ın helikopterle geçeceği istihbaratına sahip değildi ve Başbakan’ın da konvoyda olacağını hesaplamışlardı.
Saldırı, yapılış şekli itibariyle önceden planlanmışa benziyor. Önce el bombalarıyla saldırıp, sonra otomatik tüfeklerle saldırmak, aklına esenin yapabileceği bir şey değil.
Televizyon yayınları, saldırıdan yarım saat sonra dahi saldırganlarla polisler arasında süren kovalamaca ve çatışmayı bildiriyorlardı.
Erdoğan çatışmadan yarım saat kadar sonra Amasya’da konuşmasına bu saldırıyla başladı ve merhum Adnan Menderes’in ‘Biz bu yola kefeni giyip çıktık’ sözünü tekrarladı. Konuşmasında saldırı adresi olarak ‘bölücüleri’ gösterdi. Bununla saldırganların PKK’lı olduğunu ima etmiş oldu. PKK’nın Kastamonu dağlarında ne işi olduğunu artık sormamak lazım, geçenlerde Sinop yakınlarında da vurmuşlardı; PKK militanlarının artık Karadeniz’le birlikte Türkiye’nin hemen her yerinde vurmaya hazır beklediği anlaşılıyor.
Bu ciddi bir durumdur. Aslında Kastamonu-Amasya arasındaki bu terör saldırısının hemen öncesinde Diyarbakır’dan da bir polisin ağır yaralandığı haberi gelmişti. Geçenlerde Tunceli’de öldürülen 7 PKK’lıdan 4’ünün cenaze töreninde çıkan gerilimde polis memuru bıçaklanmıştı.
Kürt açılımı büyük umutlar ve yetersiz hazırlıkla başlatıldığında iki yıl içinde bu noktaya geleceğini kim tahmin ederdi. Bu gerilim böyle devam ederse, seçim güvenliğini tehdit eder bir hal alabilir.
Ama daha önemlisi, başa dönüyoruz, Turgut Özal’a suikast girişiminden bu yana Türkiye’de bir başbakana yönelik ilk silahlı saldırı girişimiydi bu. Bölgenin topyekûn bir altüst oluş içine girdiği şu günlerde, soğukkanlı ve dikkatli adımlar atmayı gerektiriyor.

Asıl CHP nereden nereye?
Hükümetin internet erişimini küçükleri ve özel hayatı koruma gerekçesiyle her kullanıcının denetlenebileceği ve kısıtlanabileceği bir anti-ütopya bakışıyla engelleme girişimi karşısında CHP’nin tutumu insana başlıktaki soruyu sorduruyor.
CHP hükümetin 22 Ağustos’tan itibaren uygulamaya koyacağı plana karşı dün www.chp.org.tr adresindeki internet sitesinde ‘Siz kapatın, biz açıyoruz’ diye bir kampanya başlattı. Bu kampanya ile vatandaşları dile getirmek istedikleri görüşleri kendi sitesinde paylaşmaya çağırdı.
Bu kampanya, çok değil, bir yıl öncesinin CHP’si için akıldan geçecek bir şey değildi. Hatta CHP’nin bazı ağır toplarının YouTube yasağı konusunda ‘Onlar da bazı konularda hassas olmalılar’ mealinde konuştuklarına tanık olmuşluğum vardır. Şimdi CHP, olması gereken özgürlükçü çizgiye doğru bir hamle daha yapıyor.
Yalnızca bu da değil. Yakın zamana kadar Başbakan Tayyip Erdoğan her fırsatta CHP’yi proje üretmeden yalnızca engellemeye çalışmakla suçlardı ve çoğu zaman da bunda haklı olurdu.
Oysa Kemal Kılıçdaroğlu geldiğinden bu yana ardı ardına proje açıklıyor ve iktidara gelirse neyi, nasıl yapacağını anlatıyor.
Başbakan ve bakanları da o projelerin neden ve nasıl yapılamayacağını anlatmakla mesai harcıyorlar. Ama Türk siyaseti de böylece normalleşiyor.
Başbakan’ın kendi iktidarının Türkiye’ye katkılarını anlatırken kullandığı ‘Nereden nereye?’ sloganı, bu çerçevede CHP’nin geçirdiği değişim için de kullanılabilir. CHP’nin bu değişimi de siyasette normalleşme işaretidir.
Yeter ki dün gibi tüyler ürperten saldırıları bir daha görmeyelim. İktidar kavgası demokratik usullerle yürüyebilsin.