URFA- Uçsuz bucaksız Mezopotamya Ovası’nın gözler önüne serildiği Urfa’dayız.
Kilometrelerce uzaklıktaki Urfa’ya gelişimizin nedeni Bursalı Devlet Bakanı Faruk Çelik…
Bursa’dan bakıldığında Urfa, gelişmemiş, aşiretlerin cirit attığı, namus cinayetlerinin işlendiği bir şehir algısı veriyor olsa da…
GAP Projesi’nin verimli topraklarına su taşımasıyla birlikte günlük haberlere konu olan Urfa’nın çok ötesinde bir şehir olduğunu daha havaalanından itibaren hissettirmeye başlıyor.
Kürtlerin, Arapların az biraz da Türkmenlerin yaşadığı bu şehrin sabahlarına sinen sokak başı ciğercileri, hanların içinden bütün gün çıkmayan kebap kokuları yine de o kesme taşlarla örülü hanların, büyük avlulu evlerin tarihi ışıltısını gölgeleyemiyor.
Göbekli Tepe diye bir yer var mesela…
13 bin yıl öncesinin tarihini bugüne taşıyor.
İnsanlığın avcılıktan tarıma geçtiğini açık biçimde ortaya koyan Göbekli Tepe’ye gelen turistler her yıl biraz daha artıyormuş.
Mardin’e yakınlığı da düşünülürse, gelecekte Balıklı Gölü, hanları ve Göbekli Tepesi’yle Urfa sadece tarımın değil, turizmin de önemli simge kentlerinden birisi olacak gibi…
Artan emlak fiyatları da bunu gösteriyor.
Bursa’da eşdeğeri 150 bin 200 bin arasında alınacak dairelerin fiyatları 250 ile 450 bin lira arasında değişiyor çünkü…
Tarıma verilen teşviklerin Urfa’da emlak piyasasını ciddi biçimde hareketlendirdiği söyleniyor.
Başbakan Erdoğan’ın Bursa’dan alıp Urfa 1. sıraya koyduğu Devlet Bakanı Faruk Çelik, güneydoğunun yıldızı parlayan bu şehrinde ilk başlarda biraz zorlanmış.
Ama dün görebildiğimiz kadarıyla o zorlu ilk günler Bakan Çelik için çok geride kalmış.
1170 köyü, 1580 mezrası olan Urfa’dan Ankara’ya giden milletvekillerinin hiçbir iş yapmadığını söyleyen Urfalılar, sorun çözen, sabırla dinleyen yaklaşımı nedeniyle Çelik’e övgüler diziyorlar.
Hatta…
Urfa Konukevi’ndeki çiğ köfteli yemekte Bursa üzerine sorduğumuz sorulara Ak Parti İl Başkanı Yusuf Eğilmez, “Kardeşim, Bakan artık Urfalı’dır,
Bursa’yı sormayın” diyordu.
Ayrıca…
Çelik’in sabah başlayıp gece 2’lere 3’lere kadar süren çalışmasına dayanamadığını bu nedenle çift vardiya çalışmak zorunda kaldıklarını ifade ediyordu.
Güne esnaf ziyaretleriyle başlayan Çelik, 150 metrelik bir mesafeyi abartısız yazıyorum 2, 2,5 saatte ancak geçebiliyor.
Her dükkana giriyor, sorulara tek tek yanıt veriyor.
Bakanın o caddede, handa olduğunu duyan Urfalılar da yolunu kesip bireysel sorunlarını sürekli aktarıyor.
Misal…
Arapların giydiği kıyafetiyle dikkat çeken bir Urfalı, “Vallah Bakanım, Başbakan iyi ki sizi vermiştir Urfa’ya…
Siz, şansız Urfa’nın şansı olmuşsunuz” diyor, bir diğeri, “Bakanım elinizi öpeceğim” diyerek Çelik’in elini tutmuş bırakmıyordu.
O öpmek istedikçe Çelik eğiliyor, Çelik eğildikçe Urfalı el öpme ısrarını sürdürüyordu.
Çiğ köfte yiyen, mırra içen Bursalı Faruk Çelik’in Urfa günleri çok yoğun…
Belde belde, ilçe ilçe geziyor.
Urfa’da mevcut milletvekilleri nedeniyle erozyona uğramış olan Ak Parti’nin toparlanması için ciddi çaba sarf eden Çelik’in teşkilat üzerindeki ağırlığı da giderek pekişmiş.
Birçok yerde Ak Partililer Bakan Çelik’e, “Allah sizden razı olsun.
Siz gelmeseydiniz, Ak Parti 3 veya 4 milletvekili ancak çıkarırdı, şimdi 7, 8 olur” diyorlar.
Çelik, Bursa’dan uzak olması nedeniyle kırgın biraz ama bu kırgınlığını açıkça dile getirmiyor.
“Bizim Bursa’da herkesle ilgilenmemizi anlayamayanlar oldu” sözü de bunun bir göstergesi aslında…
Yolu iş için, elektrik borcu için, başlık parası için sık sık kesilen Bursa milletvekili, Urfa 1. sıra adayı Devlet Bakanı Faruk Çelik’e Kürt sorunu konusunda da esaslı hamleler yapan Urfalılar oluyor.
Esnaf ziyaretleri sırasında bunun iki çarpıcı örneğine şahit olduk.
Bir esnaf, “Kürt meselesini çözebilecek misiniz” diye sorduğunda Çelik’in hamlesi “Siz çözülmesini istiyor musunuz” oldu.
Yanıt evet olarak gelince, sorusunu bir tık öteye taşıyıp “Peki nasıl?
Bölünerek mi, birlikte kalarak mı” dedi.
“Birlikte” yanıtını alınca, “O zaman sen benim kardeşimsin…
Bu meseleyi konuşarak çözebiliriz” dedi.
Bir başka yerde ise Çelik’e tam aksi bir istek geldi.
BDP’lilere fazla yüz verildiğini, bunun önüne geçilmesini isteyen bir esnafa sorduğu şu soru da dikkat çekiciydi;
“Nasıl yapacağız bunu şiddetle mi, demokrasiyle mi?”
Sonrasında sorusunu kendisi açıyor, demokrasi çerçevesinde güvenliği de önceleyerek sorunların aşılabileceğini anlatıyordu.
Gün içinde birçok noktada izlediğimiz Çelik, bölgedeki çalışmaları çerçevesinde “Kürt sorunu çözülür.
Sen hizmeti götürür, dertlerini anlamak istersen, bu sorunu çözersin.
Gittiğim birçok yerde bunu gördüm” diyor.
Yani, sorunun çözümündeki ortak dilin hizmet ve empati olacağını vurguluyor.
Demokrasiyi birleştirici ve dengeleyici unsur olarak Urfalıların önüne sürüyor.
Ak Parti açısından özeleştirilerde bulunuyor.
Urfa’nın köylerine, ilçelerine yeterince hizmet gitmediğini ifade ediyor, bunun nedeni olarak da milletvekillerinin kendi içindeki çatışmasını, aşiret yapılanmasının oluşturduğu ayrışmayı görüyor.
Aslında Bursa-Urfa hattı üzerinde birçok konuyu yazılmamak kaydıyla konuştuğumuz Devlet Bakanı Faruk Çelik’i yeni yolculuğunda mutlu, heyecanlı ama biraz da kırgın gördük…
Burada şunun da altını çizmekte fayda var.
Çalışmalarındaki temposu, Urfalılarla kurduğu ilişkiler Çelik tipi siyasetçilerin ilgiden, sabırdan ve hizmetten yoksun kalmış bölgelerde güçlerine güç katabileceklerini ortaya koyuyor.
Bursa’dan Urfalı Faruk Çelik’e bakış; duruma göre, kişiye göre değişebilir ama burada, yani Urfa’da Çelik’e kaybolan devletin yansıması olarak bakılıyor.
Urfa’ya ilişkin bir küçük not da şu:
Neredeyse her gün Bursa’dan bir heyet geliyor Urfa’ya…
Mesela dün Çelik’i ziyaret eden Bursalılar arasında Bursa milletvekili Mehmet Tunçak, il eski yöneticileri Kazım Aydın, Şener Güngör, Nazım Maral, Mehmet Babacan, Yıldırım Belediye Meclis Üyesi Yüksel Köse vardı
|