Musul’dan önceki gece çıkarılan 46 Türk vatandaşı dün sabaha karşı MİT elemanlarına teslim edildi.
Türkiye’yi sevince boğan haberi, Dışişleri Bakanı olarak 49 rehinenin kurtarılması konusunda büyük çaba harcayan, Başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra da bu mutlu haberi kamuoyuna vermek için gün sayan Ahmet Davutoğlu dün sabah duyurdu.
Kurtarma operasyonu, bir bölümü yıllarca sır kalacak çok sayıda kritik karar ve faaliyeti içinde barındırıyor.
101 gün sonra Türkiye’ye rahat bir nefes aldıran bu organizasyonda hakkının teslim edilmesi gereken kurumların başında kuşkusuz MİT geliyor.
Kaynaklarının, “tamamen yerli” olarak nitelediği operasyonun günler içinde nasıl şekillendiği konusunda bizzat Davutoğlu ve rehinelerin yaptığı açıklamalar, önemli ipuçları içeriyor.
Yüreklere su serpen haberin alındığı andan itibaren pek çok bilgi kamuoyuna mal olmuş durumda.
Tek tek incelendi
Rehinelerin IŞİD tarafından kaçırılmasından bugüne kadar operasyonun nasıl bir strateji üzerine kurulduğu, MİT’te nasıl bir hareket tarzı izlendiği, Genelkurmay Özel Kuvvetler’in operasyonun neresinde, nasıl yer aldığını, edindiğim bilgiler çerçevesinde şöyle aktarabilirim:
- Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz ve diğer 48 kişinin kaçırıldığı haberinin ardından, 61. hükümetin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurtarma talimatı verilen MİT, önce bazı girdileri kullanarak bir değerlendirme yaptı. Daha önce Afganistan’da, Suriye’de ve Lübnan’da başarılı biçimde rehine kurtarma operasyonları gerçekleştiren ve bu alanda önemli bir tecrübeye sahip olan MİT’te bu tecrübeler masaya yatırıldı. Eski operasyonlarda kullanılan bütün istihbarat ve yaklaşma yöntemleri ile irtibatta olunan aşiretler, kişiler ve gruplar gözden geçirildi. İlişki pozisyonları revize edildi.
- İkinci aşama olarak IŞİD’in davranış biçimleri ortaya çıkarıldı. Örgüt rehinelerini nasıl alıyor, nereden alıyor, nereye veya nerelere götürüyor, nasıl tutuyor, nasıl davranıyor ve hangi şartlar altında bırakıyor ya da infaz ediyor; bunlar tek tek tespit edildi, incelendi. Bu bilgilere göre bir strateji kuruldu. Ankara’nın ne yapacağı bu şablon üzerinden planlandı.
‘İlmek ilmek dokundu’
- Kaynaklar, bütün bu planlamaların sonucunda, atılan adımlarla operasyonun başarıya ulaştığını vurguluyor ve “İlmek ilmek dokundu” tabirini kullanıyorlar. Örgütün kapasitesinin ve davranış kodlarının birçok rehineyi nasıl ve hangi şartlarda infaz ettiğinin bilindiği, bu nedenle, “Ne yaparsak vatandaşlarımızı kurtarırız” sorusunu yanıtlarken IŞİD’in zihin haritasının çıkarıldığı kaydedildi.
- MİT ve Ankara’daki güvenlik bürokrasisi, kurtarma operasyonu için en az 2.5 ay-en fazla 1.5 sene tahmini üzerine senaryolarını oluşturdu. Kötü senaryo, kurtarmanın 1.5 yılı bulmasıydı. Bu nedenle uzun, sabırlı ve hassas bir operasyon planlandı. Yüzde yüz gizlilik en önemli kriter oldu. Bu kritere bütün aktörlerce uyuldu. Medyaya konulan yayın yasağı da bu çerçevede gelişti.
- 5-6 kez, “Tamam, vatandaşlarımızı şimdi aldık” denildi, ancak bu gerçekleşemedi. Bu kritik eşiklerden biri bölgeden 31 Türk şoförün kurtarılması sırasında geçildi. O grup içinde konsolosluk personeli de vardı, ancak sonuç alınamadı.
- Kaynaklar, bu durumun gerekçesini açıklarken, “Bu operasyonlar çok riskli operasyonlardır. Sahayı kontrol etmeye başladığınızda karşı taraf açısından güvenlik riski üst noktaya çıkar. Rehinelerin nasıl tahliye edileceği, nereye götürüleceği, eleman ve ekipmanlarının nasıl kullanılacağı konuları kaçıran örgüt için büyük bir güvenlik riski oluşturur” ifadelerini kullandılar. Bu çerçevede, bölgede yoğun bir çatışma dönemine denk gelen kurtarma operasyonları aşamalarında da IŞİD’in kendilerine dönük güvenlik kaygıları gerekçesiyle 5-6 girişimin sonuçsuz kaldığı belirtildi. Türk vatandaşlarının en kısa yol olan Kürdistan Bölgesel Yönetimi bölgesi üzerinden değil de dolaştırılarak Telabiyat bölgesi üzerinden teslim edilmesi de bu gerekçeye dayandırıldı.
- Kurtarma operasyonu sürecinin hiçbir aşamasında bölge dışı hiçbir ülke katkısı alınmadı. Arap aşiretleri, Kürt aşiretleri ve bölgedeki irili ufaklı direniş gruplarının ciddi desteği oldu. Ancak tamamen yerli bir operasyon gerçekleşti. Tahliyeyi IŞİD kendisi yaptı, sınıra kadar getirdi.
24 saat izlendi
- IŞİD’in elinde tutuldukları 101 gün boyunca rehineler hiç gözden kaybedilmedi. Her gün, her dakika nerede oldukları adeta canlı yayın gibi izlendi. Çok boyutlu, anlık takip yapıldı. İnsansız hava araçları rehineleri 24 saat adım adım izledi, internet ve telefon üzerinden de takip gerçekleştirildi.
- Genelkurmay’a bağlı özel kuvvetlerin bölgede görev yapan, küçük ve etkin timleri rehineleri sürekli takip etti. Bunlar gözetleme, takip ve olumsuz bir durumda her an operasyon yapmakla görevliydiler. Aynı zamanda bölgedeki aşiretlerle bağlantılarda da işlev üstlenen mobil güçler olarak operasyona katkı sağladılar.
- Rehineler, Musul içerisinden hiç çıkmadı. 8 kere yer değiştirdiler. Hep güvenli yerlerdeydiler. Ancak sığınağı olan özel binalarda değil sivil binalarda tutuldular.
- Operasyon çeşitli temaslar üzerinden gerçekleşti, ancak fidye ve benzeri bir pazarlık yapılmadı.
- MİT’te rehine operasyonunun koordinasyonunu Dış Operasyonlar Başkanlığı yürüttü. Bunun altında Elektronik İstihbarat Başkanlığı elektronik izleme konusunda, Sinyal İstihbarat Başkanlığı ile Güvenlik İstihbarat da kendi alanlarında operasyona katıldı. Topyekun bir operasyondu.
|