Tevhid-i Selam'a takipsizlik kararında skandal

19 Ağustos 2014 Salı, 08:57

Gültekin AVCI/BUGÜN

Savcının selam soruşturmasını kapatan takipsizlik kararı yeni elime geçti.

Tevhid/Selam soruşturmasında görevli polis şefleri, savcının alelacele ve hukuksuzca verdiği takipsizlik kararına itiraz ettiler.

İtiraz etmekte çok haklılar zira Selam soruşturması yüzünden çakma bir soruşturma içinde buldular kendilerini.

Selam soruşturması içeriği belli ki polisleri doğruluyor ve dudak uçuklatıcı ilişki ve ihanetleri ortaya koyuyor.

Çünkü polislerin Selam soruşturmasını kapatan savcının verdiği takipsizlik kararına yaptıkları itirazlar bile sarsıcı soruşturma kesitlerine dayanıyor.

Yurt Atayün’ün ifadesini zapta geçmekten çekinen ve ifadelerini kasten kırpan sulh hâkiminin neden bu kadar yalpaladığı çok iyi anlaşılıyor.

Selam casusluk ve terör soruşturmasında mahkeme kararıyla yapılan teknik ve fiziki takiplerde;

H. A. Yazıcıoğlu’nun Türkiye’ye ait pek çok gizli bilgiyi, İran Devrim Muhafızları Ordusu/Kudüs Gücü Türkiye sorumlusu Naser Ghafari’ye verdiği kuşkuya mahal vermeyecek şekilde ortaya konmuştu.

Savcının Selam soruşturmasına verdiği takipsizlik kararının ana gerekçesi şuydu ki, aynen aktaralım:

“İfadelerde geçen ve şüpheli H. Avni Yazıcıoğlu’na ait bilgisayardan elde edildiği söylenen, içerisinde üst düzey devlet ve istihbarat yetkilileri ile ilgili genel bilgilerle, İsrail Konsolosluğu ve Halkalı Nükleer Araştırma Merkezi ile ilgili kroki, bilgi ve belgelerin bulunduğu belirtilen flash bellek, soruşturma dosyasının devralındığı süreçte yapılan incelemelerde C. Başsavcılığımız adli emanetinde ve soruşturmayı yürüten kolluk biriminde bulunamamış ve mevcudiyetinin gerçekliği konusunda şüphe oluşmuştur…”

Yani savcı burada diyor ki: “Sizin soruşturmanın başlangıcı olan H. Avni Yazıcıoğlu’nun İran’a verdiğini iddia ettiğiniz bu bilgi ve belgelerin bulunduğu flash bellek bu soruşturma dosyasında bulunamadığı için, bu bilgi ve belgeleri varmış gibi kabul edemem.”

Burada Ceza yargılaması hukukunun teşhisi doğal olarak şudur:

Bu savcı ya CMK’yı hiç bilmiyor ya CMK. 134. maddeyi görmezden geliyor ya da görmemesi gerekiyor.

Her ihtimal ayrı bir skandal.

Belli ki savcı, Selam soruşturması kendisine geldiğinde, herhangi bir inceleme yapmadan “takipsizlik kararı”yla bu soruşturmayı kapatma kararlılığı içinde.

Çünkü soruşturma dosyasındaki tutanakları ya hiç incelememiş ya da görmezden gelmiş.

Azıcık işi ve kanunu bilen bir savcı dosyada H. A. Yazıcıoğlu’na ait flash bellek aramaz.

Konuyla ilgili tutanak arar ve inceler.

Çünkü el koyma işlemi yapılmamış, kopyalama yapılmış.

Savcının arayacağı şey, hard disk imaj kopyalarının bulunduğu CD/DVD tutanaklarıdır.

Savcı, flash belleğe kanun gereği el konulmayacağını, sadece CMK. 134 gereği kopyasının alınacağını, dijital orijinallerin şahsa imaj alma işlemi sonrası teslim edileceğini bilmesi ve görmesi gerekir.

Nitekim Ergenekon ve Balyoz sürecindeki soruşturmalarda da; hard disklerden imaj alma işlemleri bu şekilde yapılmıştı.

Flash belleğin soruşturma dosyasında olmaması Ceza Muhakemesi Kanunu’nun emri ve gereğidir çünkü bellek şahsa teslim edilmelidir.

Nitekim soruşturmada görevli polisler de flash belleğin şahsa teslim edildiğini tutanağa bağlamışlar.

Polisler haklı ve hukuka uygun olarak diyorlar ki: “Takipsizlik kararında belirtildiği üzere, flash bellek dosyada değildir çünkü şahsın kendisine teslim edilmiştir fakat imaj/kopyaların yer aldığı CD/DVD ve bilirkişi raporu dosyadadır.”

Selam soruşturmasını kapatan savcının bu hukuksuz ve tuhaf tutumu karşısında polisler ve avukatına göre; “Emniyet birimleri de dahil olmak üzere soruşturmada görev alan hiçbir kişi CMK 134. madde ile ilgili meslek hayatı boyunca uygulama yapmadığı için böyle bir sonuca ulaşmıştır.”

Bu iyiniyetli tespite katılmamak mümkün değildir.

Daha kuvvetli bir ihtimal ise; savcının önceden aldığı bir talimat gereği “bilerek ve isteyerek” Selam soruşturmasına “takipsizlik kararı” verme projesi içinde olmasıdır.

Çünkü flash bellek konusu, savcılıkta ifadeyi alan ve takipsizlik kararına imza atan cumhuriyet savcısı tarafından, takipsizlik kararına itiraz eden ve halen soruşturulmakta olan Başkomiser Erkan Ünal’a sorulmuş.

Ve Ünal tarafından dosyada mevcut belge de gösterilerek konu savcıya izah edilmiş.

Bu olgu, ceza hukukçularının takipsizlik kararına iyi niyetli bakmasını engeller.

O halde teşhis şudur:

Selam soruşturmasında suç delillerini karartmak ve casus şüphelileri korumak için oluşturulan suç örgütüne katılan herkes (istihbaratçı, siyaset adamı, savcı ve hâkim de olsa) gerçek casusluk suçuna iştirak etmiş olacak, kuşkusuz yargılanacaktır.