Artık, nasıl anlatılır, nasıl dillendirilir bilemem. Nasıl itibarsızlaştığımız, nasıl başka şekilde sergilenir, anlamaları için milletin gözüne, nasıl sokulur, gerçekten bilmiyorum. Kafamdaki sorular ise farklı. Acaba, Genel Kurul salonu, Erdoğan konuşurken, ona tepki olarak mı boşaldı? Terbiyesiz diplomatlar, Erdoğan’ı dinleselerdi, engin dünya görüşü konusunda aydınlanmış olacaklardı. Yoksa bomboş salona konuşmak mı, Erdoğan’ı bu kadar sinirlendirdi, anlamak mümkün değil. Ahlaksızlar, Erdoğan’ı sevmiyorlar anlaşılan.
Oysa aylardır söylediği laflarda ulvi ve derin dünya görüşleri vardı. Güvenlik Konseyi’ni eleştirdi, hak hukuk dedi, ama aylarca o kurula seçilebilmek için, ne biçim kulis yaptı. Artık Türkiye ona dar geliyor. Türk basını yerine koyduğu ABD basınını fırçalamak bitti, şimdi de dünyayı fırçalamayı seçti.
İtibarsızlaşmaya örnek olarak, Erdoğan ile görüşmek için randevu alanların da, randevularını iptal ettirmesi, tuz biber ekti tüm sinirlerini, daha da beter gerdi. Geçen yazımda açıkladığım gibi, Genel Kurul sırasında, ABD Başkanı’nın, geleneksel Genel Kurul’a katılan liderler onuruna verdiği resepsiyonda bir merhabalaştılar Erdoğan ile. Adam, eşek değil ya, gelen misafirlere surat assın. Ama bizim havuz ve yandaş medyaya bakarsanız, bu merhabalaşma sırasında, Erdoğan ile Obama oturdu tüm sorunları halletti. Yerseniz. Haberi ilk gördüğümde, yuh olsun sizlere dedim.
Oysa Obama’nın görüştüğü liderler listesi, Beyaz Saray internet sitesinde yayınlandı. Üşenmeyin, bir bakın. Kimler var listede, ama bizimki yok. Acaba, Obama ile randevu taleplerinin, Başkan Yardımcısı Biden’e yönlendirilmesi mi, birden bizimkilerin IŞİD’e karşı cephede yer almalarını sağladı? Bizimkinin kankası, hani terlikle ve gecelik entarisi ile bizimkini karşılayan, Katar Emiri falan var ya, anında bizimkileri satarak IŞİD karşısı cephede yer aldı.
Erdoğan, daha önce Washington’a gelebilmek için New York’a giderdi. Bu kez öyle olmadı. Beyaz Saray kendisi ile görüşmek istenmediği mesajını verdi. Ama bunu kırmadan yaptılar. Eğer Washington’a gelebilseydi, çok sevdiği cami açma bahanesini kullanacak ve IŞİD söylentileri üzerine yeni bir gündem yaratacaktı. Hem de Obama ile arasının iyi olduğu intibaını yayacaktı. Tüh, olmadı.
New York; aslında, tam anlamıyla AKP yöneticilerinin, herkese sattıkları politika ile hangi noktaya ulaştıklarının, en güzel göstergesiydi. Açıklamalar, ne olursa olsun, ABD, Türkiye’yi yönlendirdiği tüm politikalardan tersine çark etmişti. Mesela, Suriye lideri Esad’ı devirmek için, bizimkileri oynatan ABD, aniden Esad ile anlaşarak, Suriye topraklarında, IŞİD’i havadan vurmaya başladı. Diyebilirsiniz Pentagon ve Beyaz Saray, Suriye’den uçuşlar için izin almadık, kafamıza estiği gibi girdik ve vurduk açıklaması yaptı.
İyi de yıllardır Esad’ı devirmek için milyonlarca dolar akıtan ABD ve Batı, Suriye hava sahasına neden uçak sokamadılar da birden Umman’da yapılan toplantılar sonrası Suriye hava sahasına girebildiler... Deneme olsun diye keklik gibi bizim iki uçağımız gönderildi ve dört evladımız uçaktan çıkamayarak şehit oldu. Bunun faturası Washington’a mı yoksa Ankara’ya mı kesilecek.
New York’ta bizimkiler açıklamış, IŞİD ile mücadelede askerî de dâhil her yönde katkımız olacak demişler. Bence askerî olmasın bu katkı polisiye olsun. Nedeni ise, bizim askerimizin yenik ilan edildiği PKK’lı teröristleri IŞİD’liler önlerine kattı kovaladı durdu. Böylece bize toz attıranların ne kadar içlerinin boş olduğu ortaya çıktı. Şimdi PKK’lıları dövenlerin karşısında askerimizin küçük düşmesini istemem.
Oysa polis öyle mi? Başarıdan başarıya koşuyor. Mesela IŞİD militanlarının telefonlarını dinleyebilirler, göz yaşartıcı gaz sıkabilirler. Veya gaz kapsülleri ile öldürücü darbe verebilirler IŞİD’li teröristlere. Yeni çelik coplarını IŞİD üzerinde deneyebilirler. Yakalanan IŞİD’li teröristleri mesela sorguya çekebilirler. Ama Batı bu katkıyı da kabul etmeyebilir. Çünkü sınır dışı edilen militanları bile doğru uçağa yerleştiremeyen kişilere, gölge etme başka ihsan istemem diyebilirler.
Türkiye’nin son bir rolü kaldı bölgede. Projenin Kürt ayağındaki istekleri karşılamak. Koalisyon ortakları Apo’nun hapisten çıkarılarak, siyasi hayata katılımını sağlamak.
|