Her iş bitti sırada “İstiklal Marşı” var, beğenmiyorlar!
Bestesini biz de beğenmeyiz, marşı söylerken cümle bölünür, kelimeler yer değiştirir, bölünür.
Ama güftesi?
Mehmet Akif yazmıştır, Kurtuluş Savaşı’nı yapan Meclis kabul etmiştir:
“Çatma kurban olayım” diye haykıran marşı ayakta dinlerken, söylerken, eliniz, ayağınız olmasa bile sesiniz titremez mi?
* * *
Birileri kalkıp, eskiler “nazire” derlerdi, İstiklal Marşı’na nazire yapmışlar, daha doğrusu “dalga geçmişler”, insanın ağrına gidebilir, “sıra İstiklal Marşı’na mı geldi?” diye...
Evet, gelecek!
Demokraside fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü var.
* * *
Yakında “Türküm!” demenin bile kabahat, suç sayılacağı bir ülkede, İstiklal Marşı’yla dalga geçenler de olacak, fırsat bu fırsat deyip yüklenenler de...
Yüklenenlerin amacı belli...
Laik Türkiye Cumhuriyeti!
Hedef bu!
Ne bestedir, ne güftedir, ne İstiklal Marşı’dır...
Hedef Türkiye cumhuriyetidir.
Tabii sadece bunlar değil, Batı hayranlığıyla Fransa’nın, İngiltere’nin marşlarını hatta Amerikan deniz piyadelerinin marşlarını örnek gösterenler de çıkar.
Körü körüne Batı hayranlığı yeni bir illet değildir ki!
* * *
Tanzimat’ın iki önemli “Paşa”sı vardır, tarihte çoğunlukla övülürler, “ne devlet adamları vardır” diye...
Peki, Keçecizade Fuat Paşa’nın, padişaha önerisini kaçımız bilir?
“Yabancı müttefiklerimiz içinde en önemlisi İngiltere’dir. Her ne olursa olsun, dünyanın en sabırlı ve en metin milleti olan İngilizler, bizim en önde gelen ve en son vazgeçeceğimiz müttefiklerimiz olacaktır. Bendenizce Babıali’yi İngiltere’nin dostluğundan mahrum görmektense, birkaç vilayetimizi elden çıkmış görmek daha iyidir.” (*)
Şu öneriye bakın, İngiltere’nin dostluğu uğruna, birkaç vilayeti elden çıkarmak...
* * *
Bilir misiniz “Tanzimat Kafası” dediği için, İlhan Selçuk sıkıyönetim mahkemesinde yargılanmıştır.
“Tanzimat Kafaları”nı savunmak Cumhuriyete düşmüştü...
* * *
Ya Ali Paşa?
O da Tazminat Paşa’sıdır, Padişah’a donanmayı dağıtmasını önerir:
“...bunların yerine nispeten küçük, hızlı, asker ve savaş malzemesi taşıyabilen, buharla işleyen vasıtalar koymak uygun olur. Bunlar barışta kıyıları korur, ticaret filosunu destekler ve saraya ait olan Şirket-i Hayriye-i Osmaniye’nin yerine geçer.”
Kısacası devletin deniz gücünü özel sektöre devredin...
* * *
Ya Padişah Vahdettin’in “Damat Ferit” aracılığıyla yaptığı teklif:
“Ülke, 15 yıl İngiltere’nin denetimine bırakılıyor.
Bakanlıklara, İngiliz müsteşarlar atanacaktır.
Valilerin yardımcıları, o vilayetteki İngiliz konsolosları olacaktır.
Maliye üzerinde İngiltere’nin denetimi bulunacaktır.”
* * *
İstiklal Marşı’nı varsın beğenmesinler, değiştirmek istesinler, hatta demokratik güçleri yeterse kaldırsınlar...
Eee demokrasi bu katlanacağız.
Ama savunacağız da...
Demokrasi de bu da var.
|